Yazarken çok keyif aldığım bir bölüm oldu. Umarım siz de okurken keyif alırsınız. Bölüm sonunda yorumlarınızı bekliyorum : )🍃
Çok hafif yağan kar ile başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Rahatsız edici bir yağış değildi. Ruhumu dinlendiren bir yağıştı.
Anı ölümsüzleştirmeyi severdim. Bu yüzden vardı fotoğraflar. Yıllar sonrasında bile bakıp o günü hatırlayabilmek, o gündeymiş gibi hissedebilmek için.
Ölümsüzleştirmek isteyeceğim anlar çok mutlu olduğum anlardı. Mesela bugün gibi. Arabaya doğru yürüyen Anıl'a baktım.
"Anıl" dedim.
Bana doğru döndüğünde onu yanıma çağırmıştım. İyi bir fotoğraf olabilmesi için uygun ışığı arıyordum ve bulmuş sayılırdım.
"Fotoğraf çekinelim" dedim telefonumu ona vererek. Telefonu kaldırdığında parmak ucumda biraz yükselip iki elimi omzuna koyarak poz vermeye çalıştım. Anıl'ın fotoğraf çekme konusunda pek yetenekli olduğunu söyleyemeyecektim.
"Kötü çıkıyorum" dedim. "Mümkün değil" demişti Anıl. O tatlılık yapmak istiyor olabilirdi ama gerçekten kötü çıkıyordum. Telefonu tutan kolunu kendimce yönlendirerek doğru pozu bulmaya çalıştım.
"Bana versene" dedim. Telefonu bana uzatmıştı. Benden uzun olduğu için ben onu rahatlıkla kadraja alamıyordum. "Niye benden uzunsun ki? Çekemiyorum böyle" demiştim. Anıl'ın güldüğünü duydum. "Uzun olduğum için özür diliyorum" dedi.
Ben birkaç dakika daha güzel bir fotoğraf çekmeye çalışmıştım ama mümkün değildi. "Pardon bakar mısınız?" Anıl'ın sesini duyduğumda gözlerimi ona çevirdim.
Yoldan geçen bir kadını durdurmuştu. "Rica etsek fotoğrafımızı çeker misiniz?" demişti sonra. Evet, çok mantıklıydı.
"Tabii ki" diyen kadına telefonumu verdim ve hemen Anıl'ın yanına geçmiş bana uzattığı elini tutmuştum. Diğer elimle kolunu tutarak kameraya baktım.
"Çekiyorum...Çektim"
🍃
Ben yüzümde ki makyajı silerken Serra benim için yatak hazırlamış ve uyumayayım diye de kahve yapmıştı.
Makyajı sildiğimden emin olduktan sonra Serra'nın hemen yanına oturup yorganı dizlerime kadar çektim.
"Ee, ne yaptınız?" dediğinde kahvemi içerek omzumu silktim. "Yemek yedik işte"
"Çok gıcıksın biliyor musun?"
"Ne anlatmamı istiyorsun anlamıyorum ki...Ailesinden bahsetti biraz. Anladığım kadarıyla aile bağları çok kuvvetli. Kardeşinden bahsederken gözleri parlıyordu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
Teen Fiction"Günlerdir hatta haftalardır bunu düşünüyorum. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum" dediğinde dolan gözlerimi saklamak için başımı öne eğdim. Ayrılık konuşmasını duymak istemiyordum. "Anladım" dedim sözünü keserek. Gözleri tekrar beni bulduğunda kaşlar...