0.9

79.5K 4.7K 540
                                        

Zeliha Acar'dan:

"İşte dün de ben onu delirtmeye devam edince seni nasıl susturacağımı biliyorum, dedi."

"Ne diyosun?" dedi dehşetle Kadir. "Yanına ışınlanıp seni vakumlayacak hali yok ya adamın Zeliş!"

Bu düşünce nedense içimi bir hoş etti. "Hayır tabi ki, fesat düşüncelerini bir kenara at hemen seni pis düşünceli."

"Kanka," dedi az sonra sakince. "Yoksa..."

"Hı hı," dedim. "Bana resmini attı! Ama yok böyle bir şey."

"Neyin resmini attı lan?" dedi bu sefer bağırarak. "Kızım birkaç günde adamın niyetini mi bozdun sen?"

"Kadir! Sen ne ara bu kadar fesat oldun? Kendi resmini attı oğlum gül cemalini attı, sen ne anlıyorsun hemen!"

Kısa bir sessizlik oldu ilk önce. Sonra karşı taraftan Kadir'in gülmemek için kendini boğmaya çalıştığı sesler geldi. Dayanamadım, ben de onun o garip seslerine güldüm.

Her zamanki gibi on dakika boyunca onun garip seslerine ve arada dediklerine güldüm. Ortada bir sebep yoktu belki ama ikimiz de küçüklüğümüzden beri böyleydik. Karnımız ağrıyana kadar gülerdik.

"Ya," dedi gülmelerinin arasından. "Sen gittin bir okula hoca, ben gittim bir şirkete İnsan Kaynakları uzmanı oldum ama şu halimize bak. Hâlâ boş boş şeyler yapıp gülüyoruz."

"Tabi," dedim. "En yakın arkadaşımla gülemeyeceksem neden en yakın arkadaşım olasın ki?"

Birkaç şeyden daha bahsettik ve gülmenin etkisi geçince ciddileştim. "Hep benden konuştuk," dedim. "Sende durumlar nasıl?"

Derin bir iç çekti. "Ne olsun işte, aynı tas aynı hamam."

"Neyi kastettiğimi biliyorsun," dedim. "Serra ile ne oldu Kadir?"

Bir süre bir şey demedi, daha sonra birkaç hışırtı sesi duyuldu, balkona çıktığını anladım. "Birkaç kez onu yemeğe davet ettim ama reddetti. Beni biliyorsun zaten bir yere kadar değer veririm ama kimse fazlasını hak etmiyor." İç çekti sakince. "Ben de ondan bütün ilgimi kestim, bir boşluğa düştü eminim."

"Canımsın sen benim ha," dedim hızlıca. "İyi yapmışsın vallahi kimseye kendinden çok değer vermeyeceksin işte, sonunda sen üzülüyorsun sonra."

"Diyene bak hele hele," dedi bu sefer. "Yıllardır abimi seviyorsun diye ne hallerini gördüm senin."

"O ayrı ama," dedim. "Sürekli canını tehlikeye atıyor, sen de biliyorsun kolay kolay ölümden korkmuyor. Hep ya ona geç kalırsam diye düşünüyordum. Son olay da tuzu biberi oldu işte, yazdım düşünmeden."

"Sen de benim canımsın Zeliş'im," dedi. "Bu Kadir kurban olur sana fizik hastası kekim."

Güldüm. "Deli!"

Tam başka bir şey söyleyecekken hiç beklemediğim bir şekilde arkadan Cihangir'in sesi geldi. "Kadir yanıma gelsene biraz."

Bir sessizlik oldu, Kadir'in, "Siktir," dediğini işittim. "Ne oldu birden?"

"Ne bileyim?" dedim telaşla, "Hemen git, bekletme bari."

"Allah sonumu hayır etsin Zeliha, bu adam önemli bir şey olmasa beni çağırmazdı." dedi acı çeker gibi bir ses çıkararak. "Ne diyecek kim bilir?"

Gülümsedim ama bu gergin bir gülümsemeydi. "Kanka saçmalama da git hemen." dedim yine de.

"İyi, öptüm." deyip telefonu kapatınca ben de içimdeki merak duygusuyla baş başa kaldım.

Biraz olsun düşüncelerimden uzaklaşmak için mutfağa girdim ve yemek hazırlamak için malzemeleri çıkardım. Tek yaşamaya başladığımdan beri çoğu yemeği yapabilir olmuştum ama bugün kolaya kaçıp makarna hazırlayacaktım.

Yaklaşık yirmi dakika kadar yemeğin hazır olmasını bekledim, kısaca bir salata da yaptım ve her şey hazır olunca kendime bir tabak koyup masaya geçtim.

Tam elime aldığım çatalla ilk lokmamı ağzıma atacakken ise telefonuma bir bildirim düştü.

Gergince mesaja tıkladım.

BFF: Zeliha

BFF: Abim göreve gidiyormuş

İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin