Bu kumarın güzel tarafı şu ana kadar 837.500 dolar kazanmış olmamdı. Jiho bazı ellerde kendine güvenip oldukça yüksek miktarlar söyleyip kaybetmişti. İşin kötü tarafına gelirsek çoktan üç defa kaybetmiştim ve bu el kartlarım pek iyi sayılmazdı. Kaybettiğim an Jiho ilk isteğini söyleyip o kağıda geçirecekti.
Bu saatten sonra pes de edemezdim çünkü sözleşmede dört milyon dolara ulaşamadan pes edemeyeceğimiz yazılıydı. Pes eden taraf kazançlarından vazgeçmek zorunda kalacaktı. Buraya kadar gelmiştim dört milyona kadar dayanmak zorundaydım. Ayrıca Jiho'nun yapamayacağım bir şey isteyeceğini de sanmıyordum.
Kararsız bir şekilde elime bakıyordum. Rus batağının en kötü kısmı bütün kağıtları sayamıyor oluşunuzdu çünkü destenin yarısı kapalı bir şekilde bir kenarda duruyordu. Kozu Jiho söylemişti, kupaydı. Ne yazık ki benim elimde ise en başında çok az kupa vardı ve şimdi ise hiç kalmamıştı.
Gergince Jiho'nun aldığı kartlara baktım, 7 çift almıştı bile. İhaleyi dokuzla almıştı, iki çift daha aldığı anda belirlediğimiz kurallara göre kazanacaktı. Rus batağını biraz değiştirmiştik. Oynanışı aynıydı ama kaybetme şekli farklıydı. Genelde toplamda 101 puana sahip olan kazanmalıydı ama bizim o kadar vaktimiz yoktu. Biz de ihaleyi alanın söylediği kadar ya da daha fazla el almasını galibiyet sayma kararı almıştık. Mesela 8 ile ihaleyi alan kişi oyunun sonunda 7 çift aldıysa kaybetmiş olurdu.
Basit ve zevkli bir oyundu, tabii bir bahis söz konusu olmasaydı...
"Daha ne kadar bekleyeceğiz, Haerin? Gerçi benim için sorun yok-"
"Düşünüyorum, Jiho!"
Kıkırdayıp arkasına yaslandı.
"Vay, oldukça rekabetçisin."
"Kafamı karıştırma!"
Jiho sustuğunda kararımı verip şansımı denemek adına bir kart attım. Ne yazık ki Jiho'da daha yükseği olduğu için eli aldı. Böylece sıra ona geçmişti, atması için ona bir bakış attım ancak o atmadan önce bana bir soru sordu.
"Elinde koz kalmamıştı, değil mi?"
Sorusu beni korkuturken cevabımı verdim. Zaten bildiği bir şeyi sormasının tek bir sebebi olabilirdi...
"Ah, evet."
Jiho elinde kalan son üç kartı açtı. Hepsi kupaydı, yani son üç çifti de o almıştı. Böylece 11 çift alarak kazanmıştı ve ben 50.000 dolar daha elde etme şansımı kaybetmiştim.
"Tebrikler..."
"Suratını neden astın? Hep sen kazanacak değilsin ya."
Kartlarımı diğer kartların üzerine hafifçe fırlatıp iç çektim. Şimdi en çok çekindiğim kısma gelmiştik, Jiho'nun benden isteyeceği şeylerin neler olabileceğinden emin değilim ama en azından bir tanesinin Sunghoon'u ilgilendireceğinden şüphem yoktu.
"Pekala, ilk dileğin nedir?"
"Öyle bir sordun ki sihirli lambadan çıktığını sandım."
Yüzümü buruşturup ona ters bir bakış attığımda sessizce özür dileyip ilk istediğini söyledi ve yazabilmek için kalemi eline aldı.
"Haerin'den ilk isteğim... Bugün olanları hiç kimseye anlatmaması. Kimse bu kumardan ve bu sözleşmeden haberdar olmayacak."
Ne?.. Bu kadar mıydı? İlk isteğini bu şekilde mi harcayacaktı yani? Kimseye söyleme, bu kadar. Daha garip bir şey olacağından endişelenmiştim ama sır tutma konusunda iyiydim. Annemin hâlâ abimin bana neler yaptığını bilmediğini düşünürsek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.