Dün kaç kere kapımın önüne gelip beni odamdan çıkmam için ikna etmeye çalışmışlardı ama hepsinde başarısız olmuşlardı. Abim gibi biri buradayken odamdan dışarı çıkmazdım, çıkamazdım.
Sabah annem gelip beni onunla ve abimle dışarı çıkmam için ikna etmeye çalışmış, abime karşı böyle davranmamın büyük bir ayıp olduğunu söylemişti. Benim tatlı annem, ben küçükken abimin beni istismar ettiğini bilmediği için yaptıklarımı mantıksız buluyor olmalıydı, evde bunu bilmeyen tek kişi oydu.
Babama defalarca abimin bana yaptıklarını anlatmıştım ama kendisi de şahit olana kadar bana inanmamıştı, bunu öğrenir öğrenmez de abimi okuma bahanesiyle Çin'e yollamıştı. Bana onu benden uzaklaştıracağını söylemişti ama tek şartı abimin yaptıklarını anneme söylemememdi. Çocuktum, kabul etmekten başka çarem yoktu. Neden böyle bir şey istediğine anlam verememiştim ama sanırım annemin boşanmak istemesinden korkmuş olmalıydı. Sonuçta bunlar yaşanırken onlar sadece bir yıldır evlilerdi, annem kızının refahı için bir adamı boşamak konusunda tereddüt etmezdi, bu ise babamın istemediği bir şeydi.
Sonuç olarak annemin bilmemesi şartıyla abimi göndermişti, şimdi ne halt etmeye onu geri getirmişti? Her zaman onun sözünü dinleyen uslu bir kız olmuştum, neden beni onunla aynı yerde tutuyordu? Hem söz vermişti, anneme söylemediğim sürece onu benden uzak tutacaktı. Sözünü tutmamıştı, oğlunun tarafındaydı. Zaten kendi kanından olmayan bir kızı düşünecek değildi ya!
Annemle abim çıktıklarında odamdan çıkıp bahçeye çıkmak için ilerledim. Dün ortalık yere fırlattığım anahtarlarımı almak için odamdan çıkmaya fırsatım olmamıştı. Hazır abim burada değilken çıkıp anahtarlarımı alabilirdim.
Ne yazık ki bahçenin her köşesini aramama rağmen hiçbir yerde onları bulamamıştım. Evdekilerden biri bulmuş olsaydı mutlaka bana söylerdi ama bir şey dememişlerdi. Öyleyse bahçede olmalıydı, nereye gitmiş olabilirdi?
Sinirle mırıldanıp çalıların arasına bakarken telefonum çaldı. Bugün belki de ellinci çalışı falandı. Arayanın ismine baktım, Gaeun olduğunu görünce açtım. Gün boyu bütün aramalarını meşgule atmıştım, o çıldırmadan önce açsam iyi olurdu.
"Efendim?"
"Çok şükür! Öldün falan sanmıştım."
Hâlâ çalıların arasına umutla bakarken ona cevap verdim.
"Abartma, sadece bir gün okula gelmedim."
"Ben de dün sadece bir gün okula gitmemiştim ama neler neler olmuş!"
Kaşlarımı çattım. Dün okulda bir olay olduğunu hatırlamıyordum, bir şey olduğunu da işitmemiştim.
"Ne olmuş?"
"Hah! Asıl sen söyle ne olmuş?"
"Kızım salak mısın, bilsem söylerim herhalde."
Bıkkınlıkla nefes verdi ve sinirli bir şekilde konuştu.
"Herkes sen ve sevgilin hakkında konuşuyor."
Ben ve sevgilim mi? Öyle biri mevcut değil canım, birileri yine bir şeyler uydurmuş gibi gözüküyor. Dünkü olaylar yüzünden kim bilir ne dedikodular döndü okulda, milletin maskarası olduk.
Gaeun konuşmaya devam etti.
"Sunghoon'la sevgili olduğunu bana nasıl söylemezsin?!"
Hayal kırıklığına uğramış sesini duyunca gözlerimi devirdim.
"Söylemedim çünkü değiliz. Sen bunu nereden çıkardın?"
"Bugün bir kız gelip sen ve Sunghoon'un ne zaman çıkmaya başladığını sordu. Ona salak salak baktım çünkü sevgili olduğunuzu bilmiyordum, sonra iki tane çocuğun senin gibi sinirlenince oldukça ateşli olan kızlardan bulmak istediklerini konuşurken duydum. Hatta Sunghoon'a bakıp 'şanslı çocuk' dediler. İlk sorum, ne zamandır sevgilisiniz? İkinci sorum, Sunghoon'a neden sinirlenip olay çıkarttın? Son ve en önemlisi, sen nasıl ateşli olabilirsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.