Shambalalılar'ın ani saldırısıyla savaşçılar neye uğradıklarını şaşırdılar. Yine de oldukça hızlılardı. Dara'nın hazırladığı iksirler hala yanlarında vardı. Fakat Aredhel ve Alessea için yerin altında kaynak bulmak çok zordu. Hava kontrol edemeyecek kadar azdı. Su ise yerin kilometrelerce aşağısındaydı. O yüzden kılıçlarıyla deli gibi dövüşüyorlardı. O sırada Lamia'nın çığlıklar atarak yılan formuna dönüşmesiyle yaratıklar korkuyla gerilediler. Her ne kadar yeryüzünün bozguncuları da olsalar Lamia en çok korktuklarını varlıktı. Lamia kırmızı gözleri ve kafasında hareket eden yılanlarla Aragathi'ye baktı.
"Ben yeraltının kraliçesiyim," diye tısladı. "Bana boyun eğeceksiniz."
Tıslaması bütün mağarayı doldurmuştu. Hemen ardından kayaların, çatlakların ve yerin altından binlerce yılan kıvrıla kıvrıla çıkmaya ve Shambalalılar'a saldırmaya başladı. Lamia'nın hedefi Aragathi'ydi ama yaratıklar grup halinde üzerine çullanınca ona saldıramadı.
Bu karmaşadan faydalanan Aragathi elinde beliren mavi siyah şimşeklerin çaktığı büyü topunu Nil'in üzerine savurdu. Genç kadın neye uğradığını şaşırmıştı. Hipnoz olmuş gibi büyü topuna bakarken Alarik'in darbesiyle büyü topu sekerek Aragathi'ye çarptı ve onu duvara savurdu.
"Ait olduğu yere gidecek olan birisi varsa o da sensin," dedi buz gibi bir sesle. Elini havaya kaldırıp parmaklarını büktü. Söylediği yabancı sözlerle birlikte Aragathi sanki birisi boynunu sıkıyormuş gibi nefes alabilmek için çırpınarak havalandı. Elleriyle boğazını sıkan görünmez bir eli açmaya çalışıyor gibiydi. Sıkılı dudaklarının arasından anlaşılmayan birkaç söz söylediği anda Alarik'de karşı duvara uçtu. Nil ona doğru koşmak istese de üzerine atlayan bir yaratık ile yere düştü. Sivri taşlar sırtına batmıştı. Acıyla haykırdı. Üzerindeki yaratık uzun tırnaklarıyla kıyafetini parçalıyor, sivri dişleriyle etini koparmaya çalışıyordu. Alarik'in çok önceden verdiği hançeri çıkardı bir eliyle zorlukla. Diğer eliyle yaratığın suratını kendisinden uzak tutmaya çalışıyordu. Hançeri sapladığı anda yaratık alev olup bir anda kül yığını olarak ayaklarının dibine dağıldı. Hemen ardından gelen başka bir yaratığa sapladı.
O sırada Dara eline aldığı okları üçer üçer fırlatıyordu. Bir yaratık boynuna atlayıp omzuna sivri dişlerini geçirince acıyla haykırdı. Omzundan sıcak kan dökülmeye başladı. Onun çığlığını duyan Aredhel kılıcını yaratığın sırtına saplayınca genç kadın kurtuldu. Ama omzundaki kan çok hızlı akıyordu. Yine de duramazdı. Çok fazlalardı.
"Öleceğiz," diye mırıldandı yaratıklar tarafından köşeye sıkıştıkları anda. "Çok fazlalar."
Tüm umutlar tükendiğinde tünelin diğer ucunda bir hareketlilik başladı. Yaratıklar kulaklarını oraya dikmişti. Aniden çığlıklar atan binlerce beyaz yaratık hızla üzerlerine çullandı.
"Bunlar Aghartalılar!" diye bağırdı Nil sevinçle.
Gerçekten de Aghartalılar onlara yardıma gelmişlerdi. Sanki kıyamet savaşı gibiydi. Shambalalılar'dan yayılan kırmızı siyah ışık ve Aghartalılar'ın saçtığı beyaz ışık ile ortalık kan gölüne dönmüş festival yeri gibiydi. İki taraf da çok yırtıcıydı.
Aynı anda Alarik ve Aragathi de vahşice dövüşüyordu. Aragathi fazla saldırgan ve vahşiydi. Alarik ise daha stratejik ilerliyordu. Aragathi'nin fırlattığı uzun, siyah, sülük gibi bir madde koluna yapıştığında acıyla haykırdı. Siyah şey kolunu dağlıyordu nerdeyse. Aragathi hızla başına gelip büyücünün saçlarına yapıştı ve kafasını olanca gücüyle duvara çarptı. Alarik'in görüşü bir anda kayboldu. Her yer siyaha bürünmüş, kulakları çınlamaya başlamıştı. Başından omzuna doğru akan sıcak bir sıvı hissediyordu. Aragathi bir kez daha kafasını duvara çarptı. Bilinci kaybolur gibi oldu. Üçüncü kez kafasını duvara çarptığı anda işi bitecekti fakat bu gerçekleşmeden önce Nil tüm gücüyle bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Kızı / ELENIEL
Fantasy"Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu ölmek için doğmuş." Ela ölümden doğmuştu. Yaşam, büyük bir fedakarlığın sonunda bir uyarı niyetine sunulmuştu ona. Başka bir bedende, başka bir kimlikle, farklı anılarla donatılmış bir halde yeniden doğmuştu. "Asıl ren...