Tabu

4.2K 304 30
                                    

Deniz

"Siz iyice delirdiniz artık."
"Ne alakası var ya?"
"Burak Doğu daha iyileşmedi saçmalama!"
"Hayır iyileştim."
"Evet gayet de iyi benim bebeğim."

Derin bir nefes alıp odaya kısa bir bakış atarak onlara döndüm.

"Evde babalarımız var farkında mısınız? Rezillik resmen. İkiniz de unutun onu."
"Yaa."
"Doğu özellikle sen. Daha zamanı var."
"Ama..."
"Hadi hadi, geçin içeri."

İkisi de birleşmiş bana sex teklif ediyordu. Bu evde güvenliğim yok benim gerçekten. Babamlar dün gelmişti. Ve gece de burada kalmışlardı. Onlar geldiği için boş misafir odasına yatak hazırlamıştık. Kalabalık bir aileydik şu an.

Ve bu sabah Doğu'nun raporları çıktığı için hastaneye gittik. Hiçbir sıkıntı olmadığını öğrenince de uzunca bir süre sarıldım bebeğime.

Şimdi babamlar kendi aralarında sohbet ediyordu. Biz de mutfakta gizli gizli sex planı yapıyorduk. Saçma bir ortamdı evet.

Nihayet iki azgını ikna edip odaya girdiğimde hepsinin de bakışları bize döndü. Hiçbir şey yokmuş gibi gidip Levent babamın yanına oturdum ve beline sarıldım.

"Size bir haberim var."
"Neymiş o?"

Sadece bana değil diğerlerinin de duyacağı şekilde sesli söylediği için herkes babamı dinlemeye başladı. Kafamı omzuna yatırıp aşağıdan ona dinledim.

"Biz sitede bir ev bulduk. Taşınıyoruz."
"Yaşasın!"

Doğu koşarak yan yana oturan babamların arasına girip ikisine birden sarılınca güldüm. Deli.

"Ay hayırlı olsun. İyi oldu böyle iyi."

Emin abi samimi bir şekilde konuşunca kafamı ona çevirdim. Çok sevimli bir adamdı. Ve bütün hareketleri konuşmaları o kadar içten geliyordu ki. Aslan abi de öyleydi aslında. Dışarıdan çok soğuk görünse de aramız düzeldiğinden beri bütün sohbetlerimiz kahkahalarla geçiyordu. Burakla dalga geçmesi çok eğlenceliydi.

"Aklıma bir fikir geldi!"

Doğu oturduğu yerden kalkıp koşarak odasına gidince hepimiz arkasından baktık. Yine ne iş çıkaracak acaba bize?

"Geldim geldim."

Eli kolu dolu bir şekilde gelip her şeyi orta sehpaya bıraktı ve yere oturdu. Getirdiği deftere bir şeyler yazarken bir yandan da konuşmaya devam ediyordu.

"Oyun oynayacağız. Şimdi ben buraya hepinizin ismini yazacağım bekleyin."

Hızlı hızlı yazıp kopararak katladı ve getirdiği torbanın içine attı hepsini. Sonra da ayağa kalkıp elini torbaya sokarak çevirmeye başladı.

"Tabu oynayacağız. İki takım olacak. Kura ile seçeceğiz takımları. Vee ilk takımın ilk kişisiiii, Deniz babam!"

İsmimi çektikten sonra kağıdı yere atıp yenisini çekti. Çok derli topludur zaten benim bebeğim. Titiz ve temiz. Yersen.

"İkinci takımın ilk kişisiiii Hazar dedem!"

Bağırarak anons ediyordu. Çok şirin görünüyordu gözüme. Zaten herkes yüzünde kocaman gülümseme ile izliyordu Doğu'yu.

"Deniz babamın ekibine girecek diğer kişi deee Emin dedem!"

Doğu tek tek bütün kağıtları çekti. İlk grup ben, Emin abi, Levent babam ve Doğu olacak şekildeydi. Diğer takımda da zaten kalanlar olan babam, Burak ve Aslan abi. O kadar komik bir takım oldular ki. Hiçbir şey bilemeyip hepsinin de sinir krizi geçireceğine eminim!

"Yaşasın! Şimdiii, babam başlasın."

Telefonuma indirdiği uygulamadan oyunu açıp bana verince Burak da kelimeleri kontrol etmek için yanıma geldi.

Heyecanla ilk kelimeyi açıp anlatmaya başladım. Kelime kelebek.

"Havada ne var?"
"Gökyüzü."
"Hayır baba daha küçük düşün."
"Bulut."
"Çok daha küçük."

Göz devirerek babama bakınca Doğu öne atıldı hemen.

"Kuş."
"Aferin bebeğim. O kuş ne yapıyor havada?"
"Avcılık."
"Baba ama sen de yani..."

Burak kahkaha atarken hiç konuşmayıp düşünen Emin abiye doğru anlatmaya başladım.

"Hadi, kuş ne yapıyor?"
"Uçuyor."
"Hah! İşte uçan bir şey bu. Böyle güzel benekleri var."
"Uğur böceği!"

Doğu büyük bir heyecanla ve sevinçle bağırınca gülümseyerek öpücük attım.

"Maalesef değil bebeğim. Biraz daha büyük ondan. O da çok güzel."
"Kelebek!"
"Evet!"
"Bitti."

Sadece bir kelime bildik. Şaka mı bu?

"Ya süre çok kısaydı!"
"Hadi hadi ağlama."

Elimden telefonu alınca hızlıca elinden tutup aşağı çektim. Onun kelimelerini kontrol etmem gerekiyor. İlk kelime açılınca güldüm. Ne yapacaklar çok merak ediyorum. Bütün kelimeler yasak.

"Bunun ana vatanı Güney Amerika. Bizde de çok tüketilir."
"Kakao."
"Öbürü."
"Kahve."

Oha. İkisi birden cevap verdi. Burak hızlıca diğerine geçti bu sırada.

"Tatile çıkıyorum eşyalarımı neye koyarım."
"Valiz."
"Hayır."
"Bavul."
"Evet."

O kadar rahatlar ki. Şaka mı bunlar? Hiç bilemezler diye düşünmüştüm.

"Hah, baba geçen şirkette konuştuk. Sen gelirleri öğrenmek için istedin. Ne o?"
"Fizibilite raporu."
"Ama yok artık!"

Süre birince hızla aldım telefonu elinden.

"Sıra bizde."

Emin abi anlatmak için kalkınca Burak oyunu başlatıp ona uzattı.

"Aa bu şey. Kişi bu. Serenad'ı yazdı bu!"
"Zülfü Livaneli."

Babam hızlıca cevap verince alkışladım ama Burak kafasını iki yana sallayınca kaşlarımı çattım.

"Doğru değil mi?"
"Deniz beni dinle boşver onu. O romanın yazarı. Bu şiirin yazarı olacak. Hadi!"
"Ya bir de şiiri mi varmış!"

Doğu kendi kendine söylenince Burak gülmeye başladı.

"Geçiyorum."
"Geç geç."

Soruyu geçip yenisine baktı. Onu da pas geçip başka kelime açtı.

"Hay anasını ya! Bu da kişi. Huzur'u yazdı bu. Ha şey şey, saatleri ayarmala bilmemnesi diye kitabı var."
"Ahmat Hamdi Tanpınar! Saatleri ayarlama enstitüsü."

Doğu gururla söyleyince Burak aferin deyip gülümsedi. Hızlıca belinden tutup kendime çekerek yanağından öptüm.

"Aferin benim oğluma."
"Bitti."
"Kimdi öbürü?"
"Ahmet Muhip Dıranas."
"Yuh."

Oyun devam ederken bol bol söylenme ve şikayet içinde geçmişti.

"Hayır sus!"
"Baba..."

Doğu koşarak gidip Burak'ın ağzını kapatınca herkes kahkahaya boğulurken Burak hala anlatmaya çalışıyordu. Eğer bunu anlatırsa tam iki katımız olacakları için Doğu asla bilmelerine izin vermiyordu.

En sonunda süre birince Doğu zaferle sırıtırken Burak telefonu koltuğa fırlatıp Doğu'yu tuttuğu gibi yere yatırdı. O gıdıklarken Doğu da kaçmaya çalışıyordu. Artık gülmekten gözümden yaş gelmeye başlamıştı.

Bittiii!
İstek varsa alayım gençler.

Ama yorum yapın ya. Valla yorumsuzluk başıma vurdu. Yorum okumak istiyorum. YORUM!










DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin