♣22♣

1K 113 14
                                    

Küçücük odaya sıkışmış bir halde oturuyordu üçü de. Alarik önündeki eski model, sararmış tüplü bilgisayar monitörüne dikkatle bakıyordu. Lamia sıkıntıyla parmaklarındaki yüzüklerle oynuyor, Nil ise dalgın dalgın yere bakıyordu. Arada klavyenin tuş sesleri duyuluyordu.

"Önümüzde üç seçenek var." dedi ağır ağır Alarik. "Kuzey Kutbu'na gitmek istiyordum ama gördüğüm kadarıyla orası bize çok uzak kalıyor. Önce Finlandiya'ya gitmemiz lazım. Dünyanın öbür ucu."

"Kuzey olması şart değil, güney de uygun." dedi Lamia, söylerken bile Alarik'in bunu bildiğini biliyordu.

"Güneye ise iki şekilde gidebiliyoruz. Yeni Zelanda'dan uçakla on saatlik bir yolculuk ya da Şili'den gemiyle gideceğiz."

"Gemiyle ne kadar sürer?"

"En az dört gün."

Sıkıntılı bir sessizlik oluştu aralarında. Çok fazla vakitleri yoktu ve en kısa yolu seçmeliydiler.

"Herhalde burdan Yeni Zelanda'ya direkt uçuş yoktur?" diye mırıldandı dalgın dalgın Lamia.

"Onun için Avrupa'ya gitmemiz lazım. Almanya en uygun yer. Önce Brezilya'ya gitmeliyiz. İki saat artı Brezilya'dan..." Sustu ve parmakları klavyenin tuşlarında gezindi. Uçak seferlerini bakıyordu. "Şansımız varsa aktarmasız on bir saat Almanya..." Bu sefer Almanya ve Yeni Zelanda seferlerine baktı. "En az otuz üç saat. On saat de Güney Kutbu için harcarsak..."

"Elli altı saat." diye tamamladı hesabı Lamia. "Tabii rötarları saymazsak.

"Neredeyse üç gün sürer." Bu sefer konuşan Nil'di.

"Oradan oraya gitmemiz çok yorucu olacak. Jetlag sendromu da dahil. Güney Kutbu çok soğuk olacaktır. Girişi bulmak için belki de günlerce yürümek zorunda kalacağız. Bir de Aghartalılar ile karşılamamız var tabii. Gücümüzü toplamamız, dinlememiz lazım. Benim önerim gemiden yana."

Lamia ve Nil'in gözleri birbirini buldu. İkisi de olur anlamında başlarını salladı. Güneş Kapısı'ndan geçmek tüm güçlerini neredeyse tüketmişti.

"Ne zaman gideriz?"

"İki gün sonra." Alarik, Nil'in itiraz edeceğini bilerek elini kaldırdı.

"Biliyorum, hemen yola çıkmak istiyorsun ama ayarlamam gereken şeyler var. Antartika'dan dönebilmek için. Sonuçta orada uçak bileti alabileceğimiz bir internet kafe olacağını sanmıyorum."

♣️

Ertesi sabah genç kadın bedenindeki ağrılarla uyandı. Saat henüz çok erkendi ama Güneş Kapısı gezisinin bedenine bıraktığı hatıralar uyumasına imkan tanımıyordu. Yatağın karşısındaki küçük pencereden gri gökyüzüne baktı. Alarik yatakta değildi ama banyodan gelen seslerden onun çok da uzakta olmadığını anlamıştı. Yastıkların üzerine uzanarak gözlerini yumdu. Oda çok soğuktu ve eski, kızıl kahve tonlarındaki battaniye çıplak bedenini ısıtmaya yetmiyordu. Çok boktan bir pansiyondu burası. Bir an önce gidebilmeyi iple çekiyordu. Titreyerek yattığı yerden doğruldu. Alarik'in dün gece çok ateşli bir şekilde üzerinden çıkarıp yere attığı siyah kazağına uzandı ve üzerine geçirdi. Alarik'in kokusu sinmişti ve büyük olduğu için baldırlarına kadar inmişti. Hem güven veren kokusu hem de sıcaklığı ile tembel tembel gülümsedi. O sırada banyonun kapısı açıldı ve Alarik elinde telefonla odaya girdi.

Üzerine sadece pantolonunu geçirmişti. Ayakları ve üst bedeni çıplaktı. Geniş omuzları, geniş göğüs kafesi aşırı kaslı değildi ama çelimsiz de değildi. Ve her yerinde korkunç yara izleri vardı. Nil'in içinden hepsini öpmek geliyordu.

Yıldızların Kızı / ELENIELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin