27.Bölüm| İddia

487 42 2
                                    

~

Kahvemden bir yudum alırken, dalmış gitmiş Nil'i izliyordum. Leyla Abla, Nil ve ben neyimize güvendiğimizi bilmeyerek üzerimize şallarımızı almış balkonda oturuyorduk. Leyla Abla'nın bir kulağı telsizdeydi. "Hayırdır?" dedim, kahve fincanını masanın üzerine bırakırken.

Nil gözlerini bana çevirdi. "Ne hayırdır?"

"Daldın gittin"

"Sen abime aşık olduğunu nasıl anladın?" dedi, sanki bu soruyu sormayı bekliyormuş gibi.

"Onu görmeden yapamadığımı fark ettim" dedim. "Hatta buraya gelmişti sadece haftasonu için. Çok garip hissetmiştim. Sürekli yanımda olmalıymış gibi gelmişti"

Nil bana baktı uzun bir süre. "Aşk berbat bir şey" dedi. Leyla Abla hemen "Aşık mı oldun?" demişti. Nil hızlıca başını salladı. "Hayır, asla"

"Asla dediğine göre olmuş" dedim.

"Olmaz" dedi, kendi kendine.

"Ne olmaz?" diye sordu Leyla Abla.

"Abim sayılır. Hem abim var. Hayatta olmaz" dedi sonra. Bizimle değilde kendi ile konuşuyor gibiydi

"Yaş farkı mı çok?" dedi, Leyla Abla.

"Ne?" dedi, Nil. Sesli konuştuğunu yeni fark etmişti. "Yok" dedi sonra. "Kimse yok yani. Neyse size iyi geceler benim erken yatmam lazım"

Yanımızdan kaçar gibi gitmişti.

~

Saçlarını açık bırakmış, üzerine siyah çizgili triko kazak, altına ise siyah tül çorap ile diz kapağının üzerinde biten siyah kot bir etek giymişti. Okula giderken çok özenli olduğu söylenemezdi, çünkü buna fazla vakit bulamıyordu. Aynada ki kendisini memnun eden görüntüsüne baktı. Sarının en parlak tonunda ki saçları, mavi gözleri kendisini sevmesi için yeterli bir sebepti. Bu konuda hiç mütevazi değildi.

Çantasını koluna takıp birkaç kitabını da alarak odadan çıktı. Dış kapıyı açtığında beklemediği biri ile karşılaşmıştı. "Ne işin var burada?" dedi gözlerini kısıp kitaplarını göğsüne bastırırken.

"Anıl'a geldim" dedi, Eray. Gözlerini kısaca Nil'in üzerinde gezdirmişti. "Düğüne gider gibi nereye gidiyorsun?"

Nil gözlerini devirdi. "Ben seninle konuşmuyorum, abim de evde yok" yanından geçerek dışarıya çıktığında Eray peşinden ilerlemişti."Çiçek aldım ya barışalım diye?"

"Almadım çiçeklerini başkasına verecektin ya hani"

"Vermedim ama?"

"Verecek biri bulamamışsındır" dedi, Nil umursamaz bir tavırla. "Bak bu kaçıncı...Sen beni fazla hafife alıyorsun."

"Alıyorum çünkü öylesin. Kim ister seni ya? Kimse uğraşmaz seninle." dedi, Nil Eray'ı baştan aşağı inceleyip yüzünü buruştururken.

"Öyle mi?" dedi, Eray hırsla.

"Öyle" dedi, Nil.

"Tamam, hatırlatacağım bunu sana"

"Düğün davetiyemi ayrı isterim"

"Gönderirim"

"İyi"

"İyi"

~

Gözlerimi Zeynep'in ağlama sesiyle açmıştım. Gözlerimi kısarak telefona baktım. Saat neredeyse öğleye geliyordu. Anıl gideli çok olmuştu ama benim o kadar halim yoktu ki yataktan kalkamamıştım. Sanırım hasta olmuştum ve bu bende ağlama isteği uyandırıyordu. Hastalık benim için fazla nazlandığım bir evre olurdu ve bu nazımı annemden başka kolay kolay kimsenin çekeceğini sanmıyordum. Annemi özlemiştim.

NefhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin