7.Bölüm

7.8K 391 39
                                    

Medya: Kenan 🖤

_

Yazar'dan;

Kenan duyduklarından sonra Çağlar'ın yakasını bırakmış ve korumalar Çağlar'ı dışarı çıkarmışlardı.
Kenansa odasına giderek odanın altını üstüne getirmişti o sinirle.
Kulaklarında devamlı yankılanan tek şey ise Çağların son söyledikleriydi

"Korktuğumu mu zannediyorsun aceba? Asla! Asla korkmuyorum.
Niye biliyor musun?
Çünkü bundan sonra belanın ta kendisiyim.."

Sabah olduğunda gözlerimi arabada açmıştım.
Kenan ile son konuşmamız sonrası tahmin ettiğimin aksine, başıma hala bir şeyler gelmemişti. Sabahın çok erken saatlerinde uyandığım için Emir'i görmek için daha çok vaktim vardı.
İşe gittiğim için oradan kalma bir alışkanlıktı bu kadar erken uyanmam. Onur biraz tembel olduğundan dolayı erkenden uyanıp kahvaltıyı ben hazırlar, ardından odamı da toplayıp işe çıkardım. Ablam'ın kaza haberinden yaklaşık bir ay kadar önce bir mimarlık şirketinde okuduğum alan üzere çalışmaktaydım.

Onur ile mimarlık bölümü mezunuyduk. Ama onun iş saati ve çalıştığı yer farklıydı. İş konusuna gelince, yaşanan bazı sıkıntılar sonrası elde olmayan sebeplerden dolayı bir çok işçinin işine son verilmişti ben de onlardan biriydim.
Çalıştığım dönem iyi bir maaş aldığım için ihtiyacım olmayan kısmı banka hesabıma yatırıyordum. Zamanla birikip faizi de eklenince epey bir miktar para etmişti ve artık İstanbulda yaşayacağım için bir süre para sıkıntısı çekmeyecektim. Zaten başımı sokacak bir evim de vardı..

Tüm bu düşüncelerle baş başa kalmışken Onur'un araması ile sonunda jeton düşmüştü. İçinde bulunduğum durumdan dolayı Onur'a haber verememiş telefona doğru dürüst bakmadığım için aramalarını da kaçırmıştım.

"Nerdesin abi ya delirtmek mi beni niyetin niye açmıyorsun aramalarımı?"

"Onur çok özür dilerim. Ben..
Ben o kadar yoğunum ki, kafam o kadar karışık ki aramaya fırsatım olmadı bir türlü."

"Ya tamam farkındayım, gezip eğlenmek için gitmedin oraya ama aramalarıma cevap vermeyince endişelendim haliyle ben de."

"Kusura bakma, bir daha olmayacak söz."

"Ee anlat bakalım ne zaman dönüyorsunuz? Ne zaman göreceğim senin minik yakışıklıyı."

"..............."

"Alo, Çağlar orda mısın?"

"Hıı, burdayım evet"

Derken Onur'a kalma kararımı nasıl söyleyeceğimi düşünüyor ve aklımdan binbir yöntem geçiyordu o an. Fakat nasıl olursa olsun, Onur'un çok üzüleceğini biliyordum.

Yetimhanede büyümüştü Onur..
Orada arkadaşları, kardeş dedikleri vardı tabii ki..
Hala iletişimde oldukları da. Ama işte ben farklıydım onun için. Aynı eve çıktığımız o günden, yani üniversitenin ilk senelerinden beridir bir an olsun kopmamıştık birbirimizden.
Benim de ailemden kimse kalmamıştı geriye. Ama yine de zorlanmıyordum bir başıma kalırken.
Aile ortamında büyüdüğüm, o ortamı tatmış olduğum için ailemden kalan anılarıma, geçirmiş olduğum güzel günlere tutunarak devam ediyordum hayata.
Onursa o kadar şanslı değildi işte. Attığı her adımda; "Sen olmasan ne yapardım", "Sen olmasan başaramazdım" diyen adam artık bensiz, bir başına yaşayacaktı. Üstelik aramızda kilometrelerce mesafe olucaktı bundan sonra.

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin