Dara önünde huzursuz bir şekilde duran savaşçılara baktı. İolas ifadesiz bir yüzle yanında duruyordu. Alessea gergin bakışlarını savaşçıya dikmişti. İkisinin arasındaki gizli saklı iletişim Dara'yı rahatsız etse de aldırış etmemeye çalıştı. Aredhel kül gibi bir yüzlü boşluğa bakıyor, hemen yanında elini tutan Meaglin ise her an gidecekmiş gibi öfkeli ve huzursuz görünüyordu. Bir tek Maglor rahat bir tavırla sırtını ağaca yaslamış genç kadına bakıyordu.
"Evet, İolas'ın sizi önceden bilgilendirdiği gibi hep birlikte bir büyü hazırlayacağız. Bunu da savaş sırasında yalnızca sizler kullancaksınız."
"Neden sadece biz?" diye sordu Meaglin ilgisizce.
"Çünkü elementleri kontrol edebiliyorsunuz. Her biriniz birer elementi temsil ediyorsunuz. Bu da büyünün hem etkisini hem de yayılma hızını arttıracak. Hazırsanız, malzemelerimizi sayıyorum."
"Malzemelerini biz mi toplayacağız?" diye sordu Alessea iğneleyici bir sesle.
Dara ona kısa bir bakış attı. Ardından tekrar elindeki kağıt parçasına odaklandı. "Evet, birlikte toplayacağız," dedi birlikte kelimesine vurgu yaparak. "Vaktimiz az ama malzemelerimiz çok."
"Senin hizmetçin değiliz."
Alessea'nın hırçın tavrı her zamankinden fazlaydı. Sanki Dara ile kavga etmek için herhangi bir bahane arıyordu. Yüzündeki aşağılayıcı tavır genç kadının canını sıksa da Alessea ile kavga etmemeye kararlıydı. "Pekala," dedi ilgisiz bir sesle. "Yardımcı olmak istemeyenler gidebilir."
Meaglin gitmek ister gibi davransa da Aredhel'in kararlı bir tavırla yerinden kımıldamadığını görünce içini çekti. "Biz kalıyoruz," dedi hafifçe.
Maglor ben de der gibi sadece bir elini havaya kaldırdı. Bu manzara karşısında Alessea meydan okuyan bakışlarını İolas'a dikti fakat İolas'ın ifadesiz yüzünü görünce birden bütün hiddeti sarsıldı. "Devam et," dedi alçak sesle başını çevirerek.
"Beş adet yarasa kanadı, altı adet kurbağa bacağı, sekiz adet yılan kafası, Mavi Göl'den bir avuç yosun..."
Dara malzemeleri sayarken elflerden bir tiksinti sesi yükseldi. Liste çok uzundu, bu yüzden kişiler arasında malzeme paylaşımı yapıldı. Meaglin ve Aredhel, Alessea ile de Maglor çift olacaktı.
"Ben Dara ile olacağım. Alemler arası geçiş yapacağız. Öğlen olduğunda, güneş tam tepeye yükseldiği zaman burada buluşacağız."
"Maglor'la da gidebilirim," dedi birden Dara. Bir sessizlik oluştu. İolas kaşlarını çatmıştı.
"Gliven'e seni koruyacağıma dair söz verdim."
Bir kez daha Alessea'nın alaycı sesi duyuldu. "Işığın savaşçısı ne zamandan beridir bir yarı elfi korur oldu?"
"Doğru söylüyor. Benim korunmaya ihtiyacım yok."
"Olmadığını ben de biliyorum. Ama büyüyü yaptığın sıra yanında benim olmam daha uygun olur." Cümlenin sonunda İolas'ın dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. O anda ima ettiği şeyin ne olduğunu anlayan Dara homurdanarak arkasını döndü.
"Eleniel'den haberiniz var mı?" diye sordu Maglor dikkatleri çekerek.
"Onlara da ulaşmaya çalışacağım. Ne kadar ilerlediklerini öğrenmemiz lazım. Umarım hala kutuplarda değillerdir." Savaşçı kısa bir duraksamanın ardından arkadaşlarına baktı. "Şansınız bol olsun."
Herkes ayrı ayrı yollarına giderken İolas'ın kolu gayriihtiyari Dara'nın beline dolandı. Yarı elf o sırada listede bir eksiklik var mı diye son kontrollerini yapıyordu. Savaşçının kolunu belinde hissedince irkildi. İolas kulağına doğru eğilip fısıltıyla "Alessea'nın kusuruna bakma," diye mırıldandı. "Derdi seninle değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Kızı / ELENIEL
Fantasy"Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu ölmek için doğmuş." Ela ölümden doğmuştu. Yaşam, büyük bir fedakarlığın sonunda bir uyarı niyetine sunulmuştu ona. Başka bir bedende, başka bir kimlikle, farklı anılarla donatılmış bir halde yeniden doğmuştu. "Asıl ren...