S.S. - 64.Bölüm

2.7K 118 29
                                    

Merhaba,

Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Bol bol yorum yapmayı unutmayın, olur mu?

Keyifli okumalar.

🍓🍰

2 Ay Sonra.

Enseme terden yapışan saçlarımı topuz yaptım hızlıca. Sıcağın etkileri yüzünden saçlarım açık gezemiyordum. Test kitaplarımı koyduğum poşeti masamdan indirdim ve kenara koydum.

Sınav belasından kurtulmuştum. Artık ne test kitapları vardı ne de sınav stresi. Bir buçuk ay önce liseden mezun olmuştuk, fire vermeden. Ondan sonrada YKS'ye girmiştik.

Şansıma sınava girmem gereken okul bizim eve fazla uzak değildi. Oktay ile aynı okulda sınava girmiştik. Diğerleri de dağılmışlardı başka okullara. Şimdi de Rüzgar ve Ege ile buluşmak için, evden çıkmaya hazırlanıyordum. Test kitaplarıma daha ihtiyacım olmadığı için sokağın sonuna konulan kağıt geri dönüştürme konteynırına atacaktım gitmeden.

İki ay önce annemle yaptığım konuşmadan sonra derslere daha çok odaklanmıştım. Rüzgar'ın gidecek olmasını düşünmemeye çalışmıştım ve başarmıştım da. Ne zaman aklıma gidecek olması gelse kendimi derse vermiştim.

Zaten çoğu vaktimi bizimkilerle geçirmiştim. Birlikte kütüphanede gecelerce sabahlamıştık ve bu birlikte ders çalışmamız bizim için iyi yönde bir etki vermişti.

Babamla birkaç defa karşılaşmıştım ama bu karşılaşmalar hep Neslihan hocanın olduğu zamanlarda olduğu için konuşmamıştım hiç. Birkaç defa eve gelip, Emir'i alıp gidiyordu. O zamanlarda bile yüz yüze gelmemeye gayret gösteriyordum.

Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Duş almış olmama rağmen üzerimdekileri çıkardım hemen. Terden sırılsıklam olmuşlardı. Bu sıcaklar normal değildi resmen. Üzerime beyaz, keten kumaşlı şort ile su yeşili, keten kumaş tişört giyindim.

Saçlarımı yüksekten topuz yapıp çantamı ve test kitaplarının olduğu poşeti aldım. Anneme haber vererek evden çıktığımda hızlı adımlarla mahallenin sonuna ilerledim.

Poşeti ile birlikte konteynıra attığım kitaplardan sonra durağa ilerledim. Bir ân önce kafeye gitmem gerekiyordu çünkü bugün sınav sonuçları açıklanacaktı. Aslında annemin yanında öğrenmek istiyordum ama annem Rüzgar ile birlikte öğrenmem konusunda ikna etmişti beni.

Otobüse bindiğimde kart basıp ilerledim ve kenara geçtim. Üç durak sonra inmem gerekiyordu. Demir çubuğa yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Ağustosun ortasındaydık, okullar yakında açılacaktı.

Rüzgar'ın gitmesine üç gün vardı. Üç gün; 72 saat, 4.320 dakika, 15.552.000 salise... Gitmesini her ne kadar istemesem de susuyordum, çünkü benim olumsuz bir düşüncemde Rüzgar her şeyi iptal eder ve kalırdı. Ama iş işten geçmişti. YKS'ye girmemişti, gitmemesi demek sene kaybı yaşaması demekti. Ege'nin de okuduğumuz liseden kaydı alınmıştı. O yüzden artık gitmeleri kesinleşmişti, mecburdular.

Bu yüzden de bu son haftalarda hep dipdipeydik.

Üç durak sonra indiğimde ellerimi şortun ceplerine koydum ve cadde başında olan kafeye ilerledim. Kafeden içeriye girdiğimde bakışlarım kafede gezindi. Uğrak noktamız olan kitap kafedeydik. Rüzgar ve Ege'yi her zaman oturduğumuz masada bulduğumda oraya gittim ve hemen Rüzgar'ın yanına oturdum.

Saman Sarısı | Texting  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin