46• Canavarın Kılıcı

2.6K 273 277
                                    




Merhaba 😙
Artık dram okumak istemediğini, sıkıldığını, bunaldığını söyleyen arkidişler için söyleyeceğim minik bir şey var.
Öncelikle bu söyledikleriniz fazlasıyla üzücü. Çünkü diğer arkadaşlarımın hikayelerinde 100 bölüm dram okumaktan şikayet eden yok ama 49'da 6 bölüme onlarca isyan geldi.
İkincisi; "49" içerisinde dramın anlatıldığı bir macera hikayesi.
İlk günden beri ben sizlere her fırsatta minnoş bir aşk hikayesi olmadığımızı ve asıl olayların dik ve zorlu süreçlerden geçeceğini söyledim.
Beklentisi pembe kalp fışkıran romantik, cici bir aşk hikayesi olanlar için yeniden bilgilendirmek istedim.
Bizimle devam etmek isterseniz başımızın üstüne.
Ama şunu bilmelisiniz, her şey daha yeni başlıyor.

Keyifli okumalar 🌸



〖 •••••••••••••••••• 📸 •••••••••••••••••• 〗




"Canavarlarla dövüşen kişi, kendisi de bir canavara dönüşmemeye dikkat etmelidir.
Ve ne zaman bir uçurumun derinliklerine doğru bakarsanız, uçurum da sizin derinliklerinize doğru bakar."

İyinin ve Kötünün Ötesinde - Friedrich Nietzsche

Gözlerimi, daha doğrusu iki şiş balona benzeyen göz kapaklarımı araladığımda bomboş bir odanın ortasında, hani şu günler önce iki tırnağımı kırmak pahasına taşıdığım yatağın üzerinde açtım. Neyse ki, yorgan niyetine üzerimi örten cekette bir taze yağmur kokusu vardı da bu yabancı duvarların arasında bir tanıdık beni karşılıyordu.

Patlayacakmış gibi zonklayan kafamın içinde hatırlayabildiğim en son şey, ciğerimden kopan hırıltıların Ege'nin ağzıma dayadığı sprey sayesinde kesilmesi ve yine Ege tarafından sunulan bir taşımacılık hizmetiyle evin içerisine girişimdi... Ağlamaktan içim dışıma çıkarken saçlarımda gezinen parmaklar ve dudaklar yüzünden bir ara bayılıp gitmiş olmalıyım.

Hani, bir kez gözlerini kapatınca 100 yıl uyunuyordu? Neden birkaç saat sonra yine bu hayatın içindeyim? Acilen yetkili bir prensese bağlanabilir misiniz? Belki de bayılma kısmında teknik bir hata yapmış olabilirim.

Ama yine de ne kadar garip, değil mi? Yine felakete açılan bir kapının tam önündeyim ve yine onun varlığı ile tüm karanlığı unutup uykuya dalabilmekteyim. Bileğindeki o kırmızı iple beni hâlâ kalbimden sıkı sıkı kendine bağlayabiliyor oluşuna da ayrıca kinliyim. Ağız tadıyla felaketimi yaşamama bile izin vermedi. Kendimi duvardan duvara savurup, elime geçen her eşyayı yerle kavuşturacaktın oysa ama onun yerine, kaçacak hiçbir boşluk bırakmadan beni göğsüne bastırdı ve kulağıma yanımda olduğunu fısıldadı. Beni hâlâ iyi tanıyordu. Ama ben de onu tanıyordum.

Mesela şu an... Yüzümü sağa doğru çevirmedim lakin sırtını duvara yaslamış, sol kolunu da diz kapağından kırdığı sol dizine yerleştirmiş bir halde gözünü kırpmadan beni izlediğini biliyorum. Huzurlu huzurlu odaya yaydığı nefes sesi ise sadece şov. İçinde kopan fırtınanın tozunu benden uzakta tutmak için huzura sığınan bir sahtekar sadece. Şu an benden daha çok korktuğuna da, yine kendini bir yerlerde bırakıp sadece benim için endişelendiğine de eminim.

Başımdaki ağrı başımı çevirmemle beraber şimşek olup damarımda çaktı sanki. Fakat gözlerimin önünde çizilen fotoğrafı bir an önce görmem gerekliydi. Haklı da çıkmıştım. Kan çanağı olan ballarının tek istikameti bendim. Dudaklarında kendini bir yere koyamamış minicik bir gülümseme, bacağından güç aldığı sol kolunda ise bileğinden başlayıp göğsüne kadar tüm solunu kaplayan bir hissizlik vardı. Görebiliyordum.

49Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin