Zeliha Acar'dan:
"Hocam," diyen Ekin'i dinledim telefondan. "Hocam vallahi çok hastayım ben. Bugünkü dersi ertelesek olur mu?"
At yalanı...
"Neyin var Ekinciğim?" dedim hafif bir iğnelemeyle. "Halı sahadan sonra terli terli çok mu soğuk su içtin yoksa?"
"Yok hocam," dedi ve birkaç kez öksürdü. "Fizik soruları yan etki yaptı bence."
Bıkkınca nefesimi verdim. "Hemen derse geliyorsun Ekin."
"Hocam lütfen ya," dedi hızlıca. "Söz veriyorum yirmi soru daha çok çözerim."
"Borcunu arttırma bence," dedim sakince. "Hem sana neden hiç zam gelmiyor? Hep yirmi soru daha çok diyorsun."
"Lütfen hocam, lütfen!" diye konuştu çocuk gibi. "Ablama söylemeyin, sadece bir güncük yemin ederim çözeceğim o soruları. Hem de seve seve değil s-"
"Ekin!" diye uyarıda bulundum. "Ablanın arkasından iş mi çevireyim oğlum, gel zaten ders bir saat ve sen fizik nefretini anlatırken yarım saat boşa gidiyor!"
"Hocam n'olur ya! Vallahi size çok dua ederim ben mübarek bir insanım ne istesem olur bakın."
Başımı sağa sola salladım, tam gelmesini söylecekken kapı çalınca sözüm yarıda kaldı. "Bekle seni birazdan arayacağım," dedim. Yenilgiyle tamam deyince telefonu kapattım ve kapıya doğru yürüdüm.
Üstüm başım dağınıktı ama şuan bunu düşünecek değildim. Muhtemelen Kadir gelmişti yine.
Kapıyı açtım. Geçen seferki gibi neşeleneyim diye üzerime konfeti patlatmasından korkarak hemen konuştum. "Eğer bu sefer de ortalığın ağzına s- İmhacı?"
Nefesim kesildi.
Zaman durmuş gibi hissettim. Gelmiş miydi? O muydu gerçekten? Karşımdaydı değil mi?
Göğsü merdiven çıkmadan inip kalkan adama baktım. "Eğer," dedim halihazırda bekleyen göz yaşlarımı tutarak. "Sana sarıldığımda birden yok olursan..."
Lafımın devamını getiremeden güçlü kollar birden bedenime dolandı. Bir anda kalakalsam da Kadir'e kırk farklı şekilde anlattığım kokusu burnuma dolunca ben de kollarımı güçlü bedenine sardım. "Su Perisi," dediğini işittim hemen sonra. "Hala delisin."
Ağlamaya başladım. Gelmişti. Buradaydı. Başımı göğsüne yaslamıştım ve kalp atışlarını duyuyordum. "Beni delirttin," dedim dediğine karşılık olarak. Ardından ondan ayrıldım ve bir elimi yüzüne çıkarttım. "Geldin değil mi? Uzun süre gitmeyeceksin değil mi bir daha?"
Yanağındaki elimi tuttu ve dudaklarına götürüp avucumdan öptü beni. "Bu sefer gerçekten," dedi. "Uzun süre buradayım."
Sevinçle onu içeri çektim ve kapıyı kapatıp tekrar sarıldım ona. "Biliyorum sevmiyorsun," dedim çocuk gibi. "Ama sana sarılmak çok güzel."
Aynı şekilde bana sarılırken burnunu boynuma gömmüştü. "Biliyorsun sevmiyorum," dedi küçük oyunumuzu devam ettirerek. "Ama sana sarılmak da çok güzel."
Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama bizi ayıran şey çalan telefonumdu. "Sen içeri geç, hemen geliyorum." dedim ve telefonu almak için odama geçtim. Arayan Ekin'di. Aklımdan tamamen çıkmıştı.
Aramayı yanıtlayınca, "Hocam-" derken konuştum.
"Dersi yarın yapacağız Ekin," dedim. "Ama o soruları çöz!"
"Ya hocam siz kralsınız kral!" Sonra bana olan sevgisini dile getirdi ve ardından heyecanla telefonu kapattı. Onun kadar heyecanlı bir halde içeri girip İmhacı'nın hemen yanına oturdum.
Bana baktı ve güldü. "Pijaman güzelmiş."
Gözlerimi kısıp üzerime baktım. Pembe ve Barbie'liydi. Rezillikti. Onun beni bu şekilde görmesi cidden rezillikti.
Kısık bir bakış attım ona. "Bence beni böyle gördüğünü unutabilirsin."
Güldü ve başını iki yana salladı. "Asla unutmayacağım."
Ona doğru yaklaştım. "Bence unutabilirsin."
Bana doğru yaklaştı. "Unutmayacağım."
"Ya Cihangir!" diye söylendim.
"Ya Zeliha!" diye beni taklit etti.
Gülmeye başladım. O da gülerken gözünün altındaki gamzeyi gördüm ve kendimi tutamayıp oraya bir öpücük kondurdum.
Bir anda şokla donduğunda, "Sözün vardı," dedim ama utanmıştım. "Gelince öpecektim seni."
Cihangir muzipçe bakmaya başladı. Dikkatimi çeken şey ikimizin de az önceden beri gözlerimizi birbirimizden ayırmadığımızdı. "Diğer yanağım boş kaldı ama," dedi tekrar gülerek.
Sakince gözlerimi kıstım. "Onu da öperim," deyiverdim ve diğer yanağına da öpücük kondurdum.
Gülerken konuştum. "Seni cidden özledim," deyiverdim ve yutkundum. "Aklım hep sendeydi. Sürekli seni aramak istedim ama kendimi tuttum müsait değilsindir diye."
"Değildim," dedi sakince. "Görevler hep peş peşeydi, sen de benim aklımdaydın ama vakit olmadı Zeliha."
Göz gözeydik. Kahvelerine özlemle bakıyordum. O da aynı şekildeydi. Merakla kaşlarımı çattım.
Gözlerime hala bakarken, "Bir dakika ya," dedim. "Biz şuan seninle son eli mi oynuyoruz?"
Başını salladı. "Şirkette yenilmiştin," dedi. "Hadi beni şaşırt ve beni yen Zeliha."
Ona daha da yakınlaştım. "Yenerim," dedim. "Küçükken bir kere yenildiğini unutma bence."
"İşime gelir benimle inatlaşman," dedi. "Gözlerine daha çok bakarım."
Bir süre birbirimize bakmaya devam ettik. Ama burada ters giden bir şey vardı çünkü gittikçe birbirimize yaklaşıyorduk. Bunu görmezden gelerek, "Ne zaman döndün?" diye sordum ama nefeslerim hızlanmıştı.
"İki üç saat falan oldu," diye cevap verdi. Nefesini yüzümde hissettim. Gözlerini asla kaçırmıyordu. Başımı salladım.
"İyiymiş," dedim.
Çok yakındı, yüzüme çok yakındı. Kalbimin sesini bile duyuyor olabilirdi. Yüzüm yanıyordu.
"Bence," dedi gözlerime hala bakarken. "Bu eli berabere bitirmeliyiz." Dudaklarımız arasında bir santim bile yoktu.
Bir şey diyemedim, ağzımı açamadım. Sadece çok hafifçe başımı salladım ve o an ikimizin de gözleri kapandı çünkü dudaklarının hafif baskısını dudaklarımda hissettim.
Kalbim patlama noktasına ulaşmışken, dudaklarını yavaşça hareket ettirdi. Ona ayak uydururken bir elimi saçlarına çıkardım ve uzayan saçlarına elimi daldırdım.
Çok hafifti aynı zamanda incitmekten korkar gibiydi. Onu biraz daha kendime çekince öpüşmemiz derinleşti.
Dudaklarımızın hareketi ne kadar sürdü bilmiyorum ama nefes nefese birbirimizden ayrıldığımızda ikimizin de gözlerinde aynı parıltılar vardı, emindim. Bir elimle sakallarını okşuyordum, bana baktı ve gülümsedi.
"Rövanş teklif ediyorum," dedi hemen. "Bir kere daha oynayalım."
Güldüm ve kendimi biraz geri çektim. "Rüyanda görürsün."
Beni kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Ona olan özlemimle ve az önceki yaşananla beraber hızla atan kalbimin sesine onun göğsünde hissettiğim kalp atışları eşlik etti.
Bu adam benim sonum olacaktı.
***
Bi saniye utandım NSGAHAHAJXNDKXJW
Nasıl gidiyor kitap eleştiriniz var mı bebişler?
En sevdiğiniz karakter?
Okumak istediğiniz sahne var mı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMHACI -Texting-
Teen Fiction[TAMAMLANDI] 05***: O kadar bomba imha ediyorsun ama birini unutmuşsun 05***: O da benim kalbim olacak organ 05***: Rica etsem gelip kalbime bakabilir misin? 05***: Senin sevginle patlayacak da yakında Başlangıç: 01.07.2022 Bitiş: 01.08.2022 Tüm hak...