S.S. - 67.Bölüm

2.5K 117 41
                                    

Merhaba,

Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Bol bol yorum yapmayı unutmayın, olur mu?

Keyifli okumalar.

🍓🍰

Bol ağlamalı geçen bir öğlenin ardından Ege ve Rüzgar'a yardım etmiş ve en sonunda her şeyi kolilemiştik. Koliler fazla olduğundan kiralanan bir kamyon gelmiş ve koliler yüklendikten sonra Amsterdam'a doğru yola çıkmıştı.

24 saate yakın yolculuktu arabayla ve buna gümrük sıraları da eklendiğinde baya sürecekti ulaşmaları. Sabah saat sekizde de havaalanına gidilecekti. Uçakları saat on bir buçuktaydı. Üç saatti uçak yolculuğunun süresi.

Pars onlarla birlikte gidemeyeceği için Ege ile birlikte bolca Pars ile oynamıştık. Pars'a Yaman bakacaktı. Rüzgar Pars'ın olan düzeninin bozulmasını istemiyordu. Çünkü orada olacakları ev buradaki eve göre küçüktü ve Pars'ın bütün gün o küçük evde kalmasını istemiyordu.

Akşam saatlerinde Rüzgar ile birlikte eve dönmüştüm. Tek gelmek için ısrar etsem de kabul etmemiş benimle birlikte gelmişti.

Onun yanında her ne kadar kendimi sıksam da eve geldiğimde saatlerce duyduklarımın ağırlığı ile annemin dizlerinde ağlamıştım. Küçük çocukların o yaşlarında yaşadıklarının ağırlığını ağlamıştım, o yaşlarında annesiz kalmaları yetmiyormuş gibi birde babalarının onlar ile ilgilenmemesine ağlamıştım.

Annemin dizlerinde uyuyakalmıştım, sabah gözlerimi koltuğun üzerinde uzanırken açmıştım. Saati görmem ile yerimden fırlamıştım ama.

Bizimkilerle havaalanında buluşacaktık. Rüzgar ve Ege buraya geleceklerdi ama, her ne kadar ısrar etsem de beni alıp öyle gideceklerdi havaalanına.

Saçlarımı musluğun altında kısaca yıkayıp taradım ce salık bıraktım. Ön tutamlarını kelebek toka ile birleştirip üzerimi değiştirdim. Siyah, dizlerimin üzerinde biten, kare yakalı, ince askılı elbisemi giyindim.

Bedenime tam oturması ile dudaklarımda silik bir tebessüm belirdi. Üzerine Rüzgar'dan aldığım beyaz gömleği giyindim ve çantamı alıp odamdan çıktım.

En azından cenazeye gider gibi değildim, bu iyi bir şeydi bence... Ayakkabılarımı giyindikten sonra anahtarlarım ile evden çıktım. Anneme haber verememiştim çünkü hâlâ uyuyor olmalıydı, yoksa çoktan kalkmış olurdu.

Apartmandan çıktığımda mahalleye giren arabayı gördüm. Tam önümde durduğunda bindim hızlıca arka koltuğa. "Günaydın," diyerek kemerimi taktım.

İkisindende aynı cevabı kısık bir ses ile aldığımda teleofnumu elime aldım ve kızlara yazdım.

Ağlama duvarı

Siz: Kızlar havaalanına gelmek üzeresiniz değil mi?

Azra: On dakikaya ordayız biz Kuzey ile.

Mine: Şimdi indik taksiden, yürüyoruz girişe doğru.

Ceren: Yaman'ı zor bela evden alabildim. Yola çıktık, geliriz bir yirmi dakikaya. Siz ne yaptınız?

Saman Sarısı | Texting  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin