Yorgun

6.9K 399 7
                                    

Deniz

Burak'ın odaya gelmesini beklerken Doğu'yu zorla oyalıyordum. Artık nasıl sinirlendiyse bir saattir dönmedi.

"Babam. Minim babam."

Doğu önündeki oyuncaklarla oynarken Burak'ı sayıklıyordu. Şirin haline gülümsedim.

Kapı açıldığında o tarafa döndüm. Yüzü hala gülmeyen Burak içeri girip Doğu'nun yanına gitti. Koltuğa oturup Doğu'yu kucağına aldığında Doğu gülümsedi.

"Babam."
"Efendim miniğim?"

Doğu kucağında hafif kalkıp Burak'ın yanağından öptüğünde Burak biraz da olsa gülümsedi.

"Çok güzel olmuşsun bebeğim."

Saçlarına öpücük kondurunca Doğu sarıldı.

"Sakinleştin mi nihayet?"
"Açma konuyu Deniz."

Nasıl siniri varsa hala geçmemişti.

"Doğu sıkıldı odada seni beklerken. Ben de zaten şirketi göstermek için getirdim buraya. Biraz dolaşalım hadi."
"Şimdi mi Deniz?"
"Hadi Burak dolaşalım biraz."

Hiç istemiyor gibi görünse de yavaşça ayağa kalktı. Doğu sevinçle gülümseyince ben de ona gülümsedim.

"Bir tanesin."

Kolundan tutup hafifçe kendime çektim ve dudaklarından öptüm. Bana karşılık verince keyfim daha da yerine geldi.

"Hadi gidelim hadi."

Odadan çıktık ve aşağı kata indik. Doğu gördüğü her şeyi sorduğu için bir katı bile gezmemiz oldukça uzun sürdü.

"Doğu, yetmez mi bebeğim? Yorulmadın mı sen?"
"Ya baba hayıy."
"Hayır yok minik uyku saatin geldi senin."

Burak Doğu'nun kafasını kendine yasladı ve saçlarını okşadı.

"Uyu artık miniğim akşam erken uyuyorsun sonra uyku düzenin bozuluyor."
"Ama baba."
"Hadi Doğu."
"Ya of!"

Tek elimle yanaklarını sıkıştırdım hızlıca.

"Of deme babaya of deme."
"Hadi odaya gidelim de uyu biraz."

Odama çıkınca Doğu'nun bezini ve üzerindeki rahatsız pantolonu değiştirip kucağıma aldım. Burak ısıttığı sütü getirip Doğu'yu kucağımdan alınca koltuktan kalkıp bilgisayarın başına geçtim. Burak Doğu'yu uyuturken ben de şirket verilerini açıp incelemeye başladım. Kısa bir süre sonra yanına gelen Burakla kafamı kaldırıp doğuya baktım. Koltuğa yatırmıştı Doğu'yu ve güya uykusu olmadığı halde on dakika geçmeden uykuya dalmıştı.

"Ne yapıyorsun."
"Burak bu veriler tek bir çalışanın bir hafta ise gelmemesi ile olacak iş değil. Asıl sorun ne?"

Derin bir nefes alıp masaya yaslandı.

"Rakibimiz dişli çıktı diyelim. Anlamıyorum sanki çalışanların hepsi aynı anda işten sıkılıp tatile çıkmak istemiş gibiler. Herkes bir anda işlerini aksatmaya başladı ve nasıl oluyorsa tam bu sırada rakibimiz yeni işler aldı. Bunların hepsi tesadüf olacak değil."

Yavaşça kafamı salladım.

"Ne yapacağız?"
"Anladıkları dilden konuşacağız. Şerefsiz herifler illegal iş yapmadan duramıyorlar."
"Burak lütfen bize zarar verecek işlere girme. Uzak duralım şunlardan."
"Nasıl girmeyebilirim Deniz? Adam bütün çalışanlarımı elimden aldı resmen anlamıyor musun? Ne yapabilirim?"
"Çalışanlarla konuşalım. Durumun aslını öğrenelim."

Sinirli sinirli bacağını sallamaya başlayınca ayağa kalkıp sarıldım.

"Sen sakin olursan her şeyi çözeriz. Sinirli olman hiçbir sorunu çözmüyor."

Derin bir nefes aldığında boynundan öptüm.

"Senin çözemeyeceğin hiçbir şey yok sevgilim. Sana güveniyorum. Beraber her işin üstesinden geliriz."

Kollarını belime dolayıp boynuma yaslandı.

"Yoruldum Deniz."

Ellerimi saçlarına çıkarıp kafasını daha çok yasladım kendime.

"Yorulduğun her zaman yaslanman için arkandayım ben. Her zaman."

Belime doladığı kollarını sıkılaştırıp kafasını kaldırdı.

"İyi ki varsın."
"Sen de iyi ki varsın."

Hafifçe uzaklaştım.

"Evimize gidelim. Bu konuyu iyice düşünürüz. Babama da haber verelim. Onun yardımına da ihtiyacımız olacak."

Konuşmadan sadece kafasını sallayarak onayladı.

"Hadi Doğu'yu al. Uyandırma sakın."
"Nasıl uyandırmadan alayım Deniz."
"Söylenme Burak hadi."

Doğu'nun yanına gittiğinde çantaları topladım ben de. Burak Doğu'yu kucağına aldı ve beraber arabaya kadar yürüdük. Arkaya Doğu ile beraber oturunca şoför koltuğuna geçtim.

Doğu'yu odasına bırakıp oturma odasına geçtik. Telefonumu alıp sırtımı Burak'a yasladım.

"Arıyorum babamı."
"Tamam."

Görüntülü aramayı başlatıp telefonu yüz hizamda kaldırdım. Çok geçmeden babam telefonu açtı. İkisi de mutfaktaydı.

"Efendim Deniz?"
"Nasılsınız baba ne yapıyorsunuz?"
"Yemek yapıyoruz oğlum siz ne yapıyorsunuz?"
"Oturuyoruz öyle biz de."
"Doğu nerede? Benim miniğim olmadan mı aradınız?"
"Baba seni miniğin ile bir süre konuşturamayacağız mecburen. Önemli bir şeyi söylemek için aradık."
"Bir sorun mu var?"

Babam doğradığı sebzeleri bırakıp telefona döndü.

"Şirkette bazı sıkıntılar var."

Burak olanları baştan sona anlatınca Hazar babam kısa bir süre düşündü.

"Bu yeni adamlar sıkıntı çıkaracak belliki."
"Çıktı zaten çıkacağı kadar. Daha ne yapacaklar?"
"Bunları yapan çok daha ilerisini de yapar Burak. Bir an önce çözmek lazım."
"Ne yapalım?"

Levent babam arkadan uzanıp göz devirdi.

"Çocuklar niye bu kadar dert ediyorsunuz. Şu halinize bakın ne bu yüz ifadesi? Bir düzgün düşünelim en fazla ne olabilir? Biz yarın geliriz yanınıza. Hazar da yardım eder sorunu çözeriz."

Gülümsedim babamın söylediğine.

"Teşekkür ederim baba."
"Önemli değil oğlum benim. Tabii ki yardım edeceğiz. Siz canınızı sıkmayın boşu boşuna."

Bölüm bitti. Bundan sonra bölümlerin sonuna böyle yazacağım.






DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin