1.1

78.5K 4.5K 369
                                        

Bu bölüm bir arkadaşıma ithaf.
O kendini biliyor :)

Zeliha Acar'dan:

Cihangir gideli dört gün olmuştu.

Bu süre zarfında onu düşünmemek için elimden gelen her şeyi yapmıştım tabi ki. Hatta okulda ek derslere bile kalmayı kabul etmiştim.

Her şey normaldi aslında. Ama o uzakta ve tehlikede olduğu için kendimi sürekli onu düşünürken buluyordum.

Bundan öncesinde o beni bilmiyorken onu beklerdim. Şimdiyse farklıydı çünkü onunla konuşmuştum. Acaba hakkımda gerçekten ne düşünüyordu?

Akşama doğru okuldan çıkıp evime geldiğim bir gün dalgınlıkla yürürken kapıda Kadir'i görmeyi beklemiyordum.

Daha doğrusu onu takım elbiseyle görmeyi beklemiyordum. "Tuvalette ekmek mi yedin oğlum taş gibisin?" dedim dalga geçercesine.

"Ekmeği tuvalette yesem elim ayağım çarpık gezerdim salak," dedi gülerek. "Toplantı erken bitince dedim buraya geleyim, mükemmel etmişim değil mi beni görünce günün güzelleşti?"

"Ya ne demezsin," dedim göz devirerek ama onu görmek beni mutlu etmişti ne yalan söyleyeyim. "Hadi gel eve girelim."

Eve girince Kadir kendini koltuğa atmış ve ceketini çıkarmıştı. "Tüm kuralları yıkıp yarın işe don atlet gideceğim lan, bu ceketler hiç bana göre değil."

Kahkaha attım. "Sonra da kovulurdun ve aç kalırdın."

"Ne aç kalması anasını satayım, abim benim dört ayda kazandığımı bir bombayı imha ederek kazanıyor, ondan geçinirdim mis gibi de olurdu valla."

Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Yirmi dört yaşında kazık kadar adamsın dediğin şeye bak," dedim. "Üstelik bence Cihangir az bile kazanıyor dediğine göre."

"Yani," dedi uzata uzata. "Orası öyle ama kazandığı para pek umurunda değil."

Nefes alıp verdim. "Zaten onun işinden başka hiçbir şey umurunda değil."

"Kızım deme öyle," dedi hemen ve koltuktan doğruldu. Heyecanla bir şey anlatacağı zaman asla oturamazdı zaten. "Gitmeden önce omzumu sıkıp bana dikkat etmemi ve annemizin bana emanet olduğunu söyledi. Normalde gece biz uyurken giderdi. Kanka bak vallahi doğruyu söyle bensiz büyü mü yaptın sen bu adama?"

"Saçmalama," dedim. "Dertsiz başıma neden dert alayım bir de büyü ile uğraşıp?"

"Valla bilemem ama biraz yumuşadı sanki, sen dedikten sonra arada bizimle konuşmaya da çalıştı."

Dene demiştim. Çabalıyordu demek ki. Nedense beni dikkate alması çok hoşuma gitmişti.

"Ne güzel işte," dedim. "Belki ileride daha da iyi olur ilişkiniz."

"Ya neyse boşver de bizim bombacıyı, Serra bugün bana ne dedi biliyor musun?"

Onun bu dedikoducu teyze moduna karşılık ona ayak uydurdum. "Ay kız ne dedi anlat hemen!"

Gözleri kısıldı. "Sen iyi birisin, seni kırdıysam kusura bakma çıkışta kahve içelim mi, dedi."

"Sen ne dedin peki?"

"Hemen kabul eder miyim, ağırdan aldım kendimi. Dedim ki bugün yoğunum ama yarın olabilir."

"Salak mısın nesin he," dedim hemen. "Hayvan gibi hoşlanıyorsun kızdan, bir de gurur mu yaptın?"

"Tabi kızım," dedi belli bir egoyla. "O yaparken iyiydi. Bir kadın reddedince bir şey olmuyor da ben erkeğim diye mi reddedince gururlu oluyorum? Yok ya!"

Güldüm. "Ben öyle mi dedim? Ama haklısın bazı şeyleri kadın yapınca sorun olmuyor ama erkek yapınca dünyanın duyarını kasıyorlar."

Bu şekilde arada gülüp arada ciddi meseleleri konuştuk akşama kadar. Saat neredeyse gece yarısına gelirken ise Kadir eve gitti.

Ben de yalnız kalınca son birkaç gündür olduğu gibi içime oturan öküzle baş başa kaldım. Çoğu zaman yalnız olunca bir içim daralıyordu son zamanlarda.

Yine onu düşündüm. Ne yapıyordu acaba?

Ne yapabilir Zeliha? Kablolarla uğraşıyordur kesin, oraya yatmaya gitmedi ya adam.

Dayanamadım, telefonu alıp mesaj yazmaya başladım görmeyeceğini bilsem de.

Zeliha: Galiba seninle konuşurken yalnız olmadığımı hissediyormuşum İmhacı.



İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin