(Sunghoon)
Az önce ne yaptığım anca şimdi kafama dank etmişti. Ne halt etmeye geçen gün parkta gördüğüm kızı, tekrar gördüğümde evine kadar takip etmiştim ki? Ona seslenebilir ya da tamamen görmezden gelebilirdim, nasıl olsa beni tanımıyordu. Ama ben sırf meraktan onu marketten evine kadar izlemiştim. Bu anlamsız takibin sebebi belki de birtakım içgüdüdür, emin değilim.
Haerin'le birkaç gün önce parkta tanışmıştık, aslında tek taraflıydı denebilir çünkü o beni görmemişti. Normalde onu çoktan unutmuş olmam gerekirdi ama iyi olup olmadığını oldukça merak ediyordum. Sürekli aklıma geliyordu ve onun için endişelenmeden yapamıyordum. Bildiğim kadarıyla birçok kez abisi tarafından kötü muameleye maruz kalmıştı ve şu an da bu tarz bir şey yaşıyor olabilirdi. Böyle küçük bir kızın kendi evinde bile güvende olmaması beni oldukça rahatsız etmişti.
Uzun mızmızlanmaları sonucu kız kardeşime dondurma almak için gittiğim markette Haerin'i tesadüfen gördüğümde çok mutlu olmuştum. Onu iyi görmek güzeldi. Onu fark ettiğim sırada parmağıyla bir reyonu işaret edip yanındaki adama dönmüştü.
"Bundan alabilir miyiz, babacım?"
Ah, üvey babası bu devasa adam mıydı? Oldukça sert bir mizacı vardı. Oğlunun küçük bir kıza gönül rahatlığıyla eziyet ettiğini düşünürsek bu adam da ondan çok farklı olamazdı. Umarım Haerin'e kızmaz ya da elini kaldırmazdı. Öyle bir şey yaptığı takdirde Haerin'i koruyamazdım belki ama onu alıp kaçmak için elimden geleni yapardım.
Ben her ihtimale karşı onlara koşmaya hazırlanırken babası biraz eğilip Haerin'in işaret ettiği şeye baktı.
"Hangisi, tatlım?"
Pekala, bu kadar nazik bir yanıt beklemiyordum. Belki de oğluyla uzaktan yakından alakası yoktur.
"Şu yeşil olan!"
Haerin'in ulaşamayacağı yükseklikte duran paketi alıp inceledi. Haerin heyecanla ona bakarken babası ilk başta yüzünü buruşturdu sonra da kıkırdadı.
"Bunu istediğine emin misin?"
Haerin hızla kafasını yukarı aşağı salladığında gülümsedim. Ağlamadığı zaman daha sevimliydi.
"Ha ha ha, Haerin! Ispanaklı bu yahu!"
Ispanak lafını duyar duymaz Haerin'in yüzündeki ani değişim çok komikti. Az kalsın kahkahayı basıyordum ama kendimi tutmayı başarmıştım.
"Iy, istemiyorum!"
Babası paketi yerine geri bırakırken başka bir reyona doğru ilerlediler.
Ispanak gayet lezzetli ve sağlıklı bir besindi. İyi büyümek için yemeniz şarttır ama görünen o ki Haerin ıspanağı pek de sevmiyormuş. Yazık oldu.
Onlar kasaya gidene kadar oralarda oyalanmıştım. Kasaya gittiklerinde de kardeşimin istediği dondurmayı alıp arkalarında sıraya geçmiştim. Bir yandan da konuşmalarını dinliyordum.
"Akşam yemeğinde dünden kalan pastayı yiyebilir miyim?"
"Olmaz, Haerin. Düzgün şeyler yemelisin, sonrasında da biraz pasta yiyebilirsin."
"Ama ben sadece pasta yemek istiyorum..."
"Hayır, hayırdır. Beni ikna edemezsiniz, küçük hanım."
Haerin oflayıp etrafa bakındı. Göz göze geldiğimizde hızla gözlerimi kaçırıp gergince elimdeki dondurma paketiyle oynadım. Birkaç saniye bana boş boş baktıktan sonra da önüne dönmüştü zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Docile Damozel
FanfictionKendi hayatınızı yönetemediğinizde etrafınız onu kullanmak isteyenlerle çevrilir.