"Jaeyun'a ulaşabildin mi?"
Jiho iyice arkasına yaslanıp cık sesi çıkardı ve başını olumsuz anlamında salladı. Canı sıkkın görünüyordu, haline bakılırsa Jaeyun arada böyle ortadan kaybolan bir tip değildi.
"Ailesi polisi aramış mı?"
"Henüz yirmi dört saat olmadı."
Birinin kaybolduğundan emin olsanız bile yirmi dört saat beklemek zorunda olmak çok vicdansızcaydı. O kadar saat içinde o kişinin başına kim bilir neler gelebilirdi...
"Umarım iyidir."
Jaeyun'a ne olmuş olabileceği konusunda bir fikrim yoktu, belki de sadece kafa dinlemek istemişti, bilemem. Asıl merak ettiğim Sunghoon'du. Dün telefonu yüzüme kapadığı yetmezmiş gibi bugün benimle hiçbir şekilde konuşmamıştı. Beni tamamen unutacak kadar nasıl bir işle meşguldü merak ediyordum. Bugün okul olmadığı için onu görmek de nasip olmamıştı, ciddi anlamda nerede olduğu ve ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Kaldığımız yerden devam edelim mi?"
Evet, lütfen bu sefer bahis olarak bir milyon dolar koy. Yalvarırım, çok bunaldım.
Başımı hızla yukarı aşağı salladığımda cebinden çıkardığı kartları dağıtmaya başladı. İkimize de dörder kağıt verdiğinde bahsi söylemesi için heyecanla kafamı kaldırıp ona baktım.
Düşünür gibi yaptı ve kağıtlardan kendince enerji almaya çalıştı. Sonunda kararlaştırmış olacak ki gözleri parladı ve dudakları aralandı.
Yüksek bir şey söyle, yüksek bir şey söyle!
"20.000 dolar."
Aldığım cevap karşısında yüzüm düştü ve mızıkçı çocukların çıkardığı sesin aynısı ağzımdan çıktı.
"Beğenmedin mi?"
"Neden bir milyon dolar demiyorsun?"
"O kadar yüksek bir meblağ söylemem için senin de fedakarlık yapmaya hazır olman lazım."
"Nasıl yani?"
Şevkle sırıtıp parlayan gözleriyle kendinden emin bir şekilde bana baktı.
"Bir milyon dolar ortaya koyarım ancak sen de ortaya..."
Sağ elini kaldırıp bütün parmaklarını önümde salladı.
"Tam olarak beş tane istek koyarsan olur."
Hayretler içerisinde ona baktım. Ne dediğinin farkında mıydı?
"Ama her üç kaybetmede bir istek demiştik!"
Ben itiraz edince omzunu silkti ve kartlarını elini alıp umursamazca az önce söylediği miktarı tekrarladı.
"20.000 dolar, o zaman."
Oynamaya başlayıp iki kartı yana ayırdığında hızla ellerimi masaya koyup onu durdurmaya çalıştım.
Bu kadar az miktarlarla oynamaya devam edersek sonsuza kadar oynardık. Bir seferlik riske girmek istiyordum, bir milyon dolar neredeydi yirmi bin dolar neredeydi... Kesinlikle gireceğim riske değerdi. Ayrıca Jiho'nun ilk isteğini düşünürsek diğerlerinin çok da acayip olmasını beklemiyordum. Zaten şimdiye kadar da ona oranla daha çok oyun kazanmıştım, bu yüzden şu an da kazanma şansım yüksekti.
"Tamam beş istek! Lütfen, bir milyon de!"
Tepkim karşısında gülmemek için dudaklarını ısırdı ve mutlu bir şekilde kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.