İolas telefonu kapattığı gibi başını geriye attı ve derin bir iç çekti. Sorun göründüğünden çok daha derindi. Aralarında bir hainin olması fikrinr katlanamıyordu. Kim olabilirdi ki? Grubunun ona asla ihanet etmeyeceğini biliyordu. Peki kimdi bu? "Tek şüpheli Lamia." diye söyleniyordu ağaç kovuğunun içinden geçerek. İnsanlar aleminden, kendi alemine giriş yaptığı kapıdan geçmişti. Dara bir ağacın altına oturmuş, gözleri kapalı halde onu bekliyordu. Bütün bir gün sadece yürümüşlerdi. İkisi de pislik içindeydi.
"Ne var ne yok?" diye sordu Dara oturduğu yerden gözlerini açmadan.
Savaşçı yoluna devam ederek anlatmaya başlayınca Dara yine yürüyeceklerini anlamıştı. Bitkin düşmüş bir halde peşine takıldı ve anlattıklarını dinledi.
"Lamia hain olsaydı, Nil oradan canlı çıkamazdı. Fazla önyargılısın." diye cevapladı savaşçının anlattıkları bitince. İolas'ın sinirleri gerildi. Bu kızın ukala tavırları canını sıkıyordu.
"Öyle mi dahi? Peki sence hain kim?"
"Ah, Alessea olabilir."
"Alessea asla ihanet etmez." diye kestirip attı. Dara ona alaycı bir bakış attı.
"Sevgiline olan sonsuz güvenin takdir edici savaşçı ama Alessea'nın sağı solu belli olmaz."
İolas bir anda durunca Dara neredeyse ona çarpacaktı. Kızgın bakışları genç kadına döndü. "Alessea benim sevgilim değil! Sen onun hakkında ne biliyorsun ki ukala ukala konuşuyorsun?"
Genç kadın kıkırdayarak ellerini kaldırdı. "Sakin ol şampiyon. Onun ırkçı bir pislik olduğunu biliyorum, bu yeterli bir sebep. Ayrıca yattığınızı beş yaşındaki bir elf bile anlayabilir."
İolas'ın bakışları olabildiğince tehditkardı. Fakat Dara öfkesinden etkilenmiş gibi durmuyordu. "Peki o zaman senin sevgiline ne demeli? Hain o olmasın? Sonuçta ülkeyi bölen isyanı da o çıkarmıştı."
"Aron benim sevgilim değil! Ayrıca ülke zaten bölünmüştü. Saf, mükemmel elfler ve üretim hatası zavallı yarı elfler olarak!"
İolas onu duymuyordu. "Belki de sensindir? Neden olmasın?" diye suçladı.
Dara öfkeyle sırtındaki sadaktan okunu çıkarıp omzuna astığı yaya taktı ve İolas'a çevirdi. "Sözlerine dikkat et savaşçı." dedi buz gibi bir sesle. Fakat İolas geri adım atmamıştı.Burunlarından soluyarak birbirlerine bakıyorlardı. Hemen çaprazlarından bir tavşan hızla zıplayarak geçerken Dara okunu ona çevirip, hayvanı vurdu. Ok, tavşanın göğsüne saplanıp, kanlı bir gri yün topağı halinde yere düşmesine neden oldu.
"Yemek vakti." diye söylenerek avına doğru yürüdü. İolas sakinleşmeye çalışarak elini saçlarına geçirip çekiştirdi. Dara haklı olabilir miydi? Alessea ona ihanet edebilir miydi?
♣️
İkisi de geniş ve karanlık mağaranın en kuytu köşesinde yaktıkları küçük bir ateşin önüne oturmuş, iştahsız oldukları halde sırf güç toplayabilmek için Dara'nın avladığı tavşanları yiyorlardı. İkisi de sessizdi. Mağaranın içinde bir yerlerden akan suyun sesi geliyordu. Dara'nın bir kulağı yankılanan bu yeraltı suyunun sesindeydi.
"Demek annen bir kahindi?"
Bu soru Dara'nın midesinin aniden düğümlenmesine neden olmuştu. Elindekileri bıraktı ve bir bezle yağlı parmaklarını temizlemeye başladı.
"Demek Nil'e aşıksın?" diye sordu, sorusunu duymazlıktan gelerek. İolas kısa bir an irkilse de geri adım atmadı.
"Sende de var mı kahinlik? Nasıl bildin tuzak olduğunu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Kızı / ELENIEL
Fantasy"Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu ölmek için doğmuş." Ela ölümden doğmuştu. Yaşam, büyük bir fedakarlığın sonunda bir uyarı niyetine sunulmuştu ona. Başka bir bedende, başka bir kimlikle, farklı anılarla donatılmış bir halde yeniden doğmuştu. "Asıl ren...