20.Bölüm

6.6K 350 73
                                    

"Zehra hanım'ın attığı tokat sonrası koşarak uzaklaşmıştım evden. Kendimi bahçeye atmış hatta bahçe sınırlarının da dışına çıkmak istemiştim."

"Aç şu kapıyı."

"Kenan beyin izni olmadan açamam."

"Başlatma lan Kenan beyine. Siktirmeyin bana belanızı, aç dedim sana şunu!"

Demiş ve kapıda ki korumanın yakasına yapışarak kapıyı açtırmıştım.
Nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum.
Ne cüzdanım yanımdaydı ne telefonum..
Sokakta insan görsem beni taşlayacaklar gibi hissediyordum..
Şimdiden kim bilir hakkımızda neler yazılıp çiziliyor, neler söyleniyordu.
Aşkımdan, birini sevmemden veya eşcinsel olmamdan korkmuyordum. Ama bunun bu şekilde, böylesine skandal bir şekilde olması, bir sabah medyada, ülkede bu şekilde beni tanımayanların bile tanıması isteyeceğim son şey bile değildi.
Üstelik bir tek ben değil, Kenan da zarar görecekti.
Soyadları, aile itibarları..
Maalesef bazı insanlar çok acımasızdı..
Çok anlayışsız ve önyargılı. Bu yüzden kolay olmayacaktı bunu aşabilmemiz.

Sokakta öylece amaçsızca yürürken bir süre sonra arkamdan gelen arabanın önüme kırması ile düşüncelerimin arasından ayrılmıştım.
Gelen Kenandı..
Arabadan indiğinde öylece sokağın ortasında bir birimize bakıyorduk. Ne o bir şey söyleyebiliyordu ne ben..
Bir süre öylece durduktan sonra sessizliği bozan kişi o olmuştu.

"Nereye böyle?"

"Bilmiyorum.."

"Beni de götür o zaman."

"Anlamadım nereye?"

"Bilmiyorum dediğin o bilinmezliğe.."

"Ne zamandan beri aynı yolda yürümeye başladık?
Hem sen dün gece duygularıyla oynadığını itiraf ettiğin birinin peşinden niye geldin ki, Sana ne?
Ben başımın çaresine pekala bakabilirim. Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi.."

"Aynı yolda yürümüyor olabiliriz ama bu yolda aynıyız bunu inkar edemezsin. Bu ikimizin meselesi."

"Hangi mesele?
Ortada bir mesele yok annen söylediklerinde ve yaptıklarında sonuna kadar haklı.
Benim seni baştan çıkarmam konusunda haklı olmasa bile verdiği tepkide haklı. O yüzden burda benimle vakit kaybedeceğine, git annene neler olup bittiğini açıkla."

"Kimseye bir şey açıklamak zorunda değilim. Ne ben, ne de sen."

"Ne demek değiliz?"

"Duydun işte, kimseye bir şey açıklamak zorunda değiliz.
Tamam ben de seninle bir kaçamak yapmış veya bir şeyler hissediyormuşta bu yüzden öpüşmüş gibi gözükmekten memnun değilim.
Ama kimseye bir şey açıklamak, ıspat etmek zorunda da değilim. Ben Kenan Elmastaşoğluyum ve kimseye hesap vermem.
Ayrıca o Selim denen köpeği bulup bunun hesabını soracağım ondan."

"Nasıl yani o mu yaptı bunu?"

"Tabii ki o yaptırdı.
Sen ne zannettin?"

"Ben gerçekten de magazincilerin peşimizde olup.."

"Magazinciler de dahil kimse; ben istemediğim sürece kilometreme bile yaklaşamaz.
Neyse, hadi eve gidelim."

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin