Yağcı

6.1K 380 24
                                    

Deniz

"Dedem!"

Doğu Hazar babamın kucağına atladığında gülümsedim. Babamları çok özlemişti gerçekten.

"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Doğu'm senin koluna ne oldu bebeğim?"
"Minim sandayyem kaydı dede! Soya düştüm bööyle."
"Oy sana kıyamam minnoşum benim."

Kısa çaplı bir karşılamanın ardından içeri geçip oturduk. Bir süre sohbet edince Hazar babam Burak ile konuşmak için onu da yanına alıp çalışma odasına geçti. Bir süre konuşmaları için vakit vermek istesem de merak ettiğimden ayağa kalktım.

"Baba Doğu'ya göz kulak olsan iki dakika."
"Tamam tamam sen git."

Ayağa kalkıp çalışma odasına gittim. İkisi de ayaktaydı ve konuşuyorlardı.

"Oğlum sen önce bir sinirlerine hakim ol. Öfkeyle kalkan zararla oturu hiç mi duymadın? Biz yine her zamanki gibi işimizi layığıyla yapacağız."
"Baba bu bir değil iki değil. Şerefsiz herif bütün çalışanları satın almış olmaz diyenleri tehdit etmiş bir de geçmiş karşıma hiçbir şey olmamış da hakkıyla yükselmiş gibi akıl veriyor."
"Bir değil iki değilse yine öncekiler gibi bir şekilde kendimizi kurtarırız. Sen onun haddini bildirmeyi bana bırak. Ben halledeceğim"

Burak derin bir nefes verdi. Hala içi rahat etmemiş gibiydi.
Hazar babam Burak'ın ensesinden tutup kendine çekti ve sarıldı sıkıca.

"Canını sıkma artık. Ben halledeceğim."

Gülümseyerek içeri girip yanlarına gittim.

"Ben de istiyorum."

Hızlıca ikisinin arasına girip sarıldım. Gülerek bana sarıldıklarında aralarında küçüldüm.

"Hadi hadi aşağı iniyoruz. Doğu bizi böyle görse çıldırır, yakalanmayalım. İşleri de öğlenden sonra hallederiz. Doğu uyusun ondan daha sonra."
"Tamam hadi gidelim."

Odadan çıkıp oturma odasına gittik beraber. Doğu Levent babamla beraber oyun oynuyordu.

"Dede soya minim saçyayımı kestik. Çünkü minim saçyayım çok uzundu. Soya beyaber babamın yanına gittik. Soya babama sayıldım biy süyü!"
"Yav senin dillerini yerim ben!"

Babam yüzündeki gülümseme ile dinlediği Doğu'ya en sonunda dayanamayıp sarıldı. Kucağına çekip öpmeye başlayınca güldüm. Doğu gerçekten çok tatlı konuşuyordu.

"Doğu."
"Babam."
"Uykun gelmedi mi bebeğim?"
"Hayıy."
"Yine bozulacak senin düzenin."
"Biyazcık daha."

Levent babama sarıldığında babam da kafasını okşadı.

"Deniz durun biraz daha torunumla hasret gideremedik."

Hazar babam yerde oturan ikilinin yanına gidip onlara katıldı ve Doğu'yu kendine çekip kulağına eğildi. Şu an Doğu onun söylediği şeyi sadece kendinin duyacağını sanıyordu. Bir de eğiliyor deli.

"Sen merak etme minnoşum ben buradayken sen ne istersen o olur."
"Minim dedem."

Yağcı seni. Biliyor da kime yanaşması gerektiğini.

"Dedenler gidecek Doğu bize kalacaksın yine."

Hazar babamın omzuna yanağını yaslayıp bize şöyle bir bakış attı. Sonra da dil çıkarıp hemen kafasını çevirdi. Gözlerim şokla açılırken Burak'a döndüm. Aynı şaşkınlıkla bana baktığını görünce gülmek istesem de durdurdum kendimi. Bu çocuk nereden öğreniyor bunları?

"Ne yaptın sen?"

Omuzlarını kaldırıp indirince ayağa kalkıp yanına gittim.

"Doğu."

Hazar babama daha çok yapıştığında belinden tutup kendime çektim.

"Bana bak."
"Hayıy."
"Doğu ciddiyim bana bak."
"Deniz."
"Baba lütfen karışma dur biraz."
"Abartma sen de."
"Baba lütfen diyorum."

Burak yanıma gelip Doğu'yu kucağına aldı biraz zorla da olsa.
Koltuğa geri oturunca yanına oturdum.

"Sen nereden öğrendin öyle şeyler yapmayı?"
"Biliyoyum işte."
"Konuşmaya bak konuşmaya."
"Doğu bir daha istemiyorum böyle bir şey."

Cevapsız kaldığında kafasını kendime çevirdim.

"Doğu?"
"Ya tamam tamam."

Geçiştirmek ister gibi konuşunca ister istemez hepimiz gülmüştük. Biraz daha büyüse gerçekten parmağında oynatacak bizi.

"Yav bırakın benim torunumla uğraşmayı. Ne olmuş yani yaptıysa? Sanki çok kötü bir şey."
"Baba..."
"Deniz. Tamam hadi siz de abartmayın. Olur öyle şeyler."

Doğu Burak'ın kucağından zorla inip emekleyerek Hazar babamın kucağına kadar gitti.

"Minim dedem."
"Oy benim torunum."

İkisi sarıldığında göz devirdim. Babamlar vardan Doğu sanki benim çocuğum değilmiş gibi hissediyorum. Doğu sanki babamların çocuğu yani öyle benimsediler ki iki dakika konuşmama bile izin vermiyorlar.

"İyi. Bundan sonra Doğu'ya siz öğretin her şeyi. Yanlış bir hareketinde de böyle sarılırsınız."
"Oy küstün mü sen?"

Levent babam çocukla konuşur gibi konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Ya baba dalga geçiyorsun bir de."

Burak'a yaklaşıp sarıldım beline. Kolunu bana sarıp kendine çekti.

"Minim babam."

Doğu bu sefer da kalkıp koltuğa kadar geldi ve kollarını kaldırdı.

"Mini al."
"Deden alsın seni."

Burak'ın söylediğine gülmemek için kendimi tutup kafamı boynuna yaslandım. Çok saçma bir andı şu an.

"Ya baba."

Dudaklarını büzünce kıyamadım. Tam alacakken Burak benden önce davranıp kollarından tuttu ve kucağına aldı.

"Yaramaz seni."
"Mini de."

Benim yaptığım gibi Burak'a sarılınca güldüm. Kıskanmaya da başlıyoruz.










DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin