Selamun Aleyküm,
nasılsınız?günün ikinci ve muhtemelen son bölümünden sizleri selamlıyorum ve okumaya davet ediyorum.
iyi okumalar.. 💫
×
Sırtımdaki çantayı sinirle masamın üstüne atarken bir yandan da "İnanamıyorum" diye söylendim.
Nasıl olabilirdi böyle bir şey?
İçime dolan öfkeyle "İNANMIYORUM!?" diye bağırıp elimde tuttuğum defterleri de masama attım.
Masamda durmayıp yere düşen defterler arasından düşen kağıtları toplarken buruşuk olan kağıdı elime aldım.
'Üzgünüm..
Ama herkes Arif Hoca'nın telefonu kaptıranın kim ile ilgili olduğunu konuşacağını iyi bilir. Bende dahil..
Senin de bu konuyu düşüneceğini çok iyi biliyordum. Bu yüzden oynadığımız bu ufak oyun seni sinir ediyor, biliyorum..
Peki sen ne kadar akıllı olduğunu biliyor musun Ecrin? Bence biliyorsun ve bu özelliğini en iyi şekilde kullanıyorsun.
İşte bu yüzden seninle konuşmaya hiç cesaret edemedim. Ama artık devir benim devrim. Ben çok dikkatli bir insanımdır. Senin ise sadece ufak tefek dikkat hataların senin değil benim kazanmamı sağlıyor.
Öyle işte.. Neyse kendine iyi bak..
TABİLDOT.'
Tek okumayla bile aklımın bir köşesinde yer eden yazı gözümün önüne gelmişti yine. Elimde tuttuğum kağıdı avcumun içinde biraz daha sıkıp yatağımın üstüne attım.
"Nasıl olabilir ya!?"
Arkadan nefes nefese gelip kapıyı kapatan Neşe korkuyla karışık endişeyle bana bakıp "Ecrin, sakin olur musun?" diye konuştu.
"Olamam Neşe!"
"Herkes merakla buraya bakıyor. Sakin olmazsan hocalar da gelecek."
"Gelsinler. BANANE!"
"Ecrin, iyi misin? Bana niye kızıyorsun?"
"Değilim Neşe. İyi falan değilim."
Masamın yanında duran sandalyemi çekip oturdum.
"Belli oluyor. Arif Hoca'nın dersinden çıktıktan bu yana bir kelime bile etmedin. Hatta matematik dersinde bir kere bile derse katılmadın. Ne oluyor?"
Başımı ellerimin arasından çıkarıp sandalyeden kalktım. Yatağa doğru gidip yatağın üstüne attığım kağıdı Neşe'ye uzattım.
"Al bak. İşte bundan dolayı."
Kağıttaki yazıyı hızla okuyan Neşe şaşırdığını belli ederek bana baktı. "İyi de abartıyorsun. Ne var yani sana böyle bir plan yaptılarsa?"
"Konu o değil Neşe. Bu oyunu bana oynayan kişi değil konu."
"E o zaman bu kadar sinir niye?"
"Çünkü bu yazıyı görene kadar senden şüpheleniyordum da ondan." diye konuşmam ortamın ısını birden düşürmüş gibi gelmişti.
Neşe durduğu yerde dikleşti ve bunca yıldır ilk defa tanıklık ettiğim yüz ifadesini takınıp "Benden şüpheleniyordun." diye kendi kendine mırıldandı. Ardından bana bakarak "Benden mi şüpheleniyordun? İyi de niye?" diye sordu.
"Planı bilen sadece ikimiz vardık. Sen Tabildot olacak kişi her kimse ona söyledin sandım."
Az önceki bakışları yumuşarken "Ben böyle bir şey asla yapmam. Güvenmiyor musun bana?" diye sormasıyla hızla "Saçmalama, sana güvenim sonsuz. İşte o yüzden kızıyorum ya. Sana değil, kendime kızıyorum." diye mırıldandım.
"Ecrin, tamam yok bir şey."
Bana sarılan Neşe'ye sarıldım dolu gözlerimle. En iyi dostuma da anlık bir süre için bile olsa güvenmemiştim. Ki güven benim için çok önemli bir konumdayken.
"Tamam, yok bir şey." diye tekrarladığında "Neşe, bana kızdın mı?" diye sordum
"Tabi ki sana kızmadım. Senin kafan çok karışık. Ondan dolayı böyle oldu, ben biliyorum ve sana kızmıyorum."
Neşe'den uzaklaşıp yüzüne baktım.
"İyi ki varsın Neşe. Teşekkür ederim.".
"Asıl sen iyi ki varsın Ecrin. Arkadaşlığın, dostluğun hatta kardeşliğin için ben teşekkür ederim."
Odanın kapısının hızla açılmasıyla Neşe'nin elindeki kağıdı elime alıp buruşturdum.
"Ecrin, iyi misin? Niye bağırıyordun?"
"Nisanur, iyiyim güzelim. Sinirlerim bozulmuştu da."
Yüzündeki şefkatle bana gülüp yanıma geldi.
"Kötü bir şey yok değil mi?"
'Var.' dememek için kendimi zor tutuyordum. Nisanur ve Neşe benim tek dostlarımdı. Arkadaşlarım da vardı, evet. Ama onlar dostumdu. Her zaman yanımda olan dostlarımdı.
"Ufak bir problem olmuştu ama şu an gayet iyiyim. Biraz geçsin sana da anlatacağım zaten." dedim kocaman gülümseyerek.
"Sen bilirsin ama ben her zaman buradayım, biliyorsun değil mi?"
"Evet, biliyorum." derken gülümsemeye devam ettim.
Kollarını bana saran Nisanur'la gülümsedim.
"İyi ki varsın Nur'um." deyip bende sarıldım.
"Ama kıskanırım." diyerek bize doğru koşturdu Neşe.
"Gel buraya deli."
Hayatım çok fazla kalabalık değildi. Ama benim için önemli olan insanların ikisi şuan benimleydi ve benim yanımdaydı.
Aklıma gelen Tabildot kişisiyle moralimi bozmamaya çalıştım. Neyse ki biraz daha sakinleşmiştim. Bundan dolayı rahat bir nefes verdim.
Tabildot her kimse asla düşündüğüm gibi birisi değildi.
Arif Hoca'ya telefon kaptırırsa konuşacağını tahmin edip plan kuracak kadar zekiydi. Ayrıca bizim hakkımızda edebiyat dersimizin olduğunu bilecek kadar bilgiye sahipti. Ve her durumda birbirini koruyacak bir arkadaş grubuna dahildi.
Tamam, belki bu planı kolaylıkla atlatmış olabilirsin Bay Tabildot. Ama bir dahaki plan benim lehime sonuçlanacak. Emin olabilirsin...
× on üçüncü bölüm sonu ×
ve bu bölümü mükemmel dostlukla bitirelim..
hep böyle bir arkadaşlık isteyip, asla böyle bir arkadaşlığa sahip olamayanlara gelsin bu bölüm (yani bana şhüöfkelhheh)
yıldız toplamamıza yardım etmeyi unutmayın. satır arası yorumlarınızı da bekliyor olacağım.
neysem ben kaçar, siz de kendinize iyi bakın..
hoş kalın <3
1️⃣6️⃣.7️⃣.2️⃣2️⃣ (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tabildot // yarı texting
Teen Fiction[tabildot // yarı texting , tamamlandı] 05×× : Geçenlerde sana 'Yemeği beğenmedin mi?' diye sorduğumda bana kızmıştın. 05×× : 'Allah'ın yarattığı bir nimeti sevmemek benim ne haddime.' diye. 05×× : Hatırladın mı? 05×× : Dün annem bana 'Allah'ın ba...