İkinci Aşı

8.5K 452 14
                                    

Yorumlar çok düştü benim morali sifir sifir sifir!

Deniz

Doğu'nun üstünü giydirdikten sonra kucağıma aldım. Sabahın köründe randevu verdikleri için uyandırmak zorunda kalmıştık ve daha gözlerini bile açamıyordu.

"Fıstığım benim uyanamadın mı hala?"

Hazar babam Doğu'yu öptüğünde çantasını hazırlamaya devam ediyordum. Burak giyinmekle meşgul olduğu için bütün işler bana kalmıştı. Doğu da sabah sabah huysuz olduğu için kucağımdan inmiyordu. Babamlara bile gitmiyordu.

"Baba şu emziği uzatır mısın?"

Levent babam Doğu'nun en çok kullandığı emziği verdiğinde onu da çantaya atıp eksik bir şey olmadığına karar verince fermuarı kapattım.

Bu sırada Burak nihayet odaya girdiğinde sinirli sinirli ona baktım.

"Nihayet."
"Özür dilerim. Ver bana."

Doğu'yu belinden tuttuğunda ona doğru uzattım. Doğu benden ayrılıp Burak'ın kucağına gittiği gibi dudaklarını büzdü. Nazlanma vakti geldi tabii.

"Oy bebeğim benim! Niye büzüldü o dudaklar yine?"
"Baba!"

Ağlamaya başladığında güldüm. Çok tatlı ağlıyordu deli.

"Oy benim minnoşum."

Hazar babam Doğu'nun sırtını okşarken içi giderek konuşunca onları izlemeyi bırakıp çekmeceye gittim. Tarak ve toka alıp yanlarına gittim.

"Gel bebeğim saçlarını yapalım."

Burak Doğu'nun yüzünü silerken hala gülüyordu.

"Gülme sen de çocuğa."

Sessizce uyarıp Doğu'yu beşiğine oturttum.

"Neden ağlıyorsun bebeğim? Bir şey olmayacak ki."

Omuzlarını kaldırıp indirince büzdüğü dudaklarına derin bir öpücük bıraktım.

"Yerim seni bebek."

Saçlarını acıtmadan tarayıp iki yandan topladım. Lüle lüle olan saçları böyle çok şirin görünüyordu. Burak yanına oturup saçlarıyla oynayınca gülmeye başladı. Mutsuz da duramıyor.

"Hazırız. Hadi çıkalım."

Doğu'yu kucağıma aldığımda Burak da çantasını aldı. Babamlar kapıya kadar yanımıza gelip bize uyarılarda bulunurken hepsine kafa sallayıp arabaya geldik. Doğu yanağını omzuma yaslayıp tişörtümün yakasıyla oynarken elimi sırtına çıkardım.

"Geç kalacağız Burak acele et."
"Tamam. Ama ben seni öpmedim."

Bana yaklaştığında ben de ona yaklaşıp hızlıca dudaklarından öptüm.

"Hadi Burak."
"Tamam tamam."

Hızlıca hastaneye sürdü. Randevu saati geçmek üzereydi.

Hastanenin otoparkına arabayı park edince Burak önden inip Doğu'yu benden aldı. Ben de çantayla beraber arkalarından gittim. Son anda yetiştiğimiz için sıra bize hemen geldi. Odaya girince çantadan karnesini çıkarmak için uğraştım bir süre. En alta koymuşum onu da.

"Merhaba. Hoş geldin minik!"

Yine güler yüzlü bir hemşire bizi karşıladı. Bu seferki erkekti ama. Doğu birazdan bunun için de huysuzlanır kesin. Hani ablaya gidecektik diye.

"Karnesi."

Hemşireye kağıtları uzatınca benden alıp bir süre baktı ve masaya bıraktı. Daha sonra Burak'a döndü.

"Kucağınızda durabilir sıkıntı yok. Siz oturun sedyeye."

Burak oturduğunda Doğu kafasını daha çok yasladı boynuna. Çantasından en sevdiği örme oyuncağı çıkarıp ona uzattım.

"Bak bebeğim senin için gelmiş."

Elimden aldığında kafasını sürekli bize sürttüğü için dağılan saçlarını kulağının arkasına aldım.

"Dağılmış hep saçların."

Burak da benim gibi saçlarını düzeltti.

"Bacağından olacak. Biraz daha açalım lütfen."

Üzerindeki sarı şortu yukarı çektiğimde Doğu kaçmaya çalıştı. Burak belinden tutup düşmek üzere olan Doğu'yu kucağına çekti.

"Bebeğim düşeceksin düzgün dur."

Hemşire gelip bacağını pamukla sildiğinde Doğu yine dolu dolu gözlerle onu izlemeye başladı. Burak öncekinde yaptığı gibi kafasını başka yere çevirdiğinde sırtımı duvara yaslayıp bitmesini bekledim. İğne olup bittiğinde Doğu da ağlamaya başlamıştı. Sanırım bu sefer acımıştı. Kıyamam bebeğime benim.

"Bitti bitti."

Hemşire ağlaması dursun diye konuşmaya çalışsa da Doğu onunla ilgilenmediği için pes etti. Karneye bir kağıt yapıştırıp yazı yazdı ve bana uzattı.

"Geçmiş olsun."
"Sağolun."

Burak Doğu ile konuşup onu neşelendirmeye çalıştıkça Doğu sanki daha çok ağlıyordu.

"Tamam bebeğim benim. Tamam geçti minnoşum."

Saçlarını üst üste öperken arabaya kadar gelmiştik. Sürücü koltuğuna geçtiğimde Burak yan tarafa oturdu. Arabayı çalıştırmadan önce Doğu'ya döndüm.

"Bebeğim?"

Burak Doğu'yu bana doğru olacak şekilde çevirdiğinde elini tuttum.

"Çok mu acıdı minnoşum?"

Kafasını salladığında Burak yüzünü silip bir kez daha öptü.

"Sana kıyamam ben."
"Dondurma yemeye gidelim mi? O zaman belki acısı geçer."

Yine kafasını sallayınca güldüm. Benim tatlı bebeğim!

"Hayatım dur ben arkaya geçeyim."
"Neden?"
"Doğu'nun bezini değiştirmem lazım."
"Hastanede değiştirseydin ya Burak. Kolaylık varken burada uğraşacaksın."
"Ya şimdi biri girer odaya sinir eder beni. Ben bebeğimi kimseye göstermem."

Son sözünü söyleyip arabadan çıkınca güldüm. Bu hastanedeki bez değiştirme odalarının diğerleriyle aynı olduğunu sanıyordu sanırım.

Arka kapıyı açıp Doğu'yu yatırdığında arabayı çalıştırdım. Otoparktan çıkarken konuşmaya başladım.

"Buradaki bez değiştirme odaları kapalı. Kimse görmezdi yani."

Yeni bezi altına sererken söylediklerimle bana döndü.

"Deniz bunu şimdi mi söylüyorsun?"

Kendimi tutamadan gülmeye başladım.

"Ya Burak akıl var mantık var! Bu hastanede onları ulu orta koyacak değiller ya! Tabii ki özel odalar var."

Bezi kapatıp şortunu giydirdi ve Doğu'yu kucağına alırken kıstığı gözleriyle bana baktı. Dikiz aynasından bakışıyorduk.

"Sür arabanı."

Ben gülmeye devam ederken o Doğu ile konuşmaya başlamıştı. Benim hakkımda konuşuyordu sanki duymuyormuşum gibi.

"Senin bu baban deli. O yüzden evlendik zaten. Dedim kandırırım ben bunu."
"Burak!"
"Tamam tamam."





DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin