Bak!

7.8K 402 27
                                    

Burak

Denizle konuşurken kısa bir süre önümdeki dondurmaya bakıp bir kaşık aldım ve Deniz'e döndüm. Bu sırada konuşmaya devam ederken kaşığı Doğu'ya uzattım.

"Yani her şey gayet yolunda. Sadece yarın imza için gel..."
"Ya baba!"

Çığlık atan Doğu'ya baktığımda sinirle bana baktığını gördüm.

"Ne oldu?"
"Tam yiyeceğim çekiyoysun önümden. Yeden düzgün tutmuyoysun ki?"

Uzun cümlesini gülerek dinleyip kaşığı ona uzattım.

"Özür dilerim güzelim konuşurken fark etmeden yaptım sanırım."

Elimdeki kaşığı alıp bütün parmaklarıyla tuttu ve erimiş dondurmaya daldırdı. Çok yavaş yediği için dondurma krema olmuştu artık.

"Bebeğim döküyorsun ama."

Tam bütün kaşığı üzerine dökecekken bileğinden tutup düz durmasını sağladım ve kaşığı ağzına uzattım.

"Tamam düzgün vereceğim. Ben yedireyim bana ver."
"Hayıy!"
"Bebeğim üzerine döküyorsun."
"Ya hayıy!"
"Ver bebeğim bana. Ben yediririm. Söz hemen vereceğim."

Doğu kafasını salladığında Deniz elindeki kaşığı alıp dondurmayı yedirmeye başladı.

"Anlat hayatım dinliyorum seni."
"Ne anlatıyordum unuttum ki."

Deniz gülerek bana yaklaşıp yanağımdan öptü ve Doğu'ya uzandı.

"Ağzın yüzün dondurma olmuş. Bir de kirlenme diye baba yedirsin diyoruz. Baba da yediremiyor ki."

Bana laf soktuğunda göz devirdim. İki dakika duramaz zaten laf söylemeden. Doğu'nun dondurması bitince yüzünü temizledik ve hesabı ödeyip kalktık. Deniz yana otururken ben sürücü tarafına geçtim. Doğu dondurmayı yerken unutsa da şimdi yine hatırlamıştı aşı olduğunu. Sürekli şortunu çekiştirip oraya bakıyordu.

"Acıyor mu minnoşum?"

Dudaklarını büzüp kafasını aşağı yukarı salladığında gülerek yanaklarını sıktım. Bu sırada Deniz kafasını göğsüne yasladı.

"Sana kıyamam, bebeğimsin benim sen bebeğim!"

Doğu'nun saçlarını okşarken aklına bir şey gelmiş gibi aniden bana döndü.

"Ha Burak!"
"Efendim?"
"Hayatım Doğu'nun saçlarını kısaltalım biraz. Havalar sıcak bunaltıyor çocuğu."

Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Hayır."
"Burak saçmalama çocuk yanıyor bu saçlarla. Görmüyor musun nasıl terledi iki dakikada."

Saçlarını yukarı toplayıp ensesini ve boynunu sildi kaşıntı yapmasın diye.

"Toplarız bir şey olmaz."
"Niye kestirmek yerine uğraşıyoruz? Hem tararken de canı yanıyor bazen dolaşıyor."
"Olmaz dedim Deniz."
"Neden?"
"Böyle güzel."
"Çirkin demiyorum zaten. Ama biraz kısaltalım çok zorlanıyor. Ben bunalıyorum onu böyle gördükçe "

Kafamı iki yana sallayınca kaşlarını çattı.

"Ay Burak ne inatçı adamsın!"
"Öyleyim. Kestirmeyeceğiz."
"Kestireceğiz. Hadi bakalım sen inatsan ben de inatım. Hem Doğu da kısaltmak istiyor. Değil mi bebeğim?"

Doğu sadece kafasını salladığında kaşlarımı çattım.

"Doğu'nun saçı diye kararı o mu verecek?"
"Evet?"

Dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi bakınca bir şey söylemeden araba sürmeye devam ettim.

Eve geldiğimizde Deniz Doğu ile beraber önden giderken çantayı alıp arkalarından ilerledim. Kapıyı babamlar açmış ve açtıkları gibi Doğu'yu alıp içeri gitmişlerdi.

"Baba duş aldıracaktık."
"Durun biraz."

Onlar Doğu ile vakit geçirirken odaya gidip çantayı bıraktım ve üzerimi değiştirmeye başladım. Bu sırada Deniz de içeri gelip odaya girer girmez kemerini açmaya başladı.

"Çok bunaldım."

Yanına gidip dudaklarına kısa bir öpücük kondurunca o da bana karşılık verip kısa bir süre sonra geri çekildi.

"Acıktım. Yemek yiyelim."
"Yaparız şimdi."
"Doğu'yu banyoya sokmamız lazım. Üstü başı dondurma oldu döktü hep."

Ben yedirmeden ince kendisi yemek istemiş ve hep üstüne dökmüştü.

"Hallederiz."
"Hadi giyindiysen inelim aşağı."

Kafamı salladım ve beline kolumu sarıp odanın kapısını açtım. Babamların yanına gelince Doğu'nun onlara bir şeyler anlattığını görüp bir şey söylemeden geçip koltuğa oturduk.

"Bak dede! Mini mini yaya oydu. Çok acıdı sonya babam beni öptü. Sonya donduyma yemeye gittik! Biy süyü donduyma yedim."

Babamlar çok önemli bir şeyi anlatıyormuş gibi onu dinlerken gülerek onları izledim. Çok komik görünüyordu dışarıdan bakınca.

"Acıttılar mı minnoşum?"

Doğu kafasını sallayınca Levent babam aynı deniz gibi kafasını göğsüne yaslamıştı.

"Burası mı?"

Doğu hızlıca şortunu yukarı çekip minik işaret parmağı ile aşı olduğu yeri gösterdi.

"Bak! Dede bak! Buyası."
"Yerim senin kolunu bacağını!"

Hazar babam Doğu'yu öpmeye başlayınca bu konuşmaların uzun süreceğini anlayıp televizyonu açtım. Banyo işi biraz ertelenecek gibi.







DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin