⚡
Alarm sesi, uykumun en güzel yerinde çalıyordu. Anıl uyanıp yatakta doğrulurken ben asla kalkmak istemiyordum. Ona sırtımı döndüm ve yorganı iyice başıma doğru çektim.
"E hadi kalk" dedi, Anıl. Uyanır uyanmaz nasıl bu kadar enerjik olabiliyordu?
"Ben dün ki plandan vazgeçtim. Uyuyacağım" dedim.
Dün akşam gaza gelmiş ve güneş doğmadan kalkıp sabah koşusu yapmak gibi bir fikir ortaya atmıştım. Ama şuan koşmak için uykumdan feragat edesim hiç yoktu.
Anıl üzerimden yorganı çekti. "Yok öyle yağma" dedi. "Vallahi çok uykum var ya. Gece de zaten geç uyudum, nöbet tuttum o kadar" dedim.
"Güzelim gece yarısında sınav açıklamazlar demiştim sana zaten."
"Yo" dedim, gözlerimi açıp yüzümü Anıl'a dönerek. "Gece de açıklamışlar" dedim. Sonra hızlıca yatakta doğruldum. Direkt telefonu elime almış ve ÖSYM sayfası yerine Twitter'a girmiştim. Henüz açıklanmadığını gördüğümde derin bir nefes verdim.
Anıl elimden telefonu aldı. "Heyecanını anlıyorum ama biraz fazla kaçırıyorsun artık" dedi. Son 1 haftadır manyak olduğum doğruydu. Açıklanma tarihine 3 gün vardı ama belki açıklanır umudu ile 1 haftadır sitede resmen nöbet tutuyordum.
"Hadi hadi" dedi, elimden tutarak yataktan kaldırmıştı. "Güne güzel başlayalım."
⚡
Güne gerçekten çok güzel başlamıştık. Yataktan çıkana kadar adımlarım geri geri gitse de sahil de, günün ilk ışıkları ile hafif tempoda koşmak harika hissettirmişti.
Tabii benim için hafif tempoydu çünkü Anıl benden çok öndeydi. Başta onun hızına ayak uydurmak istemiştim fakat sonra yetişemeyince bırakmıştım.
Anıl'ın da beni beklemek gibi pek derdi olduğunu sanmıyordum. Kendisi dünden hevesliymiş de haberim yokmuş. Bunun tribini atmayı aklımın bir köşesine yazarken gözlerime bir şey takıldı. Bir göz kırpış bir gülüş...
Bizim istikametimizin tersine koşan güzel bir kadın, Anıl'a gülümsemiş ve hatta göz kırpmıştı. Kadının Anıl'a doğru yürüyeceğini anladığım an da "Anıl" diye seslendim. Anıl duraksayarak bana doğru baktı. Aramızda ki kadına ters ters bakarak "Sevgilim ben yoruldum da evimize mi dönsek artık?" dedim.
Bu sırada Anıl'a doğru yürüyordum. Kadın mesajımı almış olmalı ki kendi yoluna devam etmişti.
"Yoruldun mu gerçekten?" dedi, Anıl şaşkınlıkla. Gerçekten kadını fark etmemiş miydi? "Elini versene" diyerek elini tuttum. "Yüzüğün de var...Acaba yüzükleri değiştirsek mi? Böyle 100 metre öteden belli olan bir şey alsak filan"
Anıl bana bakmaya devam ederken "Kadını görmedin mi ya?" dedim. "Göz kırptı sana, güldü sonra."
"Kim?" dedi.
"Şu giden" diye mırıldandım. Neyse ki dönüp kadına bakmadı.
"Gözümüz Nergis Hanım'dan başkasını görmüyor...Bir şey söyleyeceğim acaba bana büyü yapmış olabilir misin?" dediğinde güldüm.
"O büyüyü ben değil sen yaptın bence. Ben asla evlenmezdim" ayakta durmaktan yorulduğum için Anıl'ı banka doğru çekiştirdim, denize karşı oturduğumuz da Anıl "Asıl ben evlenmeyecektim. Bir kadına tekrar güvenebilmek filan hayal gibi geliyordu." dedi
"Tabii beni görünce" dedim, saçlarımı savurarak.
"Yalnız seni ilk gördüğümde bir çocuktan farkın yoktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
Teen Fiction"Günlerdir hatta haftalardır bunu düşünüyorum. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum" dediğinde dolan gözlerimi saklamak için başımı öne eğdim. Ayrılık konuşmasını duymak istemiyordum. "Anladım" dedim sözünü keserek. Gözleri tekrar beni bulduğunda kaşlar...