♣️28♣️

914 90 20
                                    

Gri, yeşil duvarların olduğu bir odacıkta oturuyorlardı. Duvarlarda meşaleler yanıyor, sarı yumuşak bir ışık etraflarını sarıyor, duvarlara gölgeler vuruyordu. Burada zaman kavramı yoktu. Genç kadın kendini kapana kısılmış gibi hissediyor, sanki toprağın altına diri diri gömülmüş gibi zorlukla nefes alıyordu. Odanın içerisinde birkaç kap kaçak, küçük bir ocak, ortada taştan alçak bir masa, bir kenarda ise samanlardan oluşan bir yatak vardı. Üzerinde beyaz bir çarşaf seriliydi.

Odanın ortasında uzun cübbesi, uzun saçları ve sakalıyla yaşlı adam ileri geri gidip geliyordu. Nil, bir köşeye büzüşmüş boşluğa bakıyor, Alarik ise onun yanında dalgın bir tavırla yaşlı adamı izliyordu.

Bir süre sonra yaşlı adam elinde dumanı tüten iki tas getirip masaya koydu. İçerisinde yeşil renkli bulamaca benzeyen bir şey vardı. Nil midesinin bulandığını hissetti.

"Balık çorbası," diye açıkladı yaşlı adam hoşgörüyle gülümseyerek. Nil'in ne düşündüğünü anlamış gibiydi. "Güçlü kalmanız için yemeniz lazım."

Alarik, genç kadının elini tutarak masaya getirdi. Sandalye olmadığı için soğuk zemine oturdular. Nil üzerindeki monta rağmen üşüyordu.

"Ocağa biraz daha yaklaş küçük hanım," dedi bir kez daha konuşarak Meerin. "Üşüyorsunuz."

Alarik'ten ayrılmak istemeyen Nil başını hayır der gibi salladı. Zorlukla, "Teşekkürler, böyle iyiyim," diye mırıldandı. Alarik çorbasını içmeye başlamıştı bile. Nil de istemeye istemeye yeşil şeyden bir kaşık aldı. Fakat korktuğu gibi değildi. Çorba çok lezzizdi. Onun tereddütlü halinin yok olup kasesine gömüldüğünü gören Meerin yeninden gülümsedi.

"Yemeklerimi kendim yaparım," dedi yavaşça. "Aghartılar'ın damak zevki bir hayli tuhaf olabiliyor."

"Burada ne işin var Meerin?" diye sordu Alarik birden. Onları kurtardığı andan beri ilk defa yaşlı adama bir şey demişti. Meerin bu sorunun cevabını bir süre düşündü.

"Dünyadan elimi eteğimi çektim," dedi en sonunda tane tane. "Aghartılar beni kabul etti. Evim artık burası."

"Sen buraya ait değilsin."

"Sen de buraya ait değilsin Alarik," diye cevabı yapıştırdı yaşlı adam gözlerinde eğlendiğini belli eden bir parıltıyla.

"Ama ben saklanmıyorum."

Alarik'in cevabıyla yaşlı adamın gözlerindeki parıltı söndü. Hafifçe geri çekildi. "Buraya neden geldiğinizi biliyorum," dedi konuyu değiştirmek isteyerek. "Daha doğrusu ne için geldiğinizi biliyorum. Fakat aradığınız şey burada değil."

"Burada olmadığını zaten biliyorum," diye araya girdi Alarik. "Nerede olduğunu bulmaya geldik."

Meerin kaşlarını çatıp bir süre sakallarıyla oynadı. "Nerede olduğunu biliyorum. Ama orası çok tehlikeli. Gitmek istediğinizden emin misiniz?"

"Mecburuz," diye mırıldandı Nil. Gözlerinde beliren bir ifade yaşlı adamın dikkatini çekmişti. Fakat herhangi bir yorum yapmadı. Kısa bir an genç kadının yüzünü inceledi. Ardından iç geçirdi.

"Shambalalılar'ın merkezinde."

"Orası neresi?"

Yaşlı adam sakin ama keyifsizce gülümsedi. "Gürcistan."

"Gürcistan mı?" diye tekrarladı şokla Nil. Başını ellerinin arasına aldı. "Kutuplar'dan Gürcistan'a gitmek ne kadar sürer ki?" dedi yarı gülüp yarı sinirlenerek.

"Size yardımcı olacağım. En kısa zamanda gidebilmeniz için. Tabii bunu yapmaya gerçekten niyetliyseniz. Çünkü çok tehlikeli."

"Yapmak zorundayız," dedi Alarik öfkeyle. "Zira bütün dünyanın saklanmak için Agharta'ya sığacağını sanmıyorum."

Yıldızların Kızı / ELENIELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin