Saat kaçtı, ne kadardır halay çeken insanları izliyorduk bilmiyordum ama garip bir bağımlılık yaptığı belliydi. Çünkü Anıl da hala burada oturuyordu. Serra üşüdüğünü söyleyerek üzerine bir şey almak için eve kadar gitmişti.
Hiç beklemediğim bir anda silah sesi duyduğumda yerimde sıçramıştım. Tanımadığım bir adam halay çekenlerin ortasına girmiş havaya ateş ediyordu. Yüzünde bundan keyif aldığını belirten bir ifade vardı.
Korkuyla etraftaki çocuklara baktım ve biran önce bu saçmalığın bitmesini diledim
"Şaka mı bu?" dedi Anıl. Daha önce duymadığım bir ses ve görmediğim bir yüz ifadesine bürünmüştü.
"Bu saçmalığı bitirsin bence" diyerek ayağa kalktığında adamla konuşmaya gittiğini anlamış ve kolundan tutmuştum. Adam bu köyden değildi ve hareketlerinden anladığım kadarıyla medeni bir konuşmadan hiçbir şey anlamayacaktı.
"Gitme bence. Bu köyden değil zaten" dedim. Kolunu tutan elimi nazikçe çekip "Konuşacağım. Şu çocuklardan birine gelse hesabını kim verecek?" demişti.
Sert adımlarla girmişti birden halayın içine. Onun ardından davul çalmayı bırakmış halay durmuştu. Şuan adamın karşısında duruyordu. Ama görüntüm önüme gelen insanlardan dolayı net değildi.
Hem ben hala niye burada oturuyordum? Ayağa kalkıp hızlıca insanların arasından geçtim ve Anıl ile adamın yanına geldim.
"Silah ne kadar doğru? Şuradan birine gelse hatta gelen bu kurşun can alsa bu düğün evi cenaze evine dönse ne olacak?" demişti. Tane tane konuşuyordu. Ama karşısında ki adamın bundan anlayacağını sanmıyordum. Şiddet matah bir şeymiş gibi öğretilen bu insanlar kolay kolay değişmez ve başkasının doğrusunu kabul etmezdi."Sanane? Hem sen kimsin?" diyerek Anıl'a doğru bir adım atmıştı. Anıl derin bir nefes alarak elini karşısında ki adamın omzuna koydu.
"Öğretmen" dedi. "Her anlamda öğretmen" diye eklediğinde adam sertçe Anıl'ın elini omzundan indirmişti. Benim gözüm elinde ki silaha gidip geliyordu.
"Tamam, hadi hocam gidelim biz" diyerek Anıl'ın kolundan tuttuğumda "Bir saniye" diyerek beni kendinden uzaklaştırdı.
"Silahı bırakır mısınız?" dedi adama. Herkes etrafımıza toplanmış müdahale etmeyi bekliyordu. Babam neredeydi? Alsaydı Anıl'ı şuradan.
Adam Anıl'ın gözlerinin içine baka baka birkez daha sıkmıştı havaya. Çocuklar çığlık attığında Anıl gözlerini kapattı. Çok iyi anlamıştım ki en hassas noktasıydı çocuklar.
Adama doğru bir adım attığında bende tekrar Anıl'ın kolundan tuttum. "Lütfen gidelim" dediğimde artık olay benim kontrolümün dışına çıkmıştı çünkü adamı göğsünden sertçe ittirmişti.
"Çocuklar var diyorum sakin kalayım diyorum ama yok kalamıyorum" diye bağırdığında bir adım geri çekilmiştim. Birkaç kişi araya girmeye çalışmıştı. Ben başlayan bu kavgaya bakamıyordum ta ki bir silah sesi daha duyana kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
Teen Fiction"Günlerdir hatta haftalardır bunu düşünüyorum. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum" dediğinde dolan gözlerimi saklamak için başımı öne eğdim. Ayrılık konuşmasını duymak istemiyordum. "Anladım" dedim sözünü keserek. Gözleri tekrar beni bulduğunda kaşlar...