Babalar

13K 523 23
                                    

Burak

"Al hayatım bunu giydir."

Deniz'in uzattığı şort ve tişörtü alıp Doğu'ya giydirdim hızlıca. Daha sonra kucağıma alıp alnına dökülen saçlarını geriye attım. Uykulu uykulu bana bakıyordu.

"Uykunu alamadın mı bebeğim?"

Cevap vermeden kafasını boynuma yasladığında saçlarını okşadım. çekmeceden emziğini çıkarıp ona uzattım. Hastanede bez ve emzik sevmediğini söylemişlerdi. Bezi zorunlu kullansa da emziği sevmediği için zorlamıyorduk. Sadece bazen ona veriyorduk ve canı isterse alıyordu.

Hep beraber odadan çıkıp salona geçtik. Deniz'in babaları geleceği için kahvaltıya oturmuyorduk. Onlarla beraber yapacaktık. Başka şehirde kalıyorlardı ve Doğu'yu merak ettikleri için birkaç günlüğüne buraya gelme kararı almışlardı. Allah'tan beni seviyorlardı da aramızda herhangi bir sorun olmuyordu. Sadece Hazar babam biraz kıskanç olabiliyordu bazı durumlarda. Ama onu da anlıyordum. Ben de kıskanç bir insandım.

"Nerede kaldılar acaba?"

Deniz heyecanla saatine bakarken gülerek kolundan tutup kendime çektim ve birkaç saniye öpüp ayrıldım.

"Sakin ol Deniz. Gelirler birazdan otur hadi."
"Çok özledim onları."
"Biliyorum sevgilim."

Bu sırada kapı çaldığında Deniz koşarak kapıya gitti. Kucağımda Doğu ile peşine takıldım. Doğu bu sırada ağzından emziği çıkarıp bıraktı. Boynunda asılı duruyordu sadece. Kapıda Levent babasına sarılıyordu.

"Oğlum benim! Ne kadar özledim seni."
"Ben de seni çok özledim baba."
"Hoş geldiniz."

Levent baba bu sefer bana sarıldı.

"Hoş bulduk oğlum. Nasılsın? Bu küçük yavru nasıl?"

Sarıldığımız için arada kalan Doğu huysuz bir şekilde dudak büzmüştü.

"İyiyiz baba aynıyız biz. Doğu da iyi. Pek uykusunu alamadı sadece şimdi o yüzden huysuz biraz."

Hazar baba da içeri girince ona da sarıldım.

"Hoş geldin baba."
"Hoş bulduk oğlum. Ufaklık bu ne güzellik böyle? Seni alsam mı kucağıma?"

Hazar baba en sevecen yüzü ile Doğu'ya sorduğunda hemen Doğu'nun belinden tutup kendimden biraz uzaklaştırdım.

"Bebeğim, benim babalarım onlar. Tanışmak ister misin?"

Deniz Doğu'ya heyecanla sorduğunda Doğu kafasını salladı aşağı yukarı. Hazar babam Doğu'yu kucağına aldığında ufak çaplı bir şaşırma seansı geçirdi.

"Bu ne zayıflık böyle. Sen bebek misin sen?"

Doğu'nun karnını okşayarak konuştuğunda Doğu gülerek elini itmeye çalıştı. Levent babam arkadan Doğu'ya uzandı bu sırada.

"Benim torunum oldu şimdi. Delireceğim daha bu yaşımda torunum oldu."

Söylenerek Doğu'nun yanaklarını sıkıp öpünce güldük. Hem mutsuz gibi yapıp hem seviyordu. Denize baktığımda gözünün parladığını gördüm. Babalarını çok seviyordu.

Deniz ailesini kaza sonucu kaybetmiş bir çocuktu. Yetimhanede büyümüştü. oradan ayrılacağı zaman da Levent ve Hazar baba onu evlat edinmişler. Aralarındaki bağ çok farklı.

"Baba kahvaltı masası hazır hemen oturalım mı?"
"Oturalım oturalım. Çok acıktım zaten."

Onlar lavaboya giderken Doğu'yu Deniz alıp mutfağa geçti. Ben de valizlerini alıp odalarına taşıdım. Mutfağa geçtim daha sonra.

"Yapılacak bir şey var mı?"
"Yok sevgilim otur gel."

Doğu'nun sandalyesinin önünü takmaya çalışırken beni cevapladı Deniz. Ona bakarak yerime oturdum. Babamlar da gelmişti kısa bir süre sonra. Baş köşede Doğu oturuyordu. Biz de ahalisi gibi yanında.

"Burak olmuyor bu takamadım yarım saattir ya."
"Neden olmasın ki, kırıldı mı acaba?"
"Bilmiyorum sen bir bak."

Masanın ön aparatını bana verdiğinde sandalyeye uzanıp takmaya çalıştım. Doğu da bu sırada elinde çatalıyla gelecek yemeği bekliyordu.

"Acıktın mı sen miniğim benim?"

Yanaklarını sıkıp öptüm hızlıca. Tombik tombik yanaklarını yiyeceğim bir gün gerçekten.

"Oldu mu?"
"Oldu oldu."

Doğu icin hazırladığı tabağı önüne koyup önlüğünü taktı.

"Başlayabilirsin güzelim."
"Baba başlayın başlayın beklemeyin bizi."
"Oğlum Doğu'yu izlemekten yemeği unuttuk."

Gülerek onayladım onu. Doğu insanları kendine kitliyordu.

"Yolculuk yordu mu baba? İyi miydi?"
"İyiydi iyiydi, güzel geçti."

Hazar babam Levent babama garip bir bakış attı. Konuşurken bir ima yapmış gibiydi.

"İyi iyi. Rahat gelin. Var mı istediğiniz başka bir şey? Yapalım hemen?"
"Oğlum otur otur. Yok istediğimiz bir şey sen ye yemeğini."

Herkes yemeğine döndü. Havadan sudan sohbet edilirken Doğu'ya döndüm. Önündeki zeytine çatalını batırmaya çalışıyordu. İçinde çekirdek yoktu ama onun çatalının ucu sivri olmadığı için batmıyordu sanırım. Gülerek zeytini elime alıp ağzına uzattım. Parmaklarımla beraber ağzına aldığında yine oyun oynadığını anlayıp acımış gibi yapmaya başladım.

"Ay ay, parmaklarım koptu."

Doğu yine kıkırdamaya başlayınca gülerek yanaklarını sıktım.

"Yaramaz."
"Şunun gülüşe bak. Yerim seni yer!"

Levent baba coşkuyla konuşunca Doğu utangaç utangaç gülümsedi.

"Bir de utanıyor ya Hazar şuna bak!"

Hazar baba levent babamın kolunu sarsmasına gülerek elinden tutup öptü.

"Görüyorum hayatım, sakin ol."
"Ne yapıyorsun çocukların yanında ya?"

Hazar babamın omzuna vurduğunda gülerek kafamı önüme eğdim. İkisi çok güzel anlaşıyordu ve onları izlemek çok eğlenceliydi.

"Baba otuz iki olduk hala çocuk diyorsun bize ya."
"Çocuğumsun sen benim. Herhalde çocuk diyeceğim."

Levent baba Deniz'i çekip sarıldığında Deniz de ona sarıldı hemen.

"E baba ben de sana sarılayım madem."

Hazar babama yaklaştığında gülerek kafamı tutup kendine çekti.

"Asıl yaramaz sensin sen. Bir de Doğu'ya dersin. Unutmadım camı taşladığın günü."
"Baba..."

Gülerek sarıldım ona. Camı taşlama olayı doğruydu. Ama o gün Deniz telefonunu açmamıştı ve geç saatte zile de basamazdım. Ben de odasının camına taş atmıştım. Ama biraz yanlış atınca babamların odasına gitmişti taş.

"Baba!"

Doğu elini masaya vurarak bağırdığında ona döndüm hemen. Huysuz huysuz bize bakıyordu. Aman iki dakika da biz ilgi görmeyelim değil mi?

"Gel hadi gel."

Tabağını bitirdiği için önündeki önlüğü çıkarıp kucağıma aldım. Biz kahvaltımıza devam ederken arada Doğu'ya da bir şeyler yediriyordum. Hazar baba da elini tutuyordu. Doğu'nun hoşuna gittiği belliydi. Daha fazla ilgi görmek onu mutlu etmişti.


DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin