14.Bölüm

6.7K 383 49
                                        

Kenan ve Hazal kapıda sarılıp hasret giderdikten sonra hep beraber içeri geçmiştik. Emir yol yorgunu oldu için uyumuş, biz de beraber salonda oturuyorduk.

"Temelli döndün demek ha?"

"Döndüm vallaha Artık memleketteyim. Şirketi çok başı boş bırakmak istemedim. Bu arada çok teşekkür ederim tekrardan. Ben yokken şirketle çok ilgilendin çok emeğin dokundu.
Sen olmasan babamın kaybını nasıl atlatırdım bilmiyorum."

"Ben bir şey yapmadım. Çalışanların çok iyi iş çıkardılar, yokluğunu aratmadılar."

"Artık iyisin değil mi Hazalcığım"

Demişti Simay konuşmayı devralarak.

"İyiyim toparladım. Buralardan uzaklaşmak çok iyi hissettirdi.
Sizler nasılsınız? Zehra anneciğim sen nasılsın? Cenazeye katılamadım o sıra psikologum bunun iyi bir fikir olmadığını, tam toparlamaya çalışıyorken babamın acısını tetikleyebileceğini söyledi. Lütfen tekrar kusura bakmayın. Özellikle size karşı çok mahçubum."

"Olur mu öyle şey güzel kızım. Hem senin de babanı kaybetmen çok uzun zaman olmamıştı ki.
Şükür şuan daha iyiyiz hepimiz."

"Sahi Emir nasıl, yeni duruma alışabildi mi?"

"Alıştı alıştı dayısının da büyük emekleriyle yavaş yavaş alışmaya çalışıyor abimlerin yokluğuna."

Demişti Kenan minnet dolu bakışları ile. Ama bu bir tek benim emeğim değildi tabii ki. Emir'i o kadar çok seviyorlardı ki..özellikle Kenan.
Eminim ben olmasam da toparlarlardı bir şekilde. Ama tabii ki Emir'e çok iyi geliyor olmamı göz ardı edemezdim yine de."

"Lafa öyle daldık ki tanışmayı unuttum kusura bakmayın.
Hazal ben; Kenan'ın liseden arkadaşıyım. Babalarımızın ortaklığı dolayısıyla lise yıllarımızın büyük bir kısmı beraber geçti. Bir nevi çocukluk arkadaşıyız da diyebiliriz."

Demişti tokalaşmak için elini uzattığında.

"Memnun oldum, Çağlar ben de. Emirin dayısıyım."

"Ne güzel. Emir bu kadar iyi hissediyorsa onunla çok ilgileniyor olmalısınız. İşlerinize özel hayatınıza, evinize zaman ayırmak zor olmuyor mu? Gerçi çok seviyorsunuz Emir'i belli zor olmaz o yüzden."

"Ev derken?"

"Ev işte yani kendi eviniz."

"Benim bir evim yok. Yani var ama yok. Benim tek evim Emir..
Burada yaşıyorum. Çalışmıyorum, özel hayatım da her şeyimde Emir."

"Haa öyle mi ne şeker. E dadı gibi desenize."

Dediğinde ben de dahil herkesin bakışları değişmişti.
Kadın patavatsızın önde gideniydi belli..Ve nedense laf sokmaya çalışıyordu bana bir şekilde.

"Ben sanırım biraz saçmaladım. Ne olursun kusuruma bakma Çağlarcığım dadı derken.."

"Sorun değil, anladım ben."

Lafını tamamlamasına izin vermeden araya girmiştim. Zira biraz daha konuşsa kim bilir daha neler saçmalayacaktı ve benim tahammül seviyem zorlanıyordu. Daha kapıyı açıp görmemişler gibi Kenan'ın boynuna atladığında anlamalıydım nasıl bir tip olduğunu. Babadan zengin, şımarık ve havalı kokoşun tekiydi işte. Hiç sevmemiştim..
Sahi neden sevmemiştim? Dadı muamelesi yaptığı için mi yoksa Kenan'ın boynuna atladığı için mi? O an kafamın içinde beni soru yağmuruna tutan sesleri susturmaya çalışrken Firuze ablabın yemek hazır demesiyle masaya geçmiştik.

"Firuze yemeklerini çok özlemişim."

"Afiyet olsun Hazal kızım."

Firuze mi? Annesi yaşında ki kadına hitap şekline bak..kendi kokoş çevresiyle karıştırmıştı belli. Bu kadının her hareketi, her davranışı gittikçe sinirlerimi bozmaya başlıyordu. O yüzden şuan gereken cevabı verecektim.

"Üzerime vazife değil belki ama; Firuze abla; "Firuze" şekilinde hitap etmeniz için biraz büyük durmuyor mu sizden?"

"Yoo ben öyle seviyorum. Hem Firuze de rahatsız olmaz. Yıllardır o şekilde hitap ederim"

"İyiymiş.."

"Ama seni de anlıyorum. Biraz geleneksel yetiştirilmişsin sanırım. Ablalar, teyzeler falan."

"Geleneksel derken?"

"Yanlış anlama kötü bişey demiyorum canım kafa yapısıyla ilgili bişey."

Ne saçmalıyordu bu?
Bana cahil mi demeye çalışıyordu, yoksa ben mi gereğinden fazla alıngandım bilmiyorum ama son söylediği Kenan'ı da rahatsız etmiş olacak ki müdahele etmişti.

"Bunun kafa yapısıyla ne ilgisi var Hazal?
Ben de abla derim Firuze ablaya. Ha sen dersin demezsin orasını bilemem ama bunun geleneksellikle alakası yok."

Beni mi korumuştu o? Hemde kaç senelik arkadaşına karşı..
Yok canım ne koruyacak..
Belli ki onuda rahatsız etmişti Hazalın saçmaladıkları yoksa bana günahını bile vermeyen bir adam beni ne için korusun ki.

"Sen başka canım sana bir şey demiyorum ki. Sen bu konunun dışındasın.."

Resmen gelir gelmez anlamsız bir cephe almıştı bana. Yada genel olarak böyle uyuz biriydi ve tüm enerjimi aşağı çekiyordu. Bu evdeyken ne kadar enerjim kalmıştı orası da mechuldu ya neyse. 

"Afiyet olsun size."

Demiş ve hızlıca yemeğimi bitirerek masadan ayrılmıştım. O kadın bu evde olduğu sürece yemeklere katılmayı da düşünmüyordum.
Ben yukarıda kendi odamda birazcık dinlenip son yaşananları düşünürken aşağıda ki sıkıcı muhabbet de tatlı tatlı devam etmekteydi.

"Emir'in dayısı..
Neydi ismi?
Hah! Çağlar..Biraz garip bir çocuk değil mi sizcede?"

"Değil! Son derece normal, sıradan bizim gibi bir insan."

"Hay ne bileyim Kenancığım iki laf etmeye çalıştım alındı hemen."

"Muhabbetin sarmamış olabilir. Sonuçta herkes herkesle konuşacak diye bir kaide yok. Boşver, kapatalım bu konuyu."

"Tamam canım, sen öyle diyorsan öyledir."

"Ben çalışma odamdayım, halletmem gereken bir kaç işim var, evden çalışacağım bugün."

"Aa aşk olsun..
E ben onca yol geldim, sırf seni , sizi görmek için. Hemen odana mı çıkacasın."

"Abartmasanaceba? Temelli geri döndün ülkeye. Sadece bizim için değil sanki.."

"Bak ya dalga geçiyor birde..
İyi tamam git çalış ama bir yemek sözünü alırım."

"Bakarız, duruma göre."

"Yaa yok öyle bakarız falan. Söz ver! Yoksa vallaha yakanı bırakmam."

"Tamam Hazal, söz. Müsait olduğumda çıkarız oldu mu, gidebilir miyim?"

"Tamam gidebilirsin, ama şimdilik. Nasıl olsa akşam yemeğinde ve yarın kahvaltıda yine beraberiz."

"Kalıyor musun Hazalcığım."

"Eğer sizin içinde bir sakıncası yoksa kalayım Zehra anneciğim. Eve taşınma işlemlerinde küçük bir pürüz çıktı yarın öğleden sonra geçmiş olurum ama fazla kalmam."

"Aşk olsun kızım burası senin de evin sayılır ne kadar istersen kalabilirsin."

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin