Hiçbir adamın zehirli tenine, tutkudan başını döndürecek kadar uzun dokunmamıştım bile... Ama şu an başı dönen bendim. Bir şarkının notalarını kusan parmakları kadınlığımın duvarlarına dokunduğunda, bataklığa dönmüş bahçemde toprağa bir tohum düşmüş...
İyi bayramlaaaar ❤️ Biraz geciktik, biliyorum. Bu aralar ruhum ağrıyor ama halledeceğim.
Bu bölümcük kapağı değiştirdim fikrinizi öğrenmek için. Kısa bir yorum bırakırsanız, sevinirim 🙏🏻
Keyifli okumalar 🌸
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
〖 •••••••••••••••••• 📸 •••••••••••••••••• 〗
"Koşmak istediğim şey ile kaçmak istediğim şey aynı! Belki de olduğum yerde kalıp, geçip gitmesini beklemeliyim. Evet, her şeyin!"
Ot Dergisi - Sayı 84
Öptüm, öptün, öpüştük...
Beynimin 2 gününün özeti olan kombinasyon.
Kendimi eve kapatıp Murat'la beraber eğleneceğimi düşünürken, zihnime kapattıklarımdan birinin de üç harfli olabileceğini tahmin edememiştim.
O akşam, Murat'ın kapı kilidini çevirmesiyle benim içime güneş doğmuştu ve Ege'nin yanaşmasına dahi fırsat vermeden evden sepetlemiştim. Alt tarafı oyun oynuyorduk ve cevapsız soruların cezası da bir öpücüktü. Ne var yani lokasyon hatası yapmışsam? Bu kadar abartacak ne vardı?
Telefonumdan numarasını engellerken, Murat'ın numarasına erişeceğini düşünemediğim için 2 gün boyunca kardeşim üzerinden rahatsız etmekten hiç çekinmedi, sağolsun. En son Murat'ın "abla, ben odadayken, eniştemle oyun oynamışsınız. Oyunun adını bana diyecekmişsin. Selin'le oynayacağız." demesi üzerine, işler çığrından kopturup gitmeden engelini kaldırdım.
Bununla bittiğini düşünen yoktur, sanırım. Dün akşam evimin kapısında biten bir motor sesi duyduktan sonra Murat'ın kapıdan koşturarak üç harfliyle gidişini izledim. Eniştesiyle Selin'e hava basmışlar...
Galiba annemler benden habersiz bir kız daha yaptı. Zira Murat'ın bir enişteye sahip olmasının başka bir açıklaması yok!
Velhasıl kelam; gözü bal, kokusu yağmur olan bir adamın gölgesi 2 gün boyunca üzerimden eksik olmadı...
Sabah 4'ten beri ayakta olduğum için hafif ruhsal çöküntü içerisine girdim. Dergi çekimi için İdil hanımla Kilyos'u belirlemiştik ve kutsal gün bugündü. Güneş tam olarak doğduğunda, çoktan teknik ekipmanları yerleştirmiş, ilk kareler için makinemin başındaki yerimi almıştım ve sevgili telefonum ısrarla kalçama titreşim yayıyordu.
"5 dakika mola!" diye bağırdığımda, herkes kahve makinesinin başına koştu.
"Alo? Anneciğim?" dedim cıvıldayarak. Kendisi ondan izin almadığım için hâlâ biraz kızgındı da.
