3.Bölüm

9.4K 539 49
                                    


"Gerçekten mi?"

Demişti meraklı gözler ile bana bakarak. Gözlerinde ki o yabancı bakışlar içimi o kadar acıtmıştı ki o an..
Defalarca, ama defalarca keşke demiştim içimden. Keşke zamanında yanında olabilsem, keşke hayatının en zor günlerinde acılarını dindirebileceğim bir kucak olsaydım. Bir süre odanın kapısında öylece bakıştıktan sonra yavaş adımlarla yaklaşıp yanı başına oturmuştum Emir'in.

"O zaman Çağlarsın sen"

Tanımıştı..
Yüzümü tanımıyor olsa bile ablam bahsetmişti belli ki. O an kalbimde ki acı biraz olsun dinmiş, biraz olsun ferahlık gelmişti içime..

"Evet Çağlarım"

"Annem hep anlattı seni bana biliyor musun? Seni , anneannemi. Ama çok uzakta olduğunuz için gelemeyeceğinizi, sizi göremeyeceğimi söylerdi hep.
Amcam, babaannem ve halamda öyle söylüyor. Annem, babam ve dedem çok uzaklara gitmişler, o yüzden onları bir daha göremezmişim ama onlar beni görebiliyorlarmış. Sence annem ve babam da döner mi senin gibi?
Hani sen de çok uzaklardaydın ya ama döndün"

Demiş ve o an hıçkıra hıçkıra ağlamamak için zor tutmuştum kendimi. Zaten oldum olası bu aşırı duygusallığımı hiç ama hiç sevmiyordum.
Kalbi küçük, düşünceleri, aklından geçenler o kadar büyüktü ki verecek bir cevap bulamamış sadece kendime çekerek sarılmıştım sımsıkı. Emir'in de karşılık vermesiyle, benimle hemen kaynaşmasıyla dünyalar benim olmuştu.
Ve tam o an arkamdan bir el omuzuma uzanarak ayırmıştı beni Emir'den...

"Emir hadi aslan parçası in sen babaannenlerin yanına."

"Ama.."

"Sen in, ben geliyorum"

"Tamam amca"

Demiş ve koşarak aşağı inmişti Emir. Ve o an karşımda duran adam devden hallice kolları ile beni tuttuğu gibi duvara yapıştırmıştı.

"Kimsin sen?

"..........."

"Sana kimsin sen dedim!
Ne arıyorsun evimde, nasıl girdin, ne işin var Emir'in yanında ha konuş!"

"Bırak kolumu!"

"Konuş dedim sana! Seni buraya gömmeden konuş"

"Bırak dedim , bırak"

Demiş ve kollarından kurtulmaya çalışırken ani bir hamlesi ile daha da yakınlaşmıştı bana..
Bu yakınlaşma her ne kadar hoşuma gitmese bile nefesini üzerimde hissetmem tuhaf bir etki bırakmıştı üzerimde.

"Dayısıyım ben Emir'in. Tabii ablamı istemeye geldiğinizde sen yoktun, hoş olsan bile yıllar geçmiş aradan. O yüzden tanımıyor olman normal. Şimdi bırakırsan adam gibi ne için geldiğimi açıklayayım."

"Şey ben..
Ben sandım ki."

"Emir'e zarar vereceğimi mi sandın? Haklısın yeğenini düşünmekte, onu çok sevmekte ve korumakta. Ama üslubun ve tavırların..
Neyse, insan gibi sorsaydın söylerdim. Ki zaten geldiğinde gördüğün üzere sarılmıştık Emirle. Bu durumda kötü bir niyetim olmadığını da anlaman gerekirdi. Ayrıca eve annen ve kardeşin aldı beni. Üst kata çıkmadan keşke bir uğrasaymışsın yanlarına, o zaman öğrenirdin evde bir misafir olduğunu da.."

Demiş ve o an Kenan'ın kaşlarını çatarak öfkeli bakışlar ile beni süzdüğünü farketmiştim..

"Yani? Özür mü bekliyorsun?"

"Yoo hayır. Müsadenle ben aşağı ineyim."

Demiş ve kollarının arasından ayrıldıktan sonra hızlı adımlar ile aşağı inmiştim, tabii Kenan da peşimden gelmişti. Zehra hanım ve Simay hala salondalardı Emir'de yanlarında.

"Abiciğim sen acele ile odana çıkınca söyleme fırsatımız olmadı..
Çağlar; Nazan'ın kardeşi."

"Biliyorum, tanıştık az önce."

Demiş ve konuşmayı Zehra hanım devralmıştı.

"Gelmişken akşam yemeğine kalmaz mısın oğlum?"

"Teşekkür ederim ama benim çok daha önemli bir konu hakkında konuşmam gerek."

"Gidecek misin dayı? Bir daha gelmeyecek misin?"

Diye hemen suratını asmıştı Emir. Bense ona doğru adım atarak karşısında eğilmiş ve yüzünü avuçlarımın arasına alarak konuşmaya başlamıştım.

"Gitmeyeceğim dayıcım. Artık hep görüşeceğiz..
Hatta belki sürekli bir arada oluruz."

"Nasıl olacakmış o?"

"Diye seslenmişti yine arkamdan"

"Sizin de iznizle Emir bir süre benimle kalsın. Hatta belki temelli. Biz yıllardır bir birimizi göremedik malum. Beni hiç tanımıyor..
Bana, hayatıma ait hiç bir şey bilmiyor. Ben de onun neyi sevip neyi sevmediğini, nelerden hoşlandığını bilmiyorum.
Ve bu yüzden onu alıp Hollandaya, yaşadığım ülkeye götürmek istiyorum..
Benimle gelmek ister misin Emirciğim?"

"Nasıl yani amcamı , babaannemi ve halamı göremeyecek miyim bir daha?"

"Olur mu hiç öyle şey, göreceksin..."

Dediğimde, o yine daha lafımı tamamlamadan kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkarmıştı beni.

"Sen kendini ne zannediyorsun ha? Ne cüretle benim yeğenimi bu evden götürmeye çalışırsın?"

Diyerek yakama yapışmıştı..gözlerinde ki öfke öyle derin, öyle büyüktü ki...
Emir'in benimle gelme ihtimali bile çileden çıkarmıştı onu..

"Senin yeğenin mi? Farkındaysan o benim de yeğenim! Sen onun amcasıysan ben de onun dayısıyım!!!"

Dediğimde attığı yumuruk ile yerde bulmuştum kendimi..
Ve o an benimde elim armut toplamıyor mantığı ile bir tane de ben patlatmıştım suratına.

"Ne yğenimle görüşürken, ne onu alıp götürmek isterken senden izin alacak değilim! Zaten..
Zaten o vicdansız baban yüzünden iki aile birbirine düşman oldu, ben ablamı göremeden, yeğenime sarılamadan, kokusunu içime çekemeden yaşadım bunca sene. Ve şimdi ne senden nede bir başkasından izin alacak değilim."

Demiş ve tekrardan bir birimizin yakasına yapıştığımızda , araya Kenanın kızkardeşi Simay girmişti.

"Ya dursanıza, ne yapıyorsunuz çocuk gibi!?"

Esaret | Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin