1.8

75.4K 4.5K 611
                                        

Zeliha Acar'dan:

Hayatımın çoğu anında tabi ki tesadüfler yaşamıştım ve bunun tesadüf olmadığından neredeyse emindim.

Cihangir karşımdaydı.

Ve Kadir on dakikadır yoktu.

Ulan Kadir...

Cihangir de şaşkınlıkla bana bakarken sessizliği bozdum en sonunda. "Merhaba," dedim kendimi zorlayarak. "Nasılsın?" Kalbim çok hızlı atıyordu.

Bence güzel bir girişti.

"İyiyim," dedi sakince. Kaslı ve büyük cüssesi insanı korkutsa da sesi her zaman sakin ve tektüzeydi. "Sen nasılsın?"

Sakin ol Zeliha. Sakin ol, her şey yolunda.

"İyiyim ben de, öyle bir Kadir'i ziyarete gelmiştim ama biraz önce gitti, gelmedi hala."

Birkaç haftadır durmadan mesaj attığım adam karşımdaydı ve birbirimize hal hatır soruyorduk. Harikaydı.

Cihangir başını sallayıp ofisin kapısını kapattı ve Kadir'in masasının önündeki koltuklardan birine oturdu. "Otursana sen de."

Dediğini yapıp heyecanlı adımlarla ilerleyip karşısına oturdum.

Karşımdaydı. Onca yıldan sonra, karşımdaydı. Ve ben çok heyecanlıydım.

"Ee," dedim ortam sessiz kalmasın diye. "Sen neden gelmiştin?"

"Kadir aradı ve gelmemi istedi, benim de şuanlık yapacak bir şeyim olmayınca geleyim dedim."

"Anladım," dedim ve ellerimle oynamaya başladım. Mesajlarda konuşmak gerçekten de daha kolaydı, adamın yüzüne bakamıyordum heyecandan. "Yakınlarda yeni görev falan var mı peki?"

Ne mükemmel sorular bunlar ya.

Derin bir nefes alıp verdi. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ben ona heyecandan bakamıyordum ama o beni gayet iyi süzüyordu maşallah.

"Eğer acil bir durum olmazsa bu ay sonunda gideceğim en yakın," dedi. Uzun süre konuşsa sıkılmadan onu dinleyebileceğimi fark ettim o an.

"Daha varmış," dedim cevap olarak. Rolleri mi değiştirmiştik? Asla konuşamıyordum. O ise benim aksime gayet rahattı.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Göz göze gelmemizle beraber dudakları hafifçe kıvrıldı. "Ne oldu?" dedim. "Neye gülüyorsun öyle?"

"Hiç," dedi. "Sadece fazla çekingen davranıyorsun."

Karşımda hayvan gibi ve sevdiğim bir bey var ne yapayım yani, diyemedim.

"Yok öyle bir şey," dedim sadece. Sıçıp sıvamak mı? Benim işim. "Birden seni burada görmeyi beklemiyordum. Daha farklı şekilde buluşuruz sanmıştım."

Bir süre daha bana baktıktan sonra, "Yüz yüzeyken aynı olmuyor değil mi?" dedi biraz öne doğru eğilerek. "Neden bana bakmıyorsun Zeliha?"

Bismillahirrahmanirrahim.

İnadına kafamı çevirip gözlerinin içine bakmaya başladım. Kahverengiydi. Çok güzel bir tonuydu hem de. "Bakıyorum ya işte."

Burnundan bir nefes verdi. Sanki sözsüz bir yarışa girmiştik ve gözünü ilk çeken kaybedecekti. Kalbim göğsüme baskı uygularken yutkundum.

"Gözlerin elaymış," dedi bir anda. "Resminde belli olmuyordu."

Kalbim tekledi. "He resmimi inceledin yani?" Bu ne cesaret Zeliha? Yürek mi yedin anlatsana biraz?

"Hm hm," dedi sadece. Benim aksime o rahatça doğruları söylüyordu ve gözlerini benden hala çekmemişti. İnat mıydı bu adam?

Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp yüzünü incelemeye başladım. Düzgün bir burnu vardı, alnına dağılan siyah saçları ve sevdiğim kahverengi gözleri çok uyumluydu. Kalın dudakları ve yeni tıraş ettiği belli olan sakkalları ise yüzünü çok güzel tamamlıyordu.

"Mahalleye ilk taşındığımızda da aynı şekilde inatlaşmıştık seninle," dedim dayanamayıp. "Dakikalarca bana bakmıştın, o zaman da bakışların aynıydı."

"Öyle miydi?" diye sordu. Ne yapmaya çalışıyordu? "Kim kazanmıştı peki yarışı?"

"Ben," dedim gülümseyerek. "Çünkü Kadir düşmüştü, sen de yanına koşmuştun hemen."

Dudakları biraz daha kıvrıldı. "Biliyor musun? Seni hayal meyal hatırlar gibiyim."

"Harbiden mi?" dedim birden gözlerimi kocaman açarak.

"Harbiden."

"Siz ne yapıyorsunuz öyle be? Avına fokuslanan av köpeği gibi bakıyorsunuz birbirinize."

Kapıdan gelen sesle birlikte tüm dikkatim dağıldı ve yerimde sıçradım.

Birden gergince ayağa kalktım. "Ne alakası var ya? Hem nerede kaldın sen?"

Kadir bir bana bir de abisine baktı. Cihangir sakince ona bakarken kollarını göğsünde birleştirdi. O kaslar...

"İşim uzadı Zeliş," dedi Kadir sadece benim anlayacağım bir yüz ifadesiyle. Senin için yaptım, çok iyi yaptım, bir daha olsa bir daha yaparım, ifadeni alacağım demekti bu. "Bir şey mi oldu? Sen de hoş geldin abi." dedi en son Cihangir'e dönerek.

"Hoş buldum kardeşim," dedi. "Bir şey olmadı konuştuk öyle Zeliha ile."

"Anladım," dedi Kadir. "Hadi oturun kahve söyleyeyim size."

"Yok," dedi Cihangir reddederek. "Çok kalmayacaktım zaten, askerlere de sözüm vardı."

"Tamam o zaman, akşam evde görüşürüz."

Cihangir bir şey demeden ayağa kalktı. Kalkarken bana baktı ve bir adım atarak sakince ve benim duyacağım şekilde, "Kazandım." dedi.

Gözlerimi kırpmakla kaldım. Ama hemen toparlandım ve imalı bir gülüş sundum ona.

"Daha son eli oynamadan erken konuşma bence İmhacı."

Şaşkınca bana baktı ama iddialı olmam hoşuna gitmişti. Bunu anlamıştım.

Bir şey demedi, yavaşça benden uzaklaştı. Ve sonra Kadir'e son bir baş selamı vererek gitti.

***

Düştük bence JIWUWOWHXKSJAKSJAKXJQKQJS

İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin