72. BÖLÜM "ÇÜRÜMEYE YÜZ TUTMUŞ KALPLER"

69.6K 4.5K 5.9K
                                    

Selam yıldızlarım :)

Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.♡

Bir önceki bölüme gelen yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu bölüme yapacağınız yorumları da sabırsızlıkla bekliyorum. Bol bol yapmayı ihmal etmeyin :)

Medyadaki şarkıyı açıp arkanıza yaslanarak okumaya başlayabilirsiniz.

Keyifli okumalar.♡

Instagram: gizzemasllan / kuralsizofficiall

******

******

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

72. BÖLÜM "ÇÜRÜMEYE YÜZ TUTMUŞ KALPLER"

Bazı kalpler vardır; acı içinde kıvranıyor olsalar da yaşamak isterler ve bazı kalpler vardır ki; acı çekmelerine sebep olan yine kendileridir. Sevmezler, hissetmezler, iyi hiçbir duyguyu içlerinde barındırmazlar. O kalpler çürümeye yüz tutmuş kalplerdir. Bir gün elbet sevgisizlik içinde çürüyecek, ölümü getireceklerdir. Çünkü sevgisizlik ölümden başka hiçbir şey getirmezdi. Sevgisizlik içinde olan biri yaşıyor, nefes alıyor olsa da ruhu yavaş yavaş ölüyordur. Sevgisizliğin getireceği ölüm zaten hiçbir zaman fiziki bir şey olmamıştı, kural buydu. Fakat sorun şuydu ki; bizim hikâyemiz tüm kuralların yıkılışını anlatıyordu.

"Elif." Duyduğum bu sesle gözlerimi yağmur tanelerinin ıslatıyor olduğu camdan çektim ve arkama baktım, odaya giren Işıl'ı gördüm. "Amcamı ameliyata alıyorlar." Gözümün ucuyla saate baktığımda 2'yi birkaç dakika geçtiğini görüp gözlerimi yeniden ona çevirdim.

"Geliyorum." Işıl, başka bir şey demeden odadan çıktığında yeniden pencereye döndüm. Öğlenin ikisi olmasına rağmen karanlık gözüken gökyüzüne baktım. Bulutlar güneşi kapatmış, bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bakışlarımı aşağıya indirdim, hastanenin önündeki caddede koşuşan insanlara baktım. Bazen böyle şeyleri izlemek, insanlara uzaktan bakmak keşke benim de sıradan bir hayatım, ilişkim olsaydı diye düşünmeme neden oluyordu. Bazen de kendime her şey sıradan olsaydı bu kadar büyük olur mu diye soruyordum ve tüm acılara, yaşadığımız her şeye, akıttığımız her gözyaşına rağmen bu hayatı seviyordum. Çünkü bu hayatın içinde Yiğit vardı, başka bir hayatta o yoktu.

Üzerime çöken hüzün omuzlarımın düşmesine neden olurken neden böyle hissettiğimi bile bilmiyordum. Bu odaya uyumak için geldiğimde Yiğit de peşimden gelmiş, beni öptükten sonra ondan yeni bir evlenme teklifi almıştım. Bu beni mutlu etti, bu karmaşanın içinde bile bunu istemesi biraz da hoşuma gitti ama onun kollarının arasında uyuyup yalnız uyandığımda kendimi kötü hissediyordum. Düşündüğüm tek şey geçmişte olanlardı. O düğün gününde yaşananlar gözlerimin önünden bir an bile olsun gitmiyordu. O gün hissettiğim acıyı kalbimde bir kez daha hissediyorum. Bu acı artık kalbimi çürütüyor gibiydi ve ben bu acıdan korkuyorum. O günden, o gün olanlardan çok korkuyorum. Aynı şeyin bir daha yaşanacak olmasından, bu kez farklı sonuçlanabilme ihtimali olmasından çok korkuyorum. En kötüsü ne biliyor musunuz? Bu korku uyuyunca geçmiyor, kabuslarım oluyor. Yiğit'e sarılınca geçmiyor, hatta ya bir daha sarılamazsam diye daha da artıyor. Ağlayınca geçmiyor, yok sayınca geçmiyor, gülmeye çalışınca geçmiyordu. O acının içine mâhkum olmuş gibiyim ve sanki bu mahkûmiyet de hiçbir zaman geçmeyecek gibiydi. Fakat en çok da bu korkuyla her şeyi mahvetmekten korkuyorum.

KURALSIZ | KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin