♣️6♣️

2K 181 78
                                    

Nil apartmanın girişinde durmuş, aralık kapıya tedirgin bir ifadeyle bakıyordu. İçeri girmesi gerekiyordu ama diğer yanı çılgınlar gibi kaçmasını istiyordu. Gergin bir bakış attı geldiği sokağa. Deniz, onunla gelmek istemiş ama o izin vermemişti. Acaba hata mı etmişti? Sıkıntıyla bir soluk verdi. Hiç de hata etmemişti! Fazla yüz göz olmaya gerek yoktu. Zaten evde kalmasına nasıl izin vermişti hala aklı almıyordu. "Kazanın şokundan olsa gerek." diye mırıldandı kendi kendine. Telefonunu çıkarıp yeniden Derin'i aradı. Bu sefer kapalıydı telefon. İşte bu kötüydü. Derin'in telefonu asla kapalı olmazdı. Polisi mi arasam diye düşündü.

"Saçmalama Nil. Ne oluyor sana böyle? Gir işte içeri!"

Eski, beş katlı bir binaydı. Derin alt katta, küçük bir evde kalıyordu. Evde kalorifer sistemi dahi yoktu. Klima ile ısınıyordu. Bu nedenle genelde Nil'in evinde takılırlardı. Aralık kapıyı itip içeri girdi. Apartman çok sessiz ve ürkütücü duruyordu. Adım sesleri boşlukta yankılanıyordu. Giriş kısmı genişti ve alt katta sadece bir tane daire vardı. Asansörün sağında kalıyordu. Dikkatle yürümeye başladı. Kapıya doğru ilerlerken nabzı kulaklarında atıyordu adeta. Kapı tokmağına vurmak istemişti ama kapı birden kendiliğinden aralandı. Kalp atışları korkuyla hızlandı.

"Derin?" diye seslendi zayıf bir sesle. Cevap yoktu. Kapıyı biraz ittirdi ve içeriye girdi. Evin içi savaş alanı gibiydi. Elini ağzına götürdüğünü hayal meyal fark etmişti.

"Hırsız." diye mırıldandı. " Hırsız mı girdi? Derin? Nerde...?"

Çok aramasına gerek yoktu. Derin, oturma odasının ortasındaki kan gölünün içinde gözleri tavana sabitlenmiş bir halde yatıyordu. Üzerindeki kıyafet lime lime olmuş, derisi neredeyse kemiklerinden sıyrılmıştı. Koku. Kokuyu o an almıştı. Kanın paslı, çürüyen etin mide bulandırıcı kokusu. Bağırsakları odanın her yerine saçılmıştı. Yaşadığı dehşeti sindiremeyerek iki büklüm olup kanla kaplanmış parkeye kustu. Midesi acı verici kramplarla kasılıyor, gözlerine birikmiş yaşlardan önünü göremiyordu. Uzun uğraşlar sonucu sürünerek kapıya ulaşmaya çalıştı. Titreyen parmakları cebinden telefonunu çıkarmaya çalışıyor, zihni dehşet içinde polis, polisi aramalıyım diye haykırıyordu.

O sırada hırlamaya benzer bir ses duydu. Vücudundan fışkıran terler birden buz tanelerine dönüştü. Bedeni istemsiz bir ürpertiyle titrerken odanın içinde bu sefer daha tehditkar bir şekilde hırlayan ses bir daha yankılandı. Ayağa kalkmalıydı! Ayağa kalkmalı ve olabilecek en hızlı şekilde kaçmalıydı bu cehennemden. Fakat bacaklarını hissetmiyordu bile. Zihni çılgınlar gibi haykırırken bedeninde tek bir kas bile hareket etmiyordu.

Önce uzun, kanlı tırnakları gördü. Hırlayarak koltuğun arkasından çıkan bir çift kırmızı göz, biçimsiz bir bedene aitti. Uzun kemikli kollarının uzantısı olan pençeler kalın ve sipsivriydi. Tırnaklar ise kanla kaplanmıştı. Burnu bir köpeğe aitmiş gibiydi fakat biçimsiz ve uzun vücudu asla bir köpeğe ait olamazdı. Salyalar akan ağzını hırlayarak açıp kapattı. Alt ve üst dişleri öyle uzundu ki ağzı tam olarak kapanmıyordu bile. Bir kalp atışlık zamandı. İkisi de birbirine bakıyordu. Nil yaşadığı şoktan uyuşmuş, yaratık ise öldürme içgüdüsüyle saldırmaya hazırlanıyordu. İkisi de aynı anda hareket etti. Yaratık büyük bir hızla üzerine atladığında Nil bir kedi çevikliğinde yerden fırlamış, kapıya koşmuştu. Omzunda hissettiği korkunç acıyla ağzı çarpılsa da çığlık yerine etin yırtılma sesi duyuldu. Çığlık atacak gücü bile yoktu. Can havliyle apartman çıkışına yöneldi. Yaratığın leş nefesi ensesine vuruyordu. Ağzını açtığını ve sivri dişlerini ensesine saplamaya çalıştığını hissettiği gibi başını eğdi. Apartman kapısından yuvarlanarak çıktı. Kaldırıma yığıldığı anda ciğerlerinde tuttuğu nefesi bıraktı ve bütün gücüyle bir çığlık kopardı. Yaratık üzerine atlarken, artık sonum geldi diye düşünüyordu. Beni de Derin gibi lime lime edecek!

Yıldızların Kızı / ELENIELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin