Merhaba,
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Bol bol yorum yapmayı unutmayın, olur mu?
Keyifli okumalar.
🍓🍰
Kızların ellerini kollarımda hissettiğimde yanımda olan Mine'ye yaslandım. "Hadi güzelim, gidelim artık."
Gitmek istemiyor olsam bile onayladım onu ve birlikte çıkışa doğru yürümeye başladık. "Seninle gelelim ister misin?"
Başımı iki yana sallayarak Rüzgar'ın arabasına ilerledim. Mine'nin ısrar etmiyor oluşu açıkçası işime gelirken arabaya bindim ve kemerimi takıp, koltuk ayarlarını yaptıktan sonra yola çıktım.
Şu anda tek istediğim şey eve gidip saatlerce kendimi odama kapatıp ağlamaktı. Bugün sabahlayarak ağlamak istiyordum ama sonra toparlanacak ve bu uzak mesafeyi hem kendime hemde Rüzgar'a zorlaştırmayacaktım.
Arabayı apartmanın önüne park ettiğimde indim ve sarsak adımlarla içeriye girdim. Yukarıya çıktığımda anahtarlarım ile içeriye girdim. Evde hâlâ bir ses yoktu, annemler uyanmamışlardı demek ki.
Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra yatak odasına ilerleyip sessizce içeriye girdim. Kapıyı arkamdan kapatırken yatağa adımlayarak annemin sol tarafına uzandım ve beline sarıldım.
Akmaması için yol boyu direndiğim gözyaşlarım akmaya başlarken firar eden hıçkırığa engel olamadım. Sanırım sarsılmama uyanan annem kollarını bana sararak saçlarımı okşamaya başlamıştı.
"O-onlar g-gittiler anne," dedim kekeleyerek, ağlamaya devam ederken.
"Edebiyen gitmediler Gamze'm, gelecekler yeniden. Tatillerinde onlar buraya gelecekler, sen gideceksin onların yanına," dediğinde başımı kaldırdım.
"Nasıl yani?"
"Babanın senin için birkaç sene önce çıkarttırdığı pasaportun var ya anneciğim, o pasaport sayesinde sen yurtdışına çıkabileceksin."
Bu demektir ki, uzun süreli olan tatillerimin bir kısmını onlar ile geçirebilecektim. Bu harika bir şeydi.
İki sene öncesine kadar annem ve babam yurtdışı seyahatları yaptıklarında beni de yanlarında götürürlerdi, ancak 11. sınıfı tekrar yapmaya başladığım sırada babam beni götürmemek için bunu öne sürmüştü.
Başımı tekrardan annemin göğsüne yasladığımda bu sefer gözyaşlarım sessizce akmaya başlamıştı. Az öncesinin aksine hıçkırık tutmamıştı.
Annemin göğsünde ne kadar bir süre ağladım bilmiyordum. Ağlamalarım Emir'in üzerime atlaması ile dinmişti. Kendimi toparlayarak onunla ilgilenmiştik bolca. Bir ay onca üniversiteye başlayacaktım ve Emir ile ilgilenemeyecektim fazlasıyla.
Şaka maka üniversiteli olmuştuk hepimiz ve en geç haftaya tamamen dağılacaktık. Çanakkale ve Ankara yolcularımızı uğurlamaktaydı sıra.
Kahvaltının ardından annemi işe uğurlamıştık. Emir'i de Nehir abla almıştı. Annem gittikten sonra Nehir abla yukarıya çıkmış, oğlunu parka götüreceğini ve Emir'in gelip gelemeyeceğini sormuştu. Onun için sorun değilse gidebileceğini söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı | Texting
General FictionGözlerini kırpmadan bana bakarken dudaklarımda yavaşça bir tebessüm oluştu. Bağdaş yaptığımız bacaklarımız birbirine değerken dayanamayıp konuştum. "Böyle susarak birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz?" Dudağının kenarından başlayan gülümseme tüm du...