Doğum günü

5.9K 388 37
                                    

Burak

"Baba!"

Kulağımın dibinde bağıran Doğu'yu duyunca uykumdan uyandım. Gözlerimi zorla açıp kafamı yana çevirince yatakta oturmuş yorganla oynarken kendi kendine bağıran Doğu'yu görünce güldüm.

"Minim babam!"
"Uyandım bebeğim."

Hızlıca dönüp bana baktı ve gülümsedi.

"Babam!"

Üzerime atlayıp sarıldığında gülerek kollarıma aldım.

"Küçük sevgilim benim."
"Baba."
"Efendim miniğim?"
"Yemek yiyelim."
"Acıktın mı sen?"
"Evet."
"Tamam bebeğim kalkalım."

Sıkıca sarıldığım Doğu ile beraber doğruldum.

"Sen ne zaman uyandın?"
"Çok oydu baba. Uyandım soya oyun oynadım soya sıkıydım."
"Ağzını yediğim."

Dudaklarını öne çıkarıp sıkıca öptüm.

"Meleğim benim."

Deniz benim şirkete gitmemi yasakladığı için bugün Doğu ve Levent babam ile evde oturacağım. Son zamanlarda şirketin işlerine fazla kafayı taktığım için ruhen fazla yorulmuştum. Bu yüzden de Deniz şirkete gitmeme izin vermiyordu.

Zaten dün öğlenden sonra şirkete gidip Hazar babamla beraber uzun uzun çalıştık. İşlerin genelini hallettik. Bugün çalışan sıkıntısını halletmeye çalışacak ikisi. Umarım bir an önce çözülür.

"Ne yemek istersin söyle bakalım."

Doğu'yu tezgaha oturtup ellerimi iki yanına koydum. Bacaklarını önünde toplayıp ellerimi birleştirdi ve düşünmeye başladı. Bu sırada düşünmesini beklerken ben de boynundan öpmeye başladım. Doyamıyorum ne kadar öpsem de doyamıyorum bebeğime.

"Patates yapayım. Biy de sucuk yapayım. Biy süyü oysun ama."
"Hmm öyle mi olsun?"
"Evet baba hadi."

Gülerek burnunu sıktım minnoşum bir de heyecanlanıyor yemekleri duydukça.

"Tamam bebeğim, yapalım."
"Günaydın."

Arkamı dönüp Levent babama baktım.

"Günaydın baba."
"Dedem!"
"Sana da günaydın minik kuş!"

İkisinin birbirini sevme seansı başlayınca onları orada bırakıp patatesleri soymaya başladım.

"Baba Doğu patates ve sucuk istedi onları yapacağım. Başka istediğin bir şey var mı?"
"Yok yok yeter. Yardım edeyim ben sana."
"Gerek yok baba sen Doğu ile ilgilen yeter."
"Doğu ile ilgilenirim ben her türlü. Miniğim benim."

Doğu'yu belinden tutup kendine çekti ve sarıldı sıkıca.

"Oy benim güzelliğim."

Kahvaltıyı hazırlarken babam da masayı hazırladı. Bu sırada yemeğe oturmadan ne olduğunu merak ettiğim için Deniz'i aradım. Açana kadar Doğu'yu alıp sandalyesine oturttum.

"Efendim hayatım?"
"Babam!"

Gülerek telefonu Doğu'nun sandalyesinin önüne bıraktım.

"Bebeğim?"
"Baba geysene sen de."
"İşlerini bitirince geleceğim güzelim."
"Min seni özyedim."
"Senin ağzını yerim."

Gülerek Doğu'nun yanağını sıktım. Özlemişmiş.

"Deniz."
"Efendim hayatım."
"Ne yaptınız işleri, bir gelişme var mı?"
"Var var. Ama bu gidişle büyük bir eleman alımı yapacak gibiyiz."

Yüzüm düştü anında. Demek gerçekten çoğu ihanet etmişti bize.

"Buradan bile anlıyorum yüzünü astığını Burak. Sağlık olsun deyip geçeceğiz üzülme."
"Tamam."
"Hadi kapatıyorum. Doğu?"
"Efendim."

Efendim diyen ağzını nasıl yerim ben şimdi.

"Görüşürüz bebeğim. Gelince seni ısıracağım."
"Ya baba."
"Isıracağım!"
"Yaa!"

Deniz gülmeye başladığında ben de güldüm. Doğu hızlıca uzanıp telefonu kapatınca daha da güldüm. Deli.

"Yine yüzüne kapattın telefonu. İki oluyor bu ilki bana şimdi Deniz'e. Çok ayıp Doğu."
"Isıymasın."
"Tamam bebeğim ısırmaz."

Levent baba gülerek elindeki tabağı Doğu'nun önüne bıraktı.

"Al miniğim başla yemeye."

Doğu her zamanki gibi domatesi çatalını ucuyla kenara itince çatalını elinden alıp domatese batırdım.

"Aç ağzını."
"I-ıh."
"Doğu uğraştırma beni güzelim. Yoksa sucukları da yiyemezsin. Sana yasak biliyorsun."
"Ama baba."
"Bekliyorum."

Huysuz huysuz ağzını açınca domatesi yedirip yanağını sıktım.

"Sadece bir tane bebeğim bu kadar işte. Boşuna üzüyorsun beni de kendini de."

Çatalını kendine verince hızlıca alıp patatesinden yemeye başladı. Ben de önüne dönüp kendi yemeğime başladım.

"Burak."
"Efendim baba?"
"Biz buradayken Deniz'in doğum gününü de kutlayalım diyoruz gitmeden."

Sevinçle babama baktım.

"Kalacak mısınız o zamana kadar. Baba gitmeyin diyoruz işte boşuna..."
"Dur dur. Öyle değil."
"Ne o zaman?"
"Sürpriz olsun diye biraz erkenden kutlayalım diyoruz."
"Baba öyle yapacağımıza gitmeyin işte."
"Burak orada bir düzenimiz var. Bozmak zor geliyor bize."
"Alışırsınız baba ne olacak ki? Hem görüyorsun şirkette de yardıma ihtiyacımız oluyor. Burada yaşarsanız bize de yardım edersiniz."

Düşünmeye başlayınca heyecanlandım. Sanırım kesinliği kırılıyordu.

"Ben tek başıma karar veremem buna."
"Ama Hazar babamı ikna edersin."

Gülerek kafasını iki yana salladı.

"İşini biliyorsun."
"Doğu da sizi çok özlüyor baba. Bazen bakıyorum Pisi'yle oturuken durmuş düşünüyor. Ne yapıyorsun diyorum dedelerimi özlüyorum diyor."

Babam kahkaha atmaya başlayınca ben de güldüm. Bu an gerçekten yaşanmıştı. Doğu oturduğu yerde dedelerimi özlüyorum diye ağlamaya başlamıştı.

"Kıyamam sana ben."

Yemekten yanakları şişmiş Doğu'nun yanaklarını sıktı gülerek. Doğu şu an yemek peşinden olduğu için bizi pek umursamıyordu. Babam yanaklarını serbest bırakınca hızlıca bir tane daha sucuk yedi.

"Yavaş ye yavaş."

Suyunu alıp ağzına yaklaştırdım. Yaklaşıp eline almadan içmeye başlayınca bekledim. Geri çekilip derin bir nefes aldı.
Peçeteyi alıp her yeri yağ olmuş yüzünü sildim.

"Bebeksin bebek."

Bitti. Durum değerlendirmesi alabilirim buraya?





DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin