Bir olay başınıza ilk defa geldiğinde suç sizde değildir, daha önce tecrübe etmediğiniz için kendinize kızmanıza gerek yoktur ancak aynısı başınıza tekrar geldiyse bu sefer durup düşünmelisiniz, muhtemelen bu sefer hatalı olan sizsinizdir. Bile bile bu durumun içine gitmişseniz sorun sizdedir, ilk seferki kadar masum değilsinizdir.
Jaeyun ile karşılıklı olarak elimiz kolumuz bağlı otururken düşündüğüm tek şey buydu. Resmen aslanın ağzına kendimi atmıştım. Sanki daha önce Sunghoon tarafından bu muameleye maruz kalmamışım gibi bir cesaretle buraya gelmiştim.
Sonum aynı olmuştu.
Kafasını duvara yaslamış bir halde pencereden ayı izleyen Jaeyun'a baktım. Neden buradaydı bilmiyorum ama şu an oldukça düşünceli görünüyordu. Sanki ona çözmesi için zor bir bilmece vermişler gibi bir surat ifadesi vardı.
Gözlerimi biraz yukarıya kaydırıp ortamızda kollarını birbirine bağlamış halde dikilen Sunghoon'a baktım. O da sanki burada Jaeyun yokmuşçasına bakışlarını bana sabitlemişti.
"Beni, bu seferki burada tutma sebebini öğrenebilir miyim, Sunghoon?"
Mimik oynatmadan ve hiç bekletmeden cevabı yapıştırdı.
"Çünkü evime izinsiz girdin."
İlk defa makul bir cevabın var sayılır, inanır mısın bilmem.
"Düzgünce oturup konuşabilirdik, neden hemen elimi ayağımı bağlıyorsun?!"
Dediklerim karşısında alay ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı. Elini yavaşça yanağındaki kızarıklığa dokundurup konuştu.
"Beni gördüğün an çığlıklar atıp kaçmak için tekme ve yumruklar savurmasaydın şu an bu halde olmazdın, sevgili Haerin."
Korkmuştum, karşımda öcü gibi dikildin bir anda! Doğal olarak korkup kaçmak istedim, yüzüne dirseğimi geçirmek istemezdim. Kızarıklığın yoğunluğuna bakılırsa oldukça sert geçirmiş olmalıyım, moraracak gibi duruyor.
"Ah, özür dilerim... Çok acıyor mu?"
Sunghoon cevap veremeden Jaeyun konuşmaya kendini dahil etti.
"Bana geçirdiklerini taksit taksit geri yiyor. Acıma ona, Haerin."
Sunghoon gergince kıkırdayıp kafasını sağa sola salladı ve yüzünü Jaeyun'a çevirdi.
"Hak etmemişsin gibi konuşma, Jaeyun."
"Eminim sen de hak etmişsindir, Sunghoon."
Aralarındaki gerilim rahatsız ediciydi. Jaeyun'un sanki eli kolu bağlı değilmiş gibi Sunghoon'a kafa tutması da ayrı bir garipti. Benimse sanki çok normal bir haldeymişim gibi Sunghoon'dan özür dilemem oldukça aptalcaydı.
Hadi ben bir boklar yedim de kendimi resmen zorla buraya kapatmıştım, peki ya Jaeyun'un burada ne işi vardı?
"Sen ne halt etmeye buradasın, Jaeyun?"
İkisi de aniden bana döndüğünde sakin kalmaya çalışarak duvara yaslandım. Her ne kadar onları tanıyor olsam da iki erkekle aynı odada bu halde durmak ürkütücüydü.
"Nasıl başlasam ki... Hm... Sanırım kısaca aptallık diyebiliriz."
Ne aptallığı yapıp da buraya düşmüştü bilmiyorum ama olayın Sunghoon'u ilgilendirdiği barizdi, yoksa burada onunla uğraşmazdı. Hâlâ hayatta olduğuna bakılırsa çok korkunç bir şey yapmış olamazdı herhalde.
Sunghoon'a bakıp bir mesaj almaya çalıştım, aptallıktan kastının ne olduğunu oldukça merak etmiştim ancak Sunghoon bana bakmıyordu bile.
"Aptal...lık derken?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.