S.S. - 22.Bölüm

5.9K 201 75
                                    

Merhaba,

Umarım iyisinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum, olur mu? :)

Keyifli okumalar!

🍓🍰

"Ne uyuşuksunuz! Biraz daha hızlı olun," diye söylendi Yaman, kaçıncı göz devirmem olduğunu hatırlamıyordum, ama yine dayanamayıp gözlerimi devirdim.

Saat sabahın yedisiydi ve biz okulun bahçesinde toplanmıştık. Az sonra yola çıkacaktık ama bizimle birlikte geziye katılacak olan sevgili(!) öğretmenlerimiz henüz ortalarda yoktu.

Ceren'le birbirimize yaslanmış, uykuya direnmeye çalışıyorduk. Bahçe epey kalabalıktı, çünkü tüm 12. sınıflar olarak gidiyorduk. Üç otobüs dolusu öğrenci, büyük bir kamp alanına gidilecekti. Çadırlar kurulmayacaktı, onun yerine kızlar ve erkekler ayrı gruplar hâlinde küçük bungalow evlerde kalacaktık.

Konforlu geliyordu kulağa, ancak orada da derslerden kaçış yoktu. Felsefe, tarih ve beden eğitimi dersleri bizleri bekliyordu.

Nihayet öğretmenlerimiz ortaya çıktığında oturma düzeni belirlenmeye başladı. Oktay, Mine ve Yaman ikinci otobüse yerleştirildiler. Yaman sahte bir üzüntüyle el salladığında kahkaha attım. Tam bir şebekti.

Ceren, Kuzey ve Azra üçüncü otobüse binmişlerdi. Geriye sadece Rüzgar ve ben kalmıştık. "Rüzgar Çağrı Arslan ve Gamze Ebrar Çevik, birinci otobüse," diye seslendi öğretmenimiz.

Rüzgar'la göz göze geldik, omuz silkti. Birlikte otobüse bindik ve orta sıralarda bir yere oturduk. Ben cam kenarına geçtim. Sırt çantamı ayaklarımın yanına koyup arkama yaslandım. Telefonum titremeye başladı.

Muhabbet Kafesi ☕️

Yaman: İnanmıyorum!

Yaman: Ayırdılar bizi!

Yaman: Nasıl yaparlar bunu?

Ceren: Mine ve Oktay, Allah sabır versin size. Yaman susmaz yol boyu.

Yaman: Benim çenem mi düşük? Asla!

Yaman: Kurban ol bana.

Ceren: Sen konuşurken bile fazla kelime kullanıyorsun.

Yaman: Haspam!

Yaman: İyi ki seninle aynı otobüste değiliz.

Ceren: Şükür!

Yaman: Tekrar ediyorum, kurban ol bana.

Ceren:

Yaman: Hiii, gerizekalı mı dedi!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaman: Hiii, gerizekalı mı dedi!

Yaman: Püüüü! Emeğim boşa gitti.

Ceren: Daha ne kadar saçmalayacaksın acaba?

Yaman daha cevap yazmamıştı. Gülümseyerek telefonu kilitledim. Ceren ve Yaman arasındaki tartışmalar her zaman eğlenceliydi. Onlar atışırken, bize izlemek düşüyordu.

Yeniden telefonum titrediğinde mesajlara göz attım.

Bilinmeyen: Uykum var.

Bilinmeyen: Sabahın yedisinde ne işimiz var burada?

Bilinmeyen: Dokuzda toplanamaz mıydık?

Bilinmeyen: Yetmezmiş gibi ayrı otobüslere düştük...

Bilinmeyen: Yol boyunca seni izlemek istiyordum oysa. Hayallerim suya düştü.

Siz: Zavallımın hayalleri yıkıldı, hainler!

Bilinmeyen: -mın?

Siz: Oha! Detaya dikkat etmezsin ama...

Siz: Ayrıca bana değil, okul müdürüne hayıflan. Geziyi o organize etti.

Bilinmeyen: Konuyu dağıtmaya çalışma. Dikkatimi dağıtamazsın.

Bilinmeyen: Hem de Bilinmeyen'im ben! Dikkat ederim o küçük ayrıntılara.

Siz: Neyse, hangi otobüstesin?

Bilinmeyen: Bunu söyleyip sınıf listesinden beni bulmanı mı sağlayayım?

Siz: Nereden bildin?

Bilinmeyen: İhtimalleri hesaplıyorum diyelim.

Siz: Çok kurnazsın.

Bilinmeyen: Sen de çok sabırsızsın.

Bilinmeyen: Kapına geldiğimizde konuştuklarımızı hatırlamıyor musun?

Bilinmeyen: Biraz daha böyle devam edeceğiz, mesajlaşacağız.

Bilinmeyen: Ben senin bana olan sevginden emin olmadan karşına çıkmak istemiyorum.

Bilinmeyen: Bu bencilce olabilir, ama seni incitmek istemiyorum.

Siz: Ama böyle yaparak beni daha da merakta bırakıyorsun.

Siz: Hep kurnazlık! Hep kurnazlık!

Siz: Kızacağım ama!

Bilinmeyen: Otobüs camından güldüğünü görebiliyorum.

Siz: Hiii! Sapık!

Siz: Yardım edin, sapık var!

Bilinmeyen: Ya hehsjdhdjdjd, sevgimizden sapık olmadığımız kalmıştı.

Siz: Ama...

Siz: Ajitasyon yapıyorsun, dayanamıyorum.

Siz: Görüldü atma be!

Bilinmeyen: Uuu, cazgır Gamze'm ortaya çıktı. Topuklasam mı?

Siz: Topuklasan iyi olur.

Bilinmeyen: Gittim ben!

Bilinmeyen: Seviyorum seni Gamze'm.

Çevrimdışı olduğunda kıkırdadım. Onunla olan bu hâlimiz hoşuma gidiyordu. Birlikte çocuklaşabiliyor, şaka yaparak tartışabiliyorduk. O asla alınmıyor, aksine bana her daim ayak uyduruyordu.

Otobüsler hareket etmeye başladığında telefonumu kucağıma bıraktım. Seyahat ederken telefona bakmak midemi bulandırırdı ve bunu yaşamak istemiyordum. Çantamı kucağıma alıp kulaklıklarımı aradım, ama yoklardı. "Şu an tam da müzik dinleme zamanıydı, nasıl unutmuş olabilirim?" diye söylenirken pes edip çantayı yere koydum.

Tam bu sırada Rüzgar'ın kulaklığının tekini uzattığını gördüm. İtiraz etmek üzereydim ki tek kaşını kaldırdı. Susup kulaklığı aldım.

Furkan Olgaç'ın sesi kulağıma dolarken uykunun derinliğine doğru sürüklenmeye başladım. Şarkının sözleri, hayalimde yankılandı:

"Uçmaya çalışıp düştün bir kere, 
Sağanaklar yağdı kanatlarının üstüne. 
Benim iklimim incitmez seni, 
Gel süzül şimdi gökyüzümde."

"Benim iklimim incitmez seni, 
Gel süzül şimdi gökyüzümde..."

🍓🍰

Bölüm Sonu.

Nasıl buldunuz yirmi ikinci bölümümüzü?

Bilinmeyen ve Gamze Ebrar'ın giderek yakınlaşması hoşunuza gidiyor mu? Siz de bu halleri okurken sırıtanlardan mısınız?

Ceren ve Yaman'ın atışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın.

💌

Saman Sarısı | Texting  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin