Merhaba,
Kendi kendime şöyle bir karar aldım ve sizinle de paylaşmak istedim. Malum, 28 Ağustos'a kadar evde olacağım, bu yüzden sıkıntıdan patlamak yerine bölümleri iki, en fazla üç günde sunmaya çalışacağım.
Tabii, sabah mı, öğle mi yoksa akşam mı gelir, emin değilim. Yazdığım an yayınlamayı planlıyorum.
Daha fazla konuşmadan bölüm ile baş baş bırakayım. Keyifli okumalar!
🍓🍰
Sinirimi yatıştırmak adına derin bir nefes aldım. Rakiplerimiz sandığımızdan dişli çıkmıştı. Durum 2-2'ydi ve bu seti alan kazanıyordu.
Ufak bir ara verildiğinde soyunma odalarına girmiştik. Koç son set için direktiflerini verdiğinde biraz kendime gelebilmek için soyunma odasından çıktım. Dışarı çıktığımda duvara yaslanmış olan Rüzgar'ı gördüm.
Beni fark ederek kollarını açtığında yanına gittim ve kolları arasına girerek sarıldım. "Sinirlerin gerilmiş Gamze'm."
"Çok dişli çıktılar. Kazanabilir miyiz emin değilim."
"Kazanmaya odaklanmamaya çalış. Diğer setlerde fark etmedim sanma; her smaç attığında elini ovmaya başladın. Elini zorlamaman gerekiyor Gamze'm."
"Bu kadar dikkatli olman hiç etik değil," diye mırıldandım.
"Konu sen olunca ister istemez dikkatli oluyorum."
"Laflara bak, laflara," dedim gülerek. Rüzgar'ın saçlarımda olan eli miydi beni sakinleştiren, emin değilim ama az önce olan gerginliğim azalmıştı.
Tıkırtılar duyduğumda geri çekildim. "Molanın süresi bitmiş olmalı, biri görmeden git hadi."
"Bol şans Gamze'm."
Rüzgar ile ters yönde ilerlediğimizde soyunma odasının kapısının yanında durdum. Tahmin ettiğim gibi takım odadan çıkmıştı. Onlarla birlikte salona girdim.
Filenin arkasına geçtiğimizde koç, yedeklerle birlikte kenara geçtiğinde biz de yerlerimizi almıştık. Karşı takım geldiğinde hakemin düdüğü ile karşı takım smaç atışı ile oyunu başlatmıştı. Diğer setlere göre daha da hırslanmış gibiydiler sanki.
Top bana doğru geldiğinde kurtarmak için ister istemez yere kapaklanmıştım. Top sağ elimin üstünde sektiğinde, Ceren'in yerine gelen yedek smaçörümüz topu karşı tarafa atmıştı. Sayı bizim olduğundan derin bir nefes bıraktım.
Sızlayan dizlerimi ovalayarak ayağa kalktım.
Karşı takım, son dakika attıkları sayı ile seti kazandıklarında kendimi geriye bıraktım. Ulan, hepimizin şaftı kaymıştı ama karşı takımın hiçbir şeyi yoktu.
Sevinç naraları kulağıma gelirken doğruldum ve elimi ovaladım. Pekâlâ, voleybol takımında olan son maçımı kaybetmiştim.
Sevinç naralarından sonra iki takım olarak tokalaşmış ve soyunma odalarına dağılmıştık. Salon şimdi kupa merasimi için hazırlanacaktı.
Üzerimi değiştirdikten sonra soyunma odasından çıktım. Kaybeden takım olduğumuzdan bizim tribünde oturmamız sorun çıkarmayacaktı. Salona girip tribüne geçtiğimde kızların ortasına oturdum.
"Ne biçim rakip çıktı bunlar? Hepiniz dağıldınız ama onlarda tık yok."
"Üzülme civciv, elinizden geleni yaptınız siz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı | Texting
General FictionGözlerini kırpmadan bana bakarken dudaklarımda yavaşça bir tebessüm oluştu. Bağdaş yaptığımız bacaklarımız birbirine değerken dayanamayıp konuştum. "Böyle susarak birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz?" Dudağının kenarından başlayan gülümseme tüm du...