⚡
Sınava girmeden önce, öğrencilerin arasında ki konuşmalara kulak misafiri olmuştum. Stresten bahsediyorlardı. Sınava sadece 15 gün kalmıştı ve zamanın nasıl bu kadar çabuk geçtiğini sorguluyorlardı.
Geçiyordu zaman. Özellikle bu bir yandan bitsin bir yandan da bitmesin istediğimiz bir süreçse su gibi akıyordu. Girdiğim senelerde de deneyimlediğim gibi bu sene de yaşamıştım.
Daha geçen Anıl ile yeni tanışmıştım. Bana kazanabileceğimin umudunu aşılamıştı. Onun üzerinden tam 9 ay geçmişti.
Göz ucuyla karşı koltukta oturan Anıl'a baktım. Dizlerinin üzerine Zeynep'i yatırmış seviyordu.
"Yenge" dedi, Nil. Bana kaş göz işareti yaparak mutfağa gelmemi söylüyordu. İç çektim. Haftalardır olduğu gibi Eray'ı söylemem için benimle konuşacaktı. Ama anlamıyordu ki ben söyleyemezdim. Kaç kere denemiştim ama Anıl'ın vereceği tepkiden çekinerek sonunu getirememiştim. Tepkisi bana olmazdı ama yine de içime sinmiyordu.
"Evet Nil, dinliyorum." dedi, Anıl. Yaptığı işaretleri fark etmiş olmalıydı.
Nil gülümsedi. "Neyi abi?"
"Nergis'e benden gizli ne söylemek istiyorsan onu diyorum"
"A-a" dedi Nil. "Benim senden gizli neyim olabilir ki?"
"Değil mi? Olmamalı da zaten."
Telefonumu kontrol ettim. Henüz bir bildirim gelmemişti. Meraktan ve korkudan ölmek üzereydim.
Birkaç gündür deneme çıkışında bir kadın dikkatimi çekiyordu. Denemeye girdiğim kurumun yan binasının 2. Katında sürekli ağlama sesini duyuyordum. Bugün kayıtsız kalamamıştım ve cahil cesareti ile ziline basıp, kadının kapısına kadar gitmiştim. Karşılaştığım görüntü içler acısıydı. Yüzünde ve vücudunun belli noktalarında morluklar olan bir kadın. Hemde çok genç. Benden birkaç yaş büyüktü.
Evlendiği daha doğrusu evlendirildiği adamdan şiddet görüyormuş. Dışarıya sadece sokaktan alışveriş yapmak şartıyla çıkabiliyormuş, telefonu yokmuş. Şehre zaten çok yabancıymış.
Dava açması ve polise gitmesi gerektiğini söylediğim için anlatmıştı bunları. Aklıma, cüzdanımın bir köşesine sıkıştırdığım kart gelmişti. Anıl'ın avukat olan arkadaşı. Erhan Güney. O an selamını Anıl'a iletmediğini hatırlamıştım fakat onu sonra düşünecektim.
Hemen kendisini aramıştım. Telefon da konuşulmayacak bir konu olduğu için kadına yine de numaramı bırakıp Erhan'ın ofisine gitmiştim.
Olayı anlattığım da kadın ile yüz yüze konuşması gerektiğini ve ilgileneceği söylemişti. Hatta bugün evine gidecek ve yalnız bulabilirse konuşacaktı. Bana da haber verecekti.
Ama henüz bir mesaj yoktu. Zeynep, Anıl'ın dizlerinde uyuduğunda onu yerine yatırdık. Biraz daha kaldıktan sonra kendi evimize gelmiştik.
"Sen bugün neden durgunsun?" dedi, Anıl. Yanıma oturmuş, öne eğik olan başımı çenemden tutarak kaldırmıştı.
"Sınav için stes mi oluyorsun?" diye sordu hemen sonra. Başımı olumsuz anlamda salladım. Sonra birazcık geri kaymış ve başımı dizlerinin üzerine koymuştum. Sanırım Zeynep'i kıskanmıştım.
"Ne oldu?" dedi, saçlarımı okşarken.
"Birkaç gündür bir kadına rastlıyordum. Ağlıyordu filan. Bugün evine gittim."
"N'aptın n'aptın?..Bana neden haber vermeyip tek başına gittin?"
"Bilmiyorum...Anlık gelişti...Sonra kadınla konuştum. Zorla evlendirilmiş, her yeri morluk içindeydi. Telefonu yok. Dışarıya çıkmasını izin de yok...Sonra aklıma senin arkadaşın geldi. Hani avukat olan. Onunla tanışmıştık daha önce"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
Teen Fiction"Günlerdir hatta haftalardır bunu düşünüyorum. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum" dediğinde dolan gözlerimi saklamak için başımı öne eğdim. Ayrılık konuşmasını duymak istemiyordum. "Anladım" dedim sözünü keserek. Gözleri tekrar beni bulduğunda kaşlar...