1.7

71.5K 4.3K 556
                                    

Zeliha Acar'dan:

"Bu kulaklar bunları da mı işitecekti Allah'ım!" diyen Kadir'i izliyordum yaklaşık on dakikadır. "Koynumda kardeş diye kalleş beslemişim! Yazıklar olsun emeklerime!"

"Kadir," dedim.

"Sus yılan kadın! Demek sattın beni bir süt uğruna! Yazık sana yazık!"

"Kadi-"

"Sus dinlemek istemiyorum! Demek ilk beni aramak yerine abime yazdın! Aşk gözü kör edermiş derlerdi de inanmazdım! Bana kör olmuşsun sen."

"Ayh yeto!" diye yükseldim. "Sen değil miydin bana saat ondan sonra mesaj atıp uykumu bölersen götünü keserim diyen?"

Bir an duraksadı. "Doğru," dedi. "Bendim."

Şükür.

"Ama arkadaşıma süt götürmeyeceksem neden arkadaşıyım he?!"

"O saatte sen yirminci rüyanı görüyordun eminim ki."

"Evet," dedi. "Abim götüme soktukları bombayı imha ediyordu. Uyandırsaydın kesin söverdim sana he. Çok gergindim çünkü."

Gözlerim sonuna kadar açıldı. "Ne biçim bir bilinçaltın var senin be? O nasıl rüya?"

"Ne bileyim kızım, evde sürekli bombayla uğraşan biri olunca..."

"Delirmişsin sen he."

"Olabilir insanız sonuçta."

Saat neredeyse öğleden sonrayı geçmişti. Evde tek kalmak istemediğimden ve canım sıkıldığından Kadir'in şirketine onu ziyarete gelmiştim ve dün gece olanları anlatmıştım. Tepkisini izlemek oldukça zevkli olmuştu.

"Vay be," dedi kısa bir sessizlikten sonra Kadir. "Sanki yola geliyor he? Ben istesem bana kazık kadar adamsın git al yavşak derdi." Güldüm.

"Bilemiyorum," dedim. "Yumuşadı biraz ama buluşmak istedim, hâla bir şey demedi."

"Aman çok ısrar etme sen de," dedi hemen. "Benim gibi kendini ağırdan sat bak şimdi Serra benimle konuşmaya çalışıyor ama ben soğuk yapıyorum."

"Sahi ne oldu o iş?"

"Yani şöyle-"

Tam bir şey diyecekti ki kapı iki kez hafifçe tıklatıldı ve açıldı.

Kapıdan içeri giren genç bir kadındı. Benden küçük duruyordu, muhtemelen burada stajyerlik yapıyordu. Sarıya çalan kumral saçları ve düzgün fiziği yüzüne çok yakışmıştı.

"Serra!" dedi Kadir bir anda ve hemen benimle konuşurken ki rahat oturuşunu düzeltip dik oturdu.

Gülmemek için dudağımı ısırdım ve kafamı başka yöne çevirdim.

"Serra," dedi sonra daha ciddi bir şekilde. "Buyur?"

Kadir sen var ya sen...

Serra birkaç adım masanın önüne doğru geldi. "İstediğiniz dosyaları getirdim Kadir Bey," dedi ince sesiyle. "Buyrun." Ve elindeki dosyaları masaya bıraktı.

Sanki biraz çekingen bir kızdı.

"Sağ olasın," dedi Kadir sakince. "Öğle molasına çıkabilirsin istersen."

"Yok," dedi kız. "Siz çıkınca çıkarım ben de, şuan diğerleri molada."

"Anladım," dedi. "Çıkarken bana da haber ver o zaman."

Ama birbirlerine nasıl yürüyorlar...

"Peki," dedi kız ve sonra biraz Kadir'i süzdükten sonra odadan çıktı. On beş yıllık kankamı ben böyle süzmedim be.

Muzip bir şekilde Kadir'e bakmaya başladım. Ona olan bakışlarımı görünce aynen şöyle söyledi: "Sakın tek kelime bile etme Zeliha."

Kahkaha atmaya başladım.

"Bon kondomo ağordon sotoyorom!" Onun taklidini yaparken, "Sussana kız!" diye bağırdı bana.

"Çıkarken bana da haber ver Serra, canım Serra, senden hayvan gibi hoşlanıyorum ama belli etmiyorum Serra!"

"Öyle bir şey demedim!"

"Diyeceğin günler de gelir gülüm!"

"Düştüm diline he senin de." dedi mızmızca. "Sus sonra geçersin dalganı."

"Şimdi de geçerim," dedim gülmeye devam ederek. "Kaç yaşında bu kız?"

"Yirmi iki," dedi gülümseyerek. "Yeni mezun, stajyer işte."

"Hmm," dedim. "Şirket fantezisi demek."

"Zeliha!"

"Ya tamam tamam," dedim kocaman bir sırıtmayla. "Yalnız tatlı kız he, yakışırsınız."

"Valla mı?" dedi gözleri parlayarak. "Kızım heveslendirme beni bak."

"Sen zaten hevesleneceğin kadar heveslenmişsin deli," dedim. "Baksana birlikte molaya çıkmalar falan... Birlikte dosya da diziyor musunuz?"

"Sus artık!" dedi kahkaha atarak. "Valla düştüm diline ya!"

Gülmeye devam ettiğim sırada Kadir'in masasındaki telefonu çaldı. Kadir beklemeden, "Sessiz ol he," diye beni uyarıp telefonu açtı. "Efendim?"

Karşısındaki kişinin konuşmasını dinledikten sonra, "Tamam geliyorum hemen," dedi ve kapattı.

"Nereye?" diye sordum.

"Bir beş dakika muhasebeye gitmem lazım, gelirim birazdan bekle."

Bir şey demedim ve sadece başımı salladım. Kadir de eline birkaç dosya alıp gitti.

Odada yalnız kalınca etrafı incelemeye başladım. Lacivert ve gri renk tonlarının hakim olduğu bir odaydı burası. Kadir iyi yerde çalışıyordu hakikaten de.

Ayağa kalktım ve odadaki koca camın olduğu yere gittim. Burası binanın on altıncı katındaydı. Aşağıya bakınca çoğu yer gözüküyordu ve bu hayran olunasıydı. Biraz manzarayı inceledim.

Ardından masanın olduğu yere geçtim. Kadir düzen hastası olduğunu buradan da belli ediyordu. Masada tek bir tane çöp bile yoktu. Cidden ben olsam karıncanın geçeceği kadar bile düzgün yer olmazdı eminim ki.

Daha sonra duvarlardaki tablolara bakınmaya başladım. Bir tanesi ilgimi çekmişti. Kollarımı göğsümde birleştirip ilgiyle incelerken birden kapı açıldı ve arkamdan ayak sesleri duydum.

"Baksana Kadir," dedim onun geldiğini varsayarak. "Senin bu kadar sanat anlayışın var mıydı ya?"

Cevap gelmedi.

"Kadir?" deyip arkama döndüm. Ama gördüğüm kişiyle gözlerim faltaşı gibi açıldı.

Neredeyse 1.85'lik boyu, siyah saçları, kahverengi gözleri ve büyük cüssesiyle karşımdaki benim İmhacı'mdı.

"Cihangir?" dedim şokla.

Bana baktı ve gözlerini kıstı.

"Zeliha?"

***

Başlasın olaylar 😏😈


İMHACI -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin