1.Bölüm

21.3K 628 42
                                    

Herkese merhaba! Kitaba geçmeden önce şunu belirtmem gerekir ki bu kitap benim ilk kitabım.

Malum insan olarak bazı şeylerde kendimizi deneyerek geliştiriyoruz. O yüzden okurken bunları göz önünde bulundurursanız çok sevinirim.

Kitap'ın bazı yerlerinde biraz amatörlük vardır mutlaka ama okunmayacak kadar değil fikrimce

Herkese keyifli okumalar dilerim❤️

_

Hollanda
Cumartesi sabahı
Saat 7.30

Onur; attığım çığlıklar ve etrafta ki her şeye saldırma seslerime ayaklanmıştı. Salonda ki aynayı kırdığım için elim kanıyor olsa bile acıyı zerre hissetmiyordum. Zaten en büyük acı ile sarsılmış, dünyam başıma yıkılmıştı..
Gitmişti işte, annemden sonra ablam da gitmişti. Ölüm haberini gazetelerden almış, yanında olmamadığım her an için lanet ediyordum her şeye, en çok kendime

"Çağlar noluyor oğlum ne bu halin?"

Dese bile cevap vermemiştim Onura. Zaten uğradığım şok sonrası saatlerce kendime gelememiştim. Onursa olayı yere düşen ve ekranı kırılan tabletimi eline alıp baktığında öğrenmişti.

(Elmastaşoğlu ailesinin acı günü.
Elmastaşoğlu ailesi korkunç bir kaza ile sarsıldı..ailenin babası Harun Elmastaşoğlu, Harun ve Zehra Elmastaşoğlu çiftinin büyük oğulları Ömer, gelinleri Nazan ve küçük oğulları Kenan'ın nişanlısı Eda dün gece ...........yolunda geçirdikleri ağır trafik kazasında hayatlarını kaybettiler.
Harun bey oğlu Ömer ve eşi olay yerinde yaşamlarını yitirirken ailenin yeni gelini Eda Gürsoy tedaviye alındığı hastanede bu sabah hayata gözlerini yumdu. Büyük kayıplarla sarsılan ailenin cenazesi bugün...)

Onur haberi okuduktan sonra tableti koltuğun üzerine bırakarak sessizce yanıma oturup saatlerce hiç ayrılmadan benimle beraber ağlamıştı.
Onur ile burada tanışmıştık..
Yetimhanede büyümüş ve hayatını kurtarmanın tek yolunun okumak, sıkıca çalışmak olduğunun taa çocuk yaşlardan farkına varmıştı. Söylediğine göre yurdun en uslu ve en zeki çocuğuymuş ama koruyucu aileler evlat edindiklerinde işler değişiyormuş ve sonuç olarak yine yurda geri dönüyormuş. Reşit olup yurttan ayrıldıktan sonra da eğitim için karşısına çıkan fırsatı değerlendirerek buraya taşınmıştı. Aynı bölümde okuyor ve aynı evi paylaşıyorduk..durumumu yani eşcinsel olduğumu da biliyor ve bunu destekliyordu kendisi öyle olmasa bile..
Ne garip değil mi? Olması gereken bir şeyi garip karşılıyoruz..
Onurun buna saygı duymasına ben de şaşırmıştım.

Aradan saatler geçmiş ve biz hala olduğumuz yerde öylece oturuyorduk..
Artık hava kararmış, bendenimse yaşadığım üzüntü ve stres sonrası yorgun düşmüştü.

"Uyumak istiyorum, beni yalnız bırakır mısın?"

"Bir şeyler atıştırsaydın bari Çağlar böyle olmaz yada en azından bir çay falan.."

Demiş ve Onrun lafını bölüp, uyumak istediğimi tekrar ederek yatağıma geçmiştim. Ama uyumuş muydum? Hayır..
Tüm geceyi içim çıkana kadar ağlayıp olanları, yıllar içinde yaşananları düşünerek geçirmiştim.
Annemizi kaybetmeden önce ablam eniştemle yani Ömer ile evlenmek istediğini anneme söylediğinde annem duruma karşı çıkmış ve bu evliliğe asla onay vermemişti. Tabii bu öyle bir anda olmamıştı.
Aslında Ömerin ailesinden neredeyse herkes bu evliliğe sıcak bakıyordu..çünkü önemli olan sevenlerin mutluluğuydu. Tek bir kişi karşıydı, oda Ömerin babası Harun bey. Daha istemeye geldikleri ilk andan itibaren ailemizi, bizi, maddi durumumuzu, hayata bakış açılarımızı aşağılayarak annemin bu işe olan bakışını sonsuza kadar değiştirmişti.

Annem evlatlarını çok severdi ama aynı zamanda bizi korumak için, "onların iyiliği için" diyerek düşündüğü her şeyi de yapabilen bir kadındı..bu zamanla canımızı yaksa bile annem ile ilgili kafamda hiç bir zaman kötü bir anım olmadı. Belki de babasız, yarım bir şekilde büyüdüğümden olsa gerek. Şımarmadan, annemin bin bir zorlukla büyüttüğü çocuklar olduğumuz için küsmek, tavır veya ergen şımarıklıkıarı yapma lüksümüz olmadan büyümüştük. Belki de bu yüzden içimde yaşadıklarımı, kadınları değil de bir erkeği sevebileceğimi ona söyleyememiştim. Bilmiyorum..belki de bunun onu yaralayıp üzeceğini düşündüğüm için üzülmesine gönlüm razı olmamıştı. Belki de beni istemeyeceğini, eskisi kadar sevemeyeceğini düşünmüştüm.
Belki de...
Bir sürü belki işte.

Zaten ablam annemin rızası olmadan eniştemle kaçtıktan sonra istesem de söyleyemezdim. Bir evladıyla ilgili hayal kırıklığı yaşamıştı zaten bu durumda benim isteklerim, hissettiklerim önemli olamazdı ki. Evet ben de böyleyim işte sevdiklerim söz konusu olunca dibine kadar fedakar, dibine kadar düşünceli ve yufka yürekli. Hayatı umursamadan, kendi zevklerine isteklerine göre gamsızca yaşamayı çok isterdim ama işte..sanırım zaman zaman denesem de yapamıyordum. Ve sanırım ailede ki o kişi ablamdı biraz..
Aslında öyle kötü biri değildi ama annemin onu sileceğini bile bile kaçmayı göze aldı, hatta almakla yetinmeyip yaptı bile. Ama annem onu o gün sildi. Ablamın mutluluğu için çabalarken, kendisi gibi mutsuz olmamasını isterken onun istenmeyen gelin olmasını kendisine yediremiyordu sanırım. İşte bu yüzden sildi ablamı ve silerken bana da sildirdi..
Ne kendisi görüştü onunla, ne beni görüştürdü. Dedim ya; Annem zaten bir evladıyla ilgili hayalkırıklığı yaşamıştı bir ikincisini daha kaldıramazdı. Bu yüzden benim ablamı deli gibi özlemem, yeğenimin doğum haberini gazetelerin ünlüler köşesinden takip etmem pek önemli değildi.
Hoş annem o gazeteleri de evden içeri sokmuyordu ya neyse..
Zaten bir çok olmadı üzerinden çok zaman geçmedi..kederden midir bilmem ama yakalandığı hastalık sonucu hayattını kaybetti. Ve ablam gelmedi.
Aslında bununla da ilgili kırgınlığım vardı içimde ama sonrasında komşumuz Semra teyzeden mezarına gittiğini öğrendiğimde bir nebze olsa anlamlandırmaya çalıştım.
Utandı belki de..belki de annemi çiğneyip evlendiği, onu üzdüğü her günün vicdan azabını çekti ve gelemedi..zaten mezarlığa da çok sonra gitmiş. Ben de zaten Hollandaya uçmadan bir gün önce öğrenmiştim. Liseyi bitirinceye kadar da Semra teyze destek çıktı hep. Semra teyze hem yakın komşumuz, hem de annemin ahiretliğiydi. Teyzemdi kısaca..
Üniversitede matematik hocası olduğu için hazırlık sürecinde ve sonrasında benimle çok ilgilenmiş ve yurtdışı seçeneğini de o önermişti...

Böyle işte tüm bunları düşünmüştüm tüm gece. Tüm bunların pişmanlığı, üzüntüsü tüm bu yaşananların keşkesi vardı içimde. Keşke ablam ve annemin küs ayrılmasına engel olabilseydim, keşke ablamı yıllar içinde bir kez görebilseydim..
Ben de gitmedim, gidemedim gidersem anneme verdiğim sözü çiğneyeceğimi düşünerek arayamadım da ablamı. Tüm bunların olacağını bilsem arar mıydım? Arardım. Sonucu ne olursa olsun arardım..
Hayat kısa ve yıllar geçiyor bizse bir gün yok olup gideceğiz..bu yüzden arardım.

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin