43-"Belki de..."

2.9K 259 216
                                    

Geldik memleketimin plaka numarasına djnskxls

Sanırım bildirim gelmiyormuş bölüm attığımda. Panodan duyuru yapıyorum onun için. Başka çözüm bulamadım 🥲

Yüzümün her yerinde dolaşan dudaklarla uykumdan uyandım. Ozan bir elini boynuma sarmış dudaklarını yüzümün her yerinde gezdiriyordu. Gözlerimi açmadan uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim.

Dudakları alnımda, elmacık kemiklerimde, burnumda geziniyordu. Bazen duraksayıp kokumu içine çekerek tekrar öpüyordu.

Dudaklarımda hissettiğim nefesiyle sakin davranmaya çalıştım. Dudakları hafifçe bana değiyordu. Çekip öpmemek için zor duruyordum. Ama ne yapacağını merak ettiğim için numarama devam ettim.

"Seni öpsem şu an, kötü bir şey mi yaparım? Bence yapmam. Çok öpmek istiyorum."

Her kelimesinde dudakları, dudaklarıma değiyordu. Yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu. Kalbinin güzelliğine ağlamak istedim.

Kendi kendini ikna etmeye çalışıyordu hâlâ. "Azıcık öpüp çekileceğim sadece. Uyandığında söylerim zaten." Sonunda ikna olmuş olacak ki dudaklarının baskısını arttırmıştı. Tamamen dudaklarımı öpüyordu.

Ardı ardına küçük küçük öpücükler bırakıyordu. Bazen de dilinin ucuyla yalayıp geçiyordu. Alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında, bedenini altıma almamak için zor durmuştum.

Son kez ıslak bir öpücük verdikten sonra geri çekilip, yüzünü boynuma gömmüş, kollarını belime sararak kıkırdamıştı. "Karşılık almadan öpmek de tuhafmış. Olsun uyanınca da öperim."

Uykuma devam ediyormuşum gibi davranarak kollarımı beline sarıp kendime çektim iyice bedenini. Vücudunun yarısı üzerimdeydi artık. Aşkından ölecek gibi hissediyordum resmen. O kadar büyüktü ki yeri kalbimde.

"Aşkım benim."

Kollarını iyice bana sardığında bir bacağını bacaklarımın arasına çekip bir bütün oldum onunla. Hâlâ çıplaktık fakat ne o rahatsızdı bu durumdan, ne de ben.

Gece o kadar yorgun düşmüştük ki olduğumuz yerden kalkamamıştık. Ozan'ı duş almaya ikna etmeye çalıştım fakat sızlanarak kabul etmedi. Sabah almak istediğini söyledi. Ben de daha fazla ısrar edemedim. Çünkü ben de aşırı bitkin düşmüştüm.

Yandan bir miyavlama sesi gelince başını anlık kaldırıp o tarafa baktı. Fonse etrafta dolanıp duruyordu. Onu salona almıştık birkaç gün önce ama yine de il fırsatta bizim yanımıza geliyordu. Ozan çok alışmıştı ona. Ben de tabi.

"Kızım yedin mi mamanı bakayım? Aferin bebeğime benim. Fazla ses çıkarma baba uyuyor. Yorgun sanırım biraz."

Kediyle konuşma çabasına gülmemek için kendimi zor tutuyordum. O kadar tatlı konuşuyordu ki dişlerimi sıkıyordum tatlılığından resmen.

"Dün gece çok güzeldi biliyor musun? İkimizin de ilkiydi. Çok daha arttığını hissediyorum sevgimin. Önceden de çok seviyordum yanlış anlama bak. Baba duyarsa üzülür yoksa. Şimdi artık ondan asla ayrılamazmışım gibi geliyor. Beni bırakırsa ölürüm gibi geliyor fonse."

Göğsümün üzerinde hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi araladım. Başı göğsüme yaslı bir şekilde duruyordu. Ağlıyordu.

"Bırakmaz beni değil mi?" Uyandığımı hâlâ farketmemişti. Gözyaşları akmaya devam ediyordu hâlâ. Neden bu kadar duygusallaşmıştı anlamamıştım. Neden onu bırakacağımı düşünüyordu ki? Ölsem bırakmazdım.

YUÁNFÈN|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin