2.2

72.5K 4.1K 396
                                        

Cihangir Karadağ'dan:

Cami'den çıktıktan sonra Kadir ile beraber kalabalıktan sıyrılıp gölge ve sakin bir yere oturmuştuk. Onunla konuşmak istiyordum.

"Ee," dedim sakince, bana merakla bakan kardeşime. Bazen ne ara yirmi beş yaşını bitirmek üzere olduğuna inanamıyordum. Zaman çok hızlıydı. "Söyle bakalım hevesli hevesli kiminle mesajlaşıyordun?"

Normalde asla kimsenin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi. Kadir'e de bunu rahatsız hissetmesi için sormamıştım. O benim kardeşimdi ve eğer biriyle ciddi konuşuyorsa bunu bilmek istiyordum.

"Kimseyle abi," diyecek gibi olsa da ona attığım inanmaz bakışı görünce, "Bir kız var işte." dedi utana sıkıla.

Elimi omuzuna koydum. "Harbi mi seviyorsun lan, doğruyu söyle?" 

Başını salladı. "Vallahi harbi seviyorum be abi." Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Bir şey demeden kendisi hevesli hevesli anlatmaya başladı. "Onu görmek iyi hissettiriyor işte, her an onu düşünürken buluyorum kendimi. Çalışkan, titiz, bir de çok açık sözlü. Yüzü çok güzel ama özellikle gözlerini kısarak gülmesi yok mu... Deli oluyorum bazen biraz daha gülsün diye. Sanki o da bana karşı bir şeyler hissediyor ama sormaya da çekiniyorum ben de gönlün var mı diye."

Uzun konuşmasından sonra omzuna sert olmayacak şekilde bir yumruk attım. "Oğlum sen yanmışsın."

Elini ensesine attı. "Biraz öyle oldu sanırım."

"Bence çekinme," dedim hemen. "Git sor işte, eğer kabul ederse bir yola çıkarsınız. Eğer derse ki yok, sen de yoluna bakarsın. Hayatın sonu olacak değil ya?"

"Haklısın abim," dedi ve heyecanla gülümsedi. "O bugün erken gidecekti işe, gideyim konuşayım mı?"

"Sen bilirsin," dedim. "Ama kız reddederse falan zorlama sakın he, yoksa dayağımı yersin. Saygılı ol, her şeyden önce o bir kadın."

Kadir güldü ve gitmek için ayaklandı. Ama hemen duraksadı ve, "Eyvah," dedi. "Ben Zeliş'in yanına gidecektim. Hediyesini vermem lazımdı!"

"Ne?" dedim. "Doğum günü falan mı?"

Kadir sırıtır gibi oldu. "Yok, doğum gününe çok var daha. Bu aramızdaki bir iddiayı kaybettiğim için."

"Doğum günü ne zaman?"

Kadir bu sefer bariz bir şekilde sırıtmaya başlarken kafasına vurdum. "Gülmesene oğlum, soru soruyorum işte."

"Tamam ya," dedi kafasını tutarken. "Üç Eylül doğumlu o. Da abi bu ne biçim vurmak ya?"

"Cevap verme abiye," dedim gülerek. "Hem hediyeyi sonra verirsin, gitsene kızın yanına."

"Olmaz!" dedi hemen. "Namazdan sonra veririm demiştim, kırılmasın sonra." Sonra aklına bir şey gelmiş gibi gülümsedi. "Benim için sen götürmek ister misin abim?"

Kaşlarımı çattım. "Hayatta olmaz."

"Niyeymiş?" dedi. "Çifte hediye olur işte." Gülmeye başladı.

"Senin ağzın baya açıldı he," dedim. "Hem olmaz öyle gider verirsin sonra." 

Kadir sakince elini cebine attı ve küçük bir hediye paketi çıkardı. Tam itiraz etmek için dudaklarımı aralamıştım ki, "Lütfen abi," dedi. "Cidden uzun zaman sonra Serra ile konuşmak için cesaretlendim şimdi gitmezsem vazgeçerim. Alt tarafı evine gidip bu paketi ona vereceksin."

Yenilgiyle bir nefes verdim ve elinden paketi aldım. "Bunun acısını sonra çıkartırım senden haberin olsun yalnız."

Arkasını dönüp gitmeden önce, "Selam söyle Zeliş'ime!" diye bağırdı.

Elimde hediye paketiyle öylece bakakaldım.

Aldık başa belayı.

***

BFF: Beni sırtında taşısan hakkımı ödeyemezsin sen he

Zeliha: Ne oldu be?

BFF: KALK KIZ YAVUKLUN GELİYO

Zeliha: Ne? Cihangir mi?

BFF: Kaç tane yavuklun var salak?

BFF: Yalnız ben de olmasam yani...

Zeliha: NASIL İKNA ETTİN LAN

Zeliha: OHA DUR EV ÇOK DAĞINIK

Zeliha: LAN 

Zeliha: DUŞ ALMAM LAZIM

Zeliha: SİKTİR YA

BFF: Rica ederim kuzu

BFF: <3

Zeliha: YAKTIN BENİ SALAK

BFF: Ben de seni Zeliş'im, ben de seni...

Görüldü.

İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin