"Bu da ne demek? Ben ölü müyüm?" Nil elindeki ölüm belgesine bakarken hayretle haykırmıştı.
"Aslında Nil Atasoy ölü." diye araya girdi Lamia şirin bir gülümseme ile.
"Ben Nil Atasoy'um zaten!"
"Sen Nil Atasoy'un bedeninde yaşan Elda'sın."
Genç kadın sinirli bir bakış attı. "Elda değil, Ela. Hayatımın sonuna kadar bunu mu söyleyeceğim ben!"
Aron bıkkın bir sesle araya girdi. "Burada neler oluyor? Hiçbir şey anlamadım!"
"Bunu bize Lamia açıklayacak." Konuşan Alarik'ti. Kapüşonunu yüzüne kadar çekmiş, onlara arkasını dönmüş halde koltuğa oturmuş somurtuyordu. Aslında içten içe mutluydu çünkü Ela dönmüştü fakat önce bu gerçeği sindirebilmeydi. Onun ölü bedenine sarılıp ağladığı anlar zihninde belirdikçe boğazında bir yumruya neden oluyordu. Bu kadar sersemin içinde duygularını belli edemezdi.
"Şöyle tatlım, tam beş yıl önce Nil Atasoy iki kutu sakinleştirici içerek intihar etmiş. Ela'nın intihar ettiği aynı gün. Ela dünyaya döndüğünde öleli bir gün bile olmayan Nil'in boş bedenine yerleşmiş oldu."
"Reenkarne olduğunu zannediyorduk." Sorarcasına söylemişti Alessea. Hızla Nil'e döndü ve sıcacık bir şekilde gülümsedi. "Dönmene sevindim gerçekten, sevdiğim tek Melez sensin." Nil ona gülümserken, o çoktan soğuk ifadesine geri dönmüş Lamia'ya bakıyordu. "Bize neden yalan söylediniz?"
"Ben yalan söylemedim. Valarınız yalan söyledi."
"Sen bilmiyor muydun?" Bunu soran Aron'du. Lamia masum bir bakış attı.
"Bilmiyordum. Nil'i görünce anladım."
"Nasıl anladın?" diye soran Nil merakla süzdü onu. Lamia, sanki ortada olan bir şeymiş gibi gözlerini devirdi.
"Nil'i çeviren auranın renginin altından kendi rengini görebiliyorum."
"Neymiş o renk?" Odadaki herkes bir ağızdan sormuştu, Nil dışında. O, Lamia ile aynı anda mırıldandı.
"Çivit mavisi."
Lamia, düşünceli bakışlarını masanın parlak cilasına dikmiş genç kadını süzdü. Onu ilk gördüğünde çivit mavisi halkaların üzerindeki parlak yapay pembenin nafile bir çabayla kendi aurasını kapatmaya çalışmasından anlamıştı genç kadının aslında reenkarnasyona uğramadığını. Zaten beş yıllık bir süre içinde reenkarnasyon olması saçmalıktı. Aklını kaçırırdı. Bunu dile getirmemişti çünkü Valarlar öyle inanmalarını istemişlerdi. Lamia'nın anladığını bilmiyorlardı. Peki ama Valarlar neden yalan söylemişti?
"Falcı kadın." dedi birden karşısındaki düşüncelere dalan genç kadın. "Falcı kadın da aynısını söylemişti. Kendi auramın üzerine koyu pembe bir rengin sonradan eklenmiş gibi durduğunu ima etmişti."
"Kim o kadın?"
Genç kadın anlattı. Kadını tanımıyordu, arkadaşı Derin götürmüştü onu. Onlara tarot kartlarından bahsetti. Dehşetten ve felaketten başka bir şey yoktu kartlarda. Sadece son kartta umut çıkmıştı. Aşıklar Kartı. O an, karta gülüp geçmişti ama şimdi anlıyordu ne demek istediğini. Alarik'den bahsediyordu. Ne kadar çok felaket yaşasa da sevdiği adam hep yanında olacaktı. Özlemle ona baktı. En son hatırladığı şey bileklerini kestikleri andı. Daha sonra ne olduğunu bilmiyordu. Sirius'a gitmişler miydi? Asena'yı görmüş müydü? Neye benziyordu? Alarik onu, ordan nasıl götürmüş ve nasıl yeniden hayata döndürmüştü? Bilmediği, öğrenmesi gerek çok şey vardı. En çok da Alarik'e ihtiyacı vardı. Ona sarılmak, tanıdık kokusu ve sıcaklığında kaybolmak hissi saatler ilerledikçe daha çok artıyordu içinde. Ne var ki isteklerinin gerçekleşmesi için beklemesi gerekiyordu. Alarik ondan uzak duruyordu. Duygularını belli etmekten hoşlanmadığını bildiği için o da onun üzerine gitmiyor, sabırla kendisine gelmesini bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Kızı / ELENIEL
Fantasy"Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu ölmek için doğmuş." Ela ölümden doğmuştu. Yaşam, büyük bir fedakarlığın sonunda bir uyarı niyetine sunulmuştu ona. Başka bir bedende, başka bir kimlikle, farklı anılarla donatılmış bir halde yeniden doğmuştu. "Asıl ren...