Yorumlar aşırı düştü nedense, okunmalarda aynı şekilde. Üzülüyorum ಥ‿ಥ
~~~~
25 yıllık ömrümde en mutlu olduğum zamanları sorsalar son birkaç haftayı söylerdim. Her şey o kadar iyi gidiyordu ki gerçekliğini sorgulatıyordu bana.
Akın ile olan konuşmamızdan sonra daha rahatlamış hissediyordum artık kendimi. Eskiye dair her şey geçip gitmişti resmen. Üzerimdeki bütün yükün birden çekildiğini hissediyordum.
Çalan zil ile oturduğum yerden kalkıp kapıya ilerledim. Ozandı büyük ihtimalle. Okuldan sonra bana gelmesini, onu bir yere götüreceğimi söylediğimde neresi diye sormamıştı bile.
Kapıyı açtığım gibi asılmış yüzüyle karşılaştım. "Yavrum ne oldu?" Diye sordum içeri çekerek onu. Dudakları büzülmüştü. "Akın abi dalga geçiyor benimle. 'Bunca yıllık bekarı kaptın tereyağı' diyor bana." Dedi yalancı sinirle çıkardığı sesiyle.
Yanına yaklaşıp kollarımı açtığımda istediğim şeyi anlayarak, çantasını çıkarmış parmak uçlarında yükselerek kollarını boynuma sarmıştı. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes çektim içime. Mis gibiydi kokusu.
Boş anından faydalanarak bacaklarından tuttuğum gibi kucağıma kaldırdım vücudunu. Bacaklarını hemen belime sarıp, daha sıkı sardı kollarını boynuma.
"Ben kızarım ona, benim miniğime nasıl tereyağı der o?"
"Aşkım dalga geçme benimle."
Söylediği hitapla donup kalmıştım. Normalde adımı bile zor söyleyen çocuk bana aşkım demişti. Bir hitap kalbimi böylesine nasıl attırabilirdi?
Henüz 2 haftalıktı ilişkimiz fakat hâlâ utanıyor, çekiniyordu benden. "Ne dedin sen?" Diye sordum tekrar duymak istediğim için. "Dalga geçme dedim, başka ne dedim ki?" Gözlerini benden kaçırarak cevap vermişti. Ne dediğini biliyor ama utanıyordu.
"Çiçeğim ne dediğini gayet iyi biliyorsun." Dedim kulağına yaklaşarak. Derin bir nefes alıp boynumdaki elini enseme bastırdı. "Aşkım dedim."
"Aşkım dedin."
"Hı hı" dedi başını sallayarak. Belindeki bir elimi çenesine sararak bana bakmasını sağladım. "Ben senin sevgilinim, bana aşkım veya başka kelimeler söylemen normal. Bunun için utanma sakın." Dedim çenesini baş parmağımla okşayarak. "Ayrıca çok hoşuma gitti." Yüzünde güzel bir gülümseme oluştuğunda, gülüşüne yaklaşıp küçücük bir öpücük kondurdum.
"O zaman hep derim, aşkım."
"Güzelim benim, çok güzelsin."
Söylediğime kıkırdayıp başını boynuma sakladı. Ne kadar utanma desem de bir süre daha böyle devam edecektik anlaşılan. Belini sımsıkı sararak gülmeye başladığımda elini hafif sırtıma vurdu.
"Gülmesene ya."
"Bir kere öp gülmeyeyim."
Başını omzumdan kaldırıp yüzüme baktığında göz devirmişti. "Ne istersem öpücük karşılığı yapıyorsun, farketmiyorum sanma." Dedi bilmiş bilmiş söylenerek. Benim dudaklarına bağımlı olmam suç muydu yani? Kesinlikle değildi.
"Eyvah! Yakalandım."
Yüzümdeki gülümseme, yüzünü bana yaklaştırmaya başladığında daha da büyüdü. Onu öpmek sanki bir boşluğu doldurmak gibiydi. Sanki sonu olmayan bir güzellikte yürümek gibiydi.
Küçük, hiç belli olmayacak kadar bir öpücük kondurup geri çekildiğinde onaylamaz bakışlarımı gönderdim ona. Ensesinden tutup kendime çektiğim gibi iki dudağına ıslak bir öpücük verdim. Yine gözlerini büyütüp bakmıştı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUÁNFÈN|BXB
Короткі історії-TAMAMLANDI- Yasin geçmişin ve karşılıksız aşkının acısını yaşayan bir genç, Ozan geçmişin ve şimdiki zamanın acısını hâlâ derinlerde yaşayan bir çocuk. Aynı kader, aynı keder. Kalbim Ege'de Kaldı Yasin-Ozan çiftinin kitabıdır. Diğer kitabı okumanı...