"Ah, şey... Merhaba."
Kapanır korkusuyla aramayı hemen yanıtlamıştım ancak bir müddet ne diyeceğimi bilemeyip sadece bir "Merhaba." dudaklarımın arasından çıkmıştı. Bir anda ona sormak istediğim her şey aklımdan uçmuştu sanki!
"Konuşmak istemiyordum ama neden aradığını merak ettim. Bu yüzden aramana geri döndüm. Seonho ile ilgili bir durum mu var?"
Derin bir nefes alıp onu incitmeden nasıl konuşabileceğime karar vermeye çalıştım. Ne dersem diyeyim yarasını deşecekmişim gibi geliyordu.
"Ben kız kardeşiyim... Haerin. Bildiğinizi pek sanmı-"
"Biliyorum."
Pekala, bunu beklemiyordum. Seonho'nun yurt dışındayken ben yokmuşum gibi davrandığını sanmıştım hep ancak yanılmışım gibi görünüyor. En azından bir kere de olsa bahsim geçmiş olmalı.
"Peki ya siz... nereden tanışıyorsunuz? Bilmediğimden soruyorum, kusura bakmayın."
Pek de uzun sürmeyen bir sessizliğin ardından kadın sakince sorumu yanıtladı.
"Erkek kardeşinin bunca yıl kimin yanında kaldığını hiç merak etmedin mi? Başta inanmak istememiştim ama gerçekten de yakın bir kardeş ilişkiniz yokmuş."
Seonho orada birinin yanında mı kalıyordu? Hem de bu kişi şu an konuştuğum kadın mıydı? Demek bu yüzden kadın kendini Lina Teyze olarak tanıtmıştı. Yakın oldukları için Seonho ona teyze diyor olmalıydı, o da ağız alışkanlığıyla öyle demişti.
"Haklısınız... Tam adınız Feng Lina mı?"
Yakın olmayan kardeş ilişkimiz hakkında konuşmaya lüzum yoktu. Benim şu an da öğrenmem gereken çok daha başka şeyler vardı, mesela paranın bu kadında olup olmadığı gibi.
"Adımı duymuşsun işte, abinden o kadar da uzak değilmişsin anlaşılan."
Duyduklarımı idrak ettiğimde dudaklarım şaşkınlıkla hafifçe aralanmıştı. Adını abimden duyduğumu falan sanmıştı, paranın ona yollandığını bildiğimden habersizdi. Bir anda bu konuyu açsam telefonu suratıma kapayabilirdi ve ben de mal gibi kalırdım. Şimdilik bu soruyu ileri atacaktım, o zamana kadar onun en başta Seonho'yu neden aradığını sorabilirdim belki.
"Ah, bu arada... Seonho'yu neden aramıştınız? Biliyorum artık aramızda değil ama... yardımcı olabileceğim bir durum varsa diye sormak istedim."
Dediklerimi ters anlayıp ya da geçen seferki gibi şok olup telefonu yüzüme kapamasından ödüm kopuyordu. Onunla bir daha konuşma fırsatı elde edemeyecek olma durumu beni geriyordu.
"Bunu seninle konuşabileceğimi pek sanmıyorum-"
"Kız kardeşiyim, eminim yardım edebilirim!"
Kadın kararsız kalmış bir şekilde nefesini verip bir müddet sessiz kaldı.
"Çekinmenize gerek yok, söyleyebilirsiniz."
Bana söylemek istemediğine göre önemli bir şey olabilirdi. Belki ölümünün ardındaki gizemi bile kaldırabilecek kadar değerli bir bilgi olabilirdi. Söylemezse meraktan ve sinirden de çatlardım muhtemelen zaten.
Sonunda konuşmaya karar verdiğinde heyecanla diyecekleri için beklemeye başladım. Bana gerçeği söyleyecek miydi?
"Ona söz vermiştim ama... sanırım artık bir önemi kalmadı. 'Ben hayatta olduğum sürece kimseye söyleme' dediği bir şey vardı... onu ilgilendiren bir meseleydi. Kız kardeşisin, artık bilmeye hakkın var sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.