2: arsız sevgili

1.2K 121 92
                                    

Dirseklerimi sıraya yaslamış bir şekilde önümdeki ders kitabına odaklanmaya çalışıyordum. Hoca oradaki metni okumamız için bize yedi dakika vermişti ama bir türlü okuduklarımı anlamıyordum.

Dün gece neredeyse hiç uyumamıştım, lanet kitap çok sarmıştı! İlk kitabı bitirmiş ve ikinci kitaba başlamıştım. Bu nasıl olmuştu hiçbir fikrim yoktu. Onları en başından okumaya hiç başlamamalıydım.

Bir anda kitaptaki hiç hoş olmayan bir kısım aklıma geldiğinde yüzümün ve kulaklarımın yanmaya başladığını hissettim. Çok utanmıştım.

Herkes önündeki kitabına odaklanmıştı ama yine de kimsenin beni böyle görmesini istemediğim için kafamı ders kitabına gömüp kollarımın arasına aldım.

Artık kitabı unutmam gerekiyordu. Kesin bir şekilde karar vermiştim. İkinci kitabı bitirmeyecektim ve hepsini eve gider gitmez çöpe atacaktım.

Kafamda hissettiğim minik baskıyla kafamı kaldırdım. Edebiyat öğretmenim kalemiyle kafamı dürtmüştü. Hızla oturduğum yerde doğruldum ve kitabın sayfalarını düzeltmeye başladım, bir yandan da metni okumaya çalışıyordum.

"Dersten sonra öğretmenler odasına gelin lütfen, Bayan Jeong."

Hocaya bir bakış attım, ciddi görünüyordu. Başımı onaylar biçimde sallayıp metne geri döndüm.

Asla ama asla okuduklarımı anlamıyordum. İç çekip başımı yanıma çevirdim. Bugün sırada tek başıma oturuyordum, Gaeun gelmemişti. Ona mesaj atmıştım ama bir cevap alamamıştım. Muhtemelen uyuyakalmıştı, daha önce yapmadığı şey değildi.

Kafamı kaldırıp çaprazımdaki Sunghoon'a baktım. Elinde kalemini döndürerek ders kitabına bakıyordu ve odaklanmış gözüküyordu. Yanında oturan kız da aynı şekilde odaklanmıştı. Zaten ikisi asla konuşmazlardı, kız teneffüslerde sürekli kitap okurdu ve Sunghoon da ya müzik dinler ya da dışarıya çıkıp gezinirdi. Nasıl sıra arkadaşı olmuşlardı hiçbir fikrim yoktu.

Teneffüse girdiğimizde hoca sınıftan çıkınca arkasından gitmek için sıramdan kalktığımda Sunghoon'un yanındaki kıza doğru hafifçe eğilip bir şeyler fısıldadığını gördüm. Kız şaşkın bir mimik yapıp kafasını olumsuz anlamda salladı ve önündeki romanı açıp okumaya başladı. Yanlarından geçip giderken merakla onlara bakıyordum. Sunghoon ona ne söylemişti ki? Normalde hiç konuşmazlardı oysaki.

Sınıftan çıkıp öğretmenler odasının yolunu tuttum. İçeriye girdiğimde hocayı bulmak için gözlerimle etrafı taradım. Hocayı görür görmez de yanına gittim.

"Merhaba, öğretmenim."

"Ah, Haerin. Teşekkür ederim geldiğin için."

Kafamla hafif bir onay hareketi yapıp masum bir suratla ne diyeceğini beklemeye başladım. Azar yemekten korkuyordum.

"Bu sıralar pek bir dalgınsın, aklın bir karış havada sanki. Bir sorun mu var?"

Hiç vakit kaybeden kafamı olumsuz anlamında salladım. Bu olayı büyütemezdim, Sunghoon işini kendim halletmeye çalışacaktım. Olmazsa babam gelince ona söylerdim, okulu karıştırırsam daha kötü sonuçlanabilirdi.

"Bir şey yok, hocam."

"Normal değilsin ama... Bir sıkıntın var gibi."

Bir cevap almazsa benim için endişelenip üzerime düşecekti. Bunu istemediğim için hızlıca aklıma gelen bir yalanı söyledim.

"Babam bir süredir uzakta, onu çok özledim. Ama bir an önce toparlanacağım merak etmeyin."

Kaşlarını hafifçe kaldırdı.

Docile DamozelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin