6.Bölüm

7.7K 463 51
                                    

"Ne demek dayısı götürdü? Ben size yeğenimi Elmastaşoğlu ailesi ve şöför dışında kimse almayacak demedim mi ha!???"

"Kenan bey çok özür dilerim beyefendi dayısı olduğunu söyleyince..
Emir'de onaylayınca , ailemizden biri deyince ben düşünemedim."

"Düşünecektiniz! Hemen, hemen kaydını iptal ettiriyorum Emir'in. Avukatım sizinle iletişime geçicek. Dua edin de o adam Emir'i alıp uzaklaşmamış olsun yoksa yeğenimin kaydını almakla kalmam, bu okulu sizin başınıza yıkarım."

Emir ile önce luna parka, ardından planladığımız gibi sinemaya ve çıkışta yemeğe gitmiştik. Zaman hızlı ve bir o kadar da eğlenceli geçmişti.
Çok mutluydum..
Emir de çok mutluydu..
En son ne zaman bu kadar iyi ve mutlu hissetmiştim hatırlamıyordum.
Ama sanırım çocukluk dönemlerimdeydi. Annem fabrikadan geldiğinde yorgun da olsa bazen parka, ardından parkın orada köfteleri ile meşhur olan Samet abinin yerine götürürdü. Her gün olamasa bile fırsat buldukça parkta doyasıya oynamak, Samet abinin köftelerinden tatmak çok güzeldi.
Geldiğimden beri mahallenin pek dışına çıkmadığım için Samet abi hala orada mı bilmiyordum..
Pamuk şeker satan Rafet amca ve torunu Aylin mesela..
Hala parkın oradalar mıydı? Bilmiyordum ama hala oradalarsa bir gün Emir ile de gitmeyi çok isterdim. Bugün olduğu gibi yine içimde ki çocuğu özgür bırakmayı, doyasıya eğlenmeyi, hiç bir şey düşünmeden , dert etmeden sadece mutlu olmayı ve Emir'in küçücük kalbini mutlu edebilmeyi..

"Sırada ne var?"

Demiş ve simsiyah, kocaman, meraklı gözleri ile bana bakmıştı Emir.

"Senin o bitmek bilmeyen enerjini yerim ben.
Akşam olmasaydı daha da devam ederdik ama evdekilere haber vermedik ve amcan şimdi meraktan deliye dönmüştür"

Demiştim gülerek. Emir ise kucağımdayken yüzümde ki yaraları bir süre izledikten sonra;

"Bunu amcam mı yaptı dayı?
Beni götürdüğü için sana kızarak vurdu mu yoksa?"

"Hayır..hayır asla! Evet kavga çok kötü bir şey olsa bile şuan sana yalan söylemeyeceğim, kavga etdim. Ama amcan ile değil başka bir olay oldu. Hem sen daha önce amcanın birilerine vurduğunu gördünmü ki niye böyle düşündün?"

"Görmedim ama bazen telefon ile konuşurken çok sinirlenir. Sonra iş ile ilgili sıkıntı çıktığını ve büyüklerin bazen seslerini yükseltebildiğini söylüyor.
Bir de senin beni götürdüğünü görünce çok sinirlendi ya..ondan öyle düşündüm."

"Yok öyle bir şey dayıcığım.
Biz amcanla kavga etsek de, birbirimize bağırsak da bana vurmadı."

"Peki neden birbirinizi sevmiyorsunuz?"

"Galiba seni paylaşamıyoruz o yüzden."

Demiştim gülümseyerek ama bunun o an Emir'i üzebileceğini asla tahmin etmezdim.

Duyduklarından sonra yüzünde ki tüm mutluluk , tüm tebessüm gitmişti..Sanki o neşeli , enerjik çocuk gitmiş, yerine yine anne babasının özlemini duyan , minik kalbi yara almış çocuk vardı karşımda.

"Benim yüzümden yani."

"Hayır! Hiç olur mu öyle şey? Seni paylaşamıyoruz dediysem yani ben seni çok uzun zamandır görmedim ya. Sen de beni hep annenden dinledin. Haliyle ben de bir süre yanımda kalmanı istemiştim. Amcan, babaannenle de istedikleri zaman gelip görebilirlerdi seni. Ama amcan istemedi..
Seni çok sevdiği ve senden uzak kalamadığı için çok sinirlendi bana. Ama büyükler arasında olur böyle şeyler..sen kafana takma. Sonuç olarak ben de senin yanındayım, o da senin yanında. Ve biz buluşup görüşmeye devam edeceğiz hep."

"Söz mü?"

"Söz, dayı sözü.
Hadi şimdi bir an önce eve gidelim babaannenler daha fazla merak etmesinler."

Arabaya bindikten sonra hızlıca yola koyulmuştuk. Baya eğlendiğimiz ve gezdiğimiz için saat çoktan 21.00 olmuştu. Kenan'ın çoktan delirdiğini ve beni çoktan aramaya başladığının da farkındaydım. Ama onun da artık haddini bilmesi, Emir'den asla vazgeçmeyeceğimi anlaması gerekiyordu. Ve anlaması için de bunu yapmak zorundaydım.
Aslında beni o pis adamlarına dövdürdüğü için polise şikayette edebilirdim fakat ben kendi tarzımla, "Sabır" ile cevap vermeyi daha çok seviyordum.

Eve varıp arabadan indiğimizde kapıda ki korumalar Emir'in de yanımda olduğunu görüp kapıyı hemen açmışlardı. Bahçe kapısından geçtikten sonra evin kapısını çalmış ve kapıyı nefes nefese bir şekilde Simay açmıştı.

"Emir?
Çok merak ettik seni halacım aklımız çıktı."

Diyerek sarılmıştı Emir'e. Tabii sesi duyan Zehra hanım ve Kenan da kapının önüne gelmişlerdi.
O an Kenan ile anlık göz göze gelmiş ve gözlerinde ki ateşi iliklerime kadar hissetmiştim. Artık bu sefer beni çimentoya gömüp denize mi atardı, yoksa arabanın arkasına mı bağlardı hiç bir fikrim yoktu ve açıkcası ne yapacağı zerre umrumda değildi.
Herhangi karanlık ve mafyatik bir adam olsa korkar mıydım? Belki..her insanın çekinebileceği kadar işte. Ama işin içinde yeğenimin yanında olabilmek varken içimde ki cesaret ve korkusuzluk her geçen gün daha da artıyordu. Emir için tüm dünyayı karşıma alabilecek güç geliyordu adeta.

Simay ve Zehra hanım Emir'i öpüp bağırlarına bastıklarında benim de orada olduğumu unutmuşlardı bir an.
Ama bu durum fazla sürmedi ve onlar ile göz göze geldiğimde iyi akşamlar diyerek gülümseyişime aynı karşılığı vermediler ve ters bir bakış atarak ikisi de içeriye doğru geçti..
Aslında hak veriyor muydum sonuna kadar. Beni evlerine aldıkları, Kenan'a karşı çıktıkları günün akşamında; Daha sabah bile olmadan alıp götürmüştüm Emir'i. Üstüne birde bugün olanlar..
Bu yüzden kızamazdım onlara. Özellikle Zehra teyzeye.
Harun beyin aksine kendisi çok ılımlı ve barışçıl yaklaşmıştı bize her zaman. Özellikle annemi ikna edebilmek için bir kere eşinden habersiz evimize bile gelmişti.
Ve şimdi evlat acısı ile sarsılırken üstüne benim Emir'i onlardan koparacağım fikri ile canı çok yanmıştı..
Farkında olmadan bir annenin canını yakmanın da üzüntüsü oluşmuştu o an içimde. Ve sanırım Emir'i götürmek yerine bu şehirde kalıp ona yakın olma kararını da o an vermiştim.

Tüm bunları çok hızlı bir şekilde aklımdan geçirdikten sonra kapıda Kenan ile baş başa kalmıştık.
Öfkeli bakışlar ile bana bakarken, bense korkmasam bile başıma gelecekler sırasında neyin olduğunu merak etmiyor değildim.
Ve o an kapı sert bir şekilde kapandı..
Kenan dışarı çıkarak beni tuttuğu gibi duvara yapıştırmıştı yine. Ve yine öfke dolu gözleri ile gözlerimin içine bakarken, sıcak nefesini hissediyordum..
Aramızda ki mesafe çok az ve gerginlik seviyesi epeyce yüksekti.
Bu arada parfüm müydü kullandığı yoksa başka bir koku mu bilmiyorum ama yine duyduğum koku beni çok uzaklara götürmüştü.
Dikkatlice beni inceleyen gözleri, sinirden dağılmış saçları, özenle düzeltilmiş ve çokta uzun olmayan sakalları , simsiyah takım elbisesi ve siyah gömleği ile oldukça çekici duruyordu.
Fakat Kenan'ı hiç sevmiyordum. Sadece sokakta bir yerde gören bir insanın beğenebileceği türdendi o kadar.
Evet; O an bunları da düşünmüştüm.

"Sen yaşadıklarından hiç mi ders almıyorsun ha?
Ne istiyorsun ölmek mi? Seni buraya gömemi mi istiyorsun ha?
Söyle, konuş!"

"Ben sadece yeğenimin yanında olmak istiyorum."

"Seni bir daha Emir'in etrafında görürsem.."

"Ne? Görürsen ne yaparsın? Köpeklerine emir verip dövdürür müsün yine? Bundan gerçekten korktuğumu mu zannediyorsun aceba? Asla! Asla korkmuyorum.
Niye biliyor musun?
Çünkü bundan sonra belanın ta kendisiyim.."

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin