Merhaba,
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Bol bol yorum yapmayı unutmayın, olur mu?
Keyifli okumalar.
🍓🍰
Kahve yerine aldığım çikolatalı sütten uzun bir yudum alıp içtikten sonra arkama yaslandım. Bizimkilerle kantinde oturuyorduk.
"Yeni bir tarih öğretmeni gelmiş duydunuz mu?"
"Sene bitti neredeyse, nereden esmiş bu yeni öğretmen?" diye sordum hemen, yine sütümden uzunca bir yudum alırken. Yaman ve Ege mahalle dedikoducuları misali yerlerinde kıpırdanarak masanın üzerinden eğildiler.
"Eski tarihçi gittiği için dersler boş kalıpta vakit kaybetmeyelim diye," diyerek cevap veren Yaman'ın ardından Ege devraldı sözü.
"Disiplinli biriymiş diye duydum. Diğer hocaların bu son haftalarda tolerans gösterdiği şeylere bile takıyormuş. Allah yardımcımız olsun."
"Ne zaman gelmiş bu tarihçi?"
Rüzgar sonunda sessizliğini bozduğunda ona yaslandım.
"Bugün, az önce koridorda gördüm. Hatta Ebrar, sizin derse o girecekmiş."
Süt paketini bittiği için avuç içimde buruşturmaya başladım. "Anlattığınız kadar kötü biri olduğunu sanmıyorum, ayrıca ön yargılı davranıyorsunuz şu anda. Ege'yi anlarım sonuçta bir senesi daha var ama Yaman şöyle düşün; sadece üç hafta daha buradayız."
"Orası doğru, tabii."
Şapşalca dudak büktüğünde saçlarını karıştırdım. Sırıtarak geri çekildiğinde bu sefer Ege'ye dönmüş ve onda olan dedikoduların devamını getirmişti.
Birkaç dakikanın ardından ayaklandığımızda Ege arkadaşlarının yanına gitmişti. Yaman da bizden önce davranarak koşarak sınıfa çıkmıştı.
Rüzgar kolunu omzuma attığında bende beline sarıldım. Birlikte üst kata çıkarken aşağıya inen biri dikkatimi çekti. Yeni tarihçi olmalıydı çünkü daha önce görmemiştim. Dik dik bize bakması ile gözlerimi devirerek önüme döndüm.
Sınıfa çıktığımızda Rüzgar ile vedalaşmıştım. Sırama geçip oturduğumda kulaklıklarımı taktım ve bu aralar yaptığım gibi Emir Can İğrek açtım dinlemek için.
On dakikanın ardından sınıf dolmaya başlamıştı. Ders zilinin çalması ile kulaklıklarımı çıkardım ve sırama koydum. Kuzey'in sınıfa girdiğini gördüğümde 'nihayet' dercesine yüzüne baktım.
Yanıma oturduğunda omzuna vurdum. "Hiç gelmeseydin Kuzey? Gözümüz yollarda kaldı."
"Bu havalarda sıkılıyorum kızım okulda, ne yapabilirim. Ders işlenmiyor zaten."
"Yeni tarihçi gelmiş, belki ders işlerse o işler ama o da boşuna olmuş olur çünkü iki haftamız kaldı neredeyse."
"Yeni tarihçi mi? Az önce gördüm sanırım onu, böyle çatık kaşları ile geziyor anca."
"Koridorda da ben karşılaştım, Rüzgar'la yürürken. Ters ters bakıyordu."
"Salla gitsin. Az kaldı okulların kapanmasına zaten."
"Aynen öyle. Azra da geldi mi seninle?"
"Geldi geldi. Sınıfa çıktı o da."
Biz konuşurken sınıfın kapısı sertçe kapatılmıştı. Başımı çevirip baktığımda tarihçi olduğunu gördüm. Bizi umursamayarak masasına yöneldi ve çantasını bırakıp bize baktı.
"Sıralarınızın üzerinde ne varsa kaldırın. Ezberiniz ne kadar kuvvetli öğrenmem gerekiyor."
İtiraz seslerimiz yükselirken masasına yumruğunu vurması ile susmuştuk. "Sessizlik! Herkes itiraz etmeden dediğimi yapsın."
Kuzey ile göz göze geldiğimizde omuz siktim. Yapacak bir şey yoktu. Katlanacaktık iki hafta daha.
Dediğini yaptığımızda çantasından çıkardığı kağıtları dağıttı hepimize. Sorulara baktım hemen. Yok artık. Bunlar işlemediğimiz ve beni bu zamana kadar test kitaplarında görmediğim konulardı.
Sorularda göz gezdirerek bildiğim soruları yapmaya çalıştım. Ders boyunca resmen sorularla cebelleşmiştim. Yirmi beş sorudan sadece beşini yapamamıştım. "Süreniz bitti," dediğinde kağıdımı teslim ettim.
Yerime geçip oturduğumda tarihçi kağıtları toparlayarak çantasına koymuştu. "Emin Ertürk ben. Yeni tarih öğretmenizim ve sınıfa girdiğimdeki halinizi gördüm. Bu iki haftada size disiplinin ne olduğunu öğreteceğim. Belli ki ihtiyacınız var."
Sert sesi yerimize sinmemizi sağlarken bizim imdadımıza yetişen zil olmuştu. Emin hoca sınıftan çıktığında bende çıktım hızlıca. Rüzgar'ın sınıfının olduğu koridora gittim hemen. Onunda sınıfı boşaldığında hızlıca içeriye girdim hemen ve arka sıraya yöneldim.
Yaman çoktan sınıftan çıktığı icin onun yerine oturdum. "Gamze'm? Yorgun görünüyorsun."
"Yeni tarihçinin dersiydi. Hemen sınav verdi, ne işlediğimiz konulardı ne de benim test kitaplarında gördüğüm sorulardan."
"Son iki haftamız kaldı ve hâlâ sınav mı veriyor?"
"Evet, birde sonda şey diyor 'Size disiplinin ne olduğunu öğreteceğim, belli ki ihtiyacınız var.' Hayır yani bizi ne kadardır tanıyorda bizim disiplinsiz olduğumuzu sanıyor acaba."
"Sakin ol biraz. İki hafta sabredeceğiz, sadece iki hafta."
Biraz daha konuştuktan sonra kısa teneffüsün bitmesine yakın onu öpüp sınıftan çıktım. Kendi sınıfıma doğru ilerlerken Emin hocanın karşımda durması ile duraksadım.
"İlk günden gözüme battı , dikkat et hareketlerine."
🍓🍰
Bölüm sonu.
Nasıl buldunuz altmışıncı bölümümüzü?
7K olmuşuz 😍 Bu bölümü yazmaya başladığımda 6K olmuştuk ve şimdi 7K olduk ve adım adım 8K olmaya başladık.
Her defasında yazıyorum ve bunu yazmaktan hoşlanmamaya başlıyorum ama mecbur kaldım bu defa yeniden yazmaya. Gecikme için çokça özür dilerim. Geçen hafta okul açıldı ve alışmaya çalışıyorum o yoğun tempoya. Akşama kadar okulda olduğum yetmiyormuş gibi ders saatleri uzatıldı. Dün üç buçuk saat boyunca aynı dersteydim resmen. Neyse ki ders sırasında molalar verildi de rahattım.
Birde daha okulda ders işlenmesinin üçüncü günü hemen ödev verildi. Neyse ki sınıfta hallettim de evde sadece göndermesi kaldı bana.
Yeni tarihçimiz Emin hakkında ne düşünüyorsunuz? Baya disiplinli biri ve bu iki hafta nedense sınıftakilerk delirtmek için yetecek gibi. Tarihçi nedense Gamze ile baya bir uğraşacak.
Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.
💌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı | Texting
Fiction généraleGözlerini kırpmadan bana bakarken dudaklarımda yavaşça bir tebessüm oluştu. Bağdaş yaptığımız bacaklarımız birbirine değerken dayanamayıp konuştum. "Böyle susarak birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz?" Dudağının kenarından başlayan gülümseme tüm du...